Esas No: 2021/7450
Karar No: 2022/5331
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/7450 Esas 2022/5331 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/7450 E. , 2022/5331 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
DAVACI- KARŞI :
DAVALILAR- KARŞI
DAVACILAR : ... vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 28.01.2015 tarihinde verilen dilekçe ile tapu iptal tescil ve karşı davacılar vekili tarafından karşı davalı aleyhine 03.03.2015 tarihinde verilen dilekçe ile el atmanın önlenmesi ve yıkım talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne dair verilen 30/11/2017 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı-karşı davalı vekili tarafından talep edilmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesinin gerekçesi düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen karar davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Asıl dava, tapu iptal tescil; karşı dava, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Davacı İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 1038 ada 49 parselin mirasbırakan babası ...’den çocukları olarak kendilerine intikal ettiğini, bahsedilen taşınmazın 1941 yılından beri zilyetliklerinde olduğunu, ancak davalının kadastro tespiti sırasında dava konusu taşınmazı kendi üzerine yazdırdığını belirterek dava konusu İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 1038 ada 49 parselin 515 metrekarelik kısmının tapusunun iptali ile ... mirasçıları adına tescilini istemiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde, asıl davanın reddini savunmuş; karşı davasında, davacı tarafın hiçbir hakka dayanmaksızın dava konusu taşınmaza tecavüzlü bina yaptığını belirterek binanın yıkılmasını ve taşınmaza el atmanın önlenmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın fen bilirkişisinin 17.05.2017 tarihli rapor ekinde (A) ve (C) harfleri ile gösterilen kısımlarına davacı- karşı davalı tarafından yapılan haksız el atmanın önlenmesine, (A) harfi ile gösterilen kısımdaki yapının yıkılmasına karar vermiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili, bölge adliye mahkemesi kararına karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur.
Davalı-karşı davacılar, karşı davalarında, İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 1038 ada 49 parsele ilişkin elatmanın önlenmesi isteği yanında yıkım isteğinde de bulunmuş olup binanın yıkımına karar verildiği takdirde İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 1038 ada 49 parselin dava dışı kayıt maliki paydaşlarının hukukunun olumsuz etkilenebileceği ve telafisi imkansız zararlar doğabileceği de düşünülmelidir.
Türk Medeni Kanununun 693/son maddesi hükmü uyarınca paydaşlardan her biri bölünemeyen ortak menfaatlerin korumasını diğer paydaşları temsilen sağlayabilir. Diğer bir deyişle bir veya birkaç paydaşın el atmanın önlenmesi davalarında diğer paydaşları temsile yetkili bulunduğu açık ise de yıkım davaları için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Şayet taşınmaz üzerinde yıkımı fahiş zarar doğurucu ve kalıcı nitelikte bir yapılaşma mevcut ise o takdirde taşınmazın tüm paydaşlarının davada yer almaları gerekir. Bir diğer deyişle; yıkım istekli davalarda, yıkılması istenen ve mütemmim cüz'i niteliği taşıyan binanın, ana nüvesinin yer aldığı taşınmaz maliklerinin tümünün davada yer alması gerekir.
Mahkemece, yapılacak keşif neticesinde yapılan muhtesatın yıkımının fahiş zarar doğurucu nitelikte bulunmadığı başka bir ifade ile TMK 684 maddesinde öngörüldüğü üzere mütemmim cüz'i vasfında olmayıp da aynı Yasanın 728. maddesinde belirtilen kalıcı olmaksızın yapılan kulübe, büfe, çardak, baraka ve benzeri hafif yapılar olduğunun saptanması halinde yapılar teferruat niteliğinde olup, T.M.K.'nun 684.maddesi kapsamına girmeyeceğinden ve yapının mülkiyetine tabi olacağı bu nedenle de dava dışı paydaşlara davada yer verilmesinin gerekmeyeceği tabiidir.
O halde, mahkemece keşif yapılarak yıkım isteğine konu olan yapının niteliğinin duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi, mütemmim cüz'i durumunda olduğunun saptanması halinde İstanbul ili, ... ilçesi, ... Mahallesine bulunan 1038 ada 49 parselin dava dışı diğer paydaşlarının da davada yer almaları gereğinin düşünülmesi gerekmektedir. Taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
Kabule göre de, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.2 maddesine göre, istinaf yolu ile yapılacak inceleme sonucunda bölge adliye mahkemesince, ilk derece mahkemesinin yaptığı yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında duruşma yapılmadan karar verilmelidir.
Somut olayda, ilk derece mahkemesince asıl dava, Türk Medeni Kanununun 713/2. maddesi uyarınca tapuya kayıtlı taşınmazın olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tapu iptal tescil davası olarak nitelendirilerek yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle reddedilmiş; bölge adliye mahkemesince asıl dava, tespit öncesi muristen intikal, eklemeli zilyetlik hukuksal nedenine dayalı tapu iptal tescil davası olarak nitelendirilerek davanın hak düşürücü süre yönünden reddi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın reddedilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, açıklanan nedenle ilk derece mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ise de verilen karar hatalıdır.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmesi durumunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-2 maddesi uyarınca, gerekçe düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmekte iken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmiş olması nedeni ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi uyarınca bozulmasına karar verilen dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 373/2. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.