Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/6415 Esas 2012/6394 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/6415
Karar No: 2012/6394
Karar Tarihi: 11.10.2012

Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 2011/6415 Esas 2012/6394 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, ödenmeyen iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmıştır. Mahkemenin verdiği karar, kısmen kabul edilmiştir. Davalının ikametgâhı İstanbul iken icra takibi başka bir şehirde yapılmıştır. Borçlar Kanunu'nun 73/I. maddesi, sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlıdır ve her ne kadar mahkemece yetki itirazı reddedilmiş olsa bile, bu maddenin yetki tayininde dikkate alınmayacağı belirtilmiştir. Dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davanın temyiz edilmesi sonucu, kararın davalı yüklenici yararına bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri: HUMK'nın 9, 10 ve 22. maddeleri, İcra İflas Kanunu'nun 50/I. maddesi ve Borçlar Kanunu'nun 73/I. maddesi.
15. Hukuk Dairesi         2011/6415 E.  ,  2012/6394 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş, davalı vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:

    - K A R A R -

    Dava, ödenmeyen iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemleriyle açılmış, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava tarihi itibariyle uygulanması gereken HUMK’nın 9. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının ikametgâhı mahkemesi, aynı Kanun’un 10. maddesine göre sözleşmelerden doğan davalarda sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesi, yine aynı Kanun’un 22. maddesine göre, taraflar arasında yetki sözleşmesi yapılmışsa yetkili mahkeme, yetki sözleşmesinde belirtilen yer mahkemesidir. İcra İflas Kanunu’nun 50/I. maddesine göre de takibe yetkili icra müdürlüğü HUMK’da belirtilen yetki hükümlerine göre belirlenir. Bu durumda davacıya dava açmak ve takip yapmak üzere seçimlik hak verilmiş olup; davacı, bu üç yerden birisinde borçlu aleyhine icra takibinde bulunabilir ve dava açabilir.
    Dosya içersinde bulunan ... 1. İcra Müdürlüğü’nün 2008/15112 takip sayılı dosyasının ve taraflar arasında yapılan 31.07.2007 günlü “Protokol Taşeron Sözleşmesi”nin incelenmesinden; davalı yüklenicinin ikametgahının ..., işin yapılacağı yerin ise ...’nın ... şehri olduğu, sözleşmenin yetki sözleşmesine ilişkin 31. maddesine göre de yetkili icra müdürlüğü ve mahkemenin İstanbul olduğu anlaşılmıştır.
    Davalı yüklenici vekili ... 1.İcra Müdürlüğü’nün 2008/15112 takip sayılı dosyasına vermiş olduğu itiraz dilekçesinde öncelikle yetki itirazında bulunmuş ve yetkili İcra Müdürlüğü’nün ... İcra Müdürlüğü olduğunu ileri sürmüştür. Geçerli bir icra takibinin varlığının kabul edilebilmesi için öncelikle icra takibinin yetkili icra müdürlüğünde yapılması gerekmektedir. Mahkemece de icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın öncelikle incelenmesi gerekmektedir.
    Somut olayda; Türkiye’de yetkili icra dairesinin ve mahkemenin ... İcra Müdürlüğü ve Mahkemesi olmasına karşın icra takibinin ...’de yapıldığı ve davanın da bu şehirde açıldığı anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece; 21.01.2009 günlü duruşmada dava konusu alacağın para alacağı olması nedeniyle yetki itirazının reddine karar verilmişse de; Borçlar Kanunu’nun 73/I. maddesinde getirilen düzenlemenin sadece karz akdinden doğan borçlarla sınırlı olduğunun kabulü gerekir. Zira; bütün para borcu ilişkilerinden doğan ihtilâflarda bu maddeye göre yetkili mahkeme ve icra müdürlüğünün tayini halinde; para borçlarıyla ilgi tüm ihtilâfların davacının ikametgâhında takibe ve davaya konu olması sonucunu doğurur ki, bu da; HUMK ve İİK’da yer alan yetki ile ilgili kuralları adeta istisna haline getirmiş olur. Oysa, Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmeleri, niteliği itibariyle iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olup karşılıklı edimleri içerir. Bu nedenle, eser sözleşmelerinden kaynaklanan bir ihtilâfta yetkili icra müdürlüğü ve mahkemenin tayininde Borçlar Kanunu’nun 73. maddesi hükmü dikkate alınamaz.
    Tüm bu açıklamalar ışığında; yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibinin bulunmaması nedeniyle işin esasına girilmeden davanın reddine karar verilmesi gerekirken Borçlar Kanunu’nun 73/I. maddesine dayanılarak yetki itirazının reddine karar verilip işin esası hakkında hüküm oluşturulması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenle kararın davalı yüklenici yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 900,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine, ödediği temyiz ve Yargıtay başvurma peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya, fazla alınan temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 11.10.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara