Esas No: 2021/1850
Karar No: 2022/5312
Karar Tarihi: 20.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/1850 Esas 2022/5312 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/1850 E. , 2022/5312 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
DAVALILAR : ... vd.
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 07/05/2012 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 11/07/2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan incelemede istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20/09/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... geldi. Karşı taraftan davalı ... vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
I.DAVA
1. Dava, önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. Davacı vekili, dava konusu 468 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan ...'nın hissesini 30.000,00 TL bedelle davalı ...’ya sattığını, müvekkilinin yasal süresi içerisinde ön alım hakkını kullanarak hisse satış bedeli ve masraflarını davalıya ödemeye hazır olduğunu belirterek dava konusu taşınmazın davalı ... adına olan hissenin iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı ..., davacı ...’nin payının elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olduğunu, şufa hakkının kullanılmasında davacının dayandığı payın elbirliği mülkiyetine tabi olması halinde tüm ortakların birlikte dava açması veya birinin açtığı davaya diğerlerinin muvafakat etmesi gerektiğini ancak davacının diğer ortaklarının muvafakatlarını almadan dava açtığını, bu nedenle dava ehliyetine haiz olmadığını, davanın 3 aylık hak düşürücü süre yönünden reddinin gerektiği, mahkemece mahallinde keşif yapılarak taşınmazın gerçek değerinin tespitini, taşınmaz üzerinde fiili taksim olduğu gerekçeleriyle davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı ..., dava konusu 468 parsel sayılı taşınmazın davalı ...'ya bedel karşılığında devredilmediğini, aralarında gerçek bir satım sözleşmesinin bulunmadığını, 2011 yılında diğer davalı ...'dan aldığı borç nedeni ile 464, 465 ve dava konusu 468 parsel sayılı taşınmazları borcuna güvence oluşturmak için teminat amacıyla ...'ya devrettiğini, karşılığında hiçbir bedel almadığını, 2017 yılının Eylül ayı içerisinde borcunu ödeyince ...'nın 464 ve 465 parsel sayılı taşınmazların devrini gerçekleştirdiğini, ancak dava konusu 468 parsel sayılı taşınmaz üzerinde ihtiyati tedbir olduğu için devri gerçekleştiremediğini, bunun üzerine Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinde 2017/356 Esas sayılı dava dosyasında tapu iptal ve tescil davası açtığını, bu davada ...’nın aralarındaki işlemin inançlı temlik olduğunu ve dava konusu taşınmaz için herhangi bir bedel ödenmediğini, verdiği borca güven teşkil etmesi için taşınmazların adına kayıtlı olduğunu kabul ettiğini, ön alıma dayalı tapu iptal ve tescil davası açılabilmesi için ortada gerçek bir satım sözleşmesinin bulunması gerektiğini, ancak somut olayda vuku bulan işlemin inançlı temlik olduğu gerekçeleriyle davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince, davalı ...’nın diğer davalı ...’dan aldığı borç sebebiyle borcuna teminat oluşturmak amacıyla dava konusu taşınmazdaki hisselerinin devrini gerçekleştirdiğini, davalılar arasında inançlı bir işlem bulunduğunun, Halfeti Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/356 E sayılı tapu iptal ve tescil davasında belirlendiğini, ön alım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davası açılabilmesinin ön koşulunun taraflar arasında gerçek bir satım sözleşmesinin olması gerektiğini, ancak somut olayda gerçek bir satım sözleşmesi olmadığını gerekçe göstererek davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince, davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı ... adına kayıtlı 27/180 hissenin tapu kaydının iptali ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
Hükmün, davalılar ... ve ... vekillerince ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 09.03.2020 tarih 2019/4789 E-2020/2826 K sayılı ilamıyla davalı ... ile davalı ... arasında gerçek bir satış sözleşmesinin olmadığını, aralarında inançlı bir işlemin olduğu belirterek ilk derece mahkemesinin bu gerekçe ile davanın reddine ilişkin kararına yönelik istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmesi gerekirken Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf kanun yolu başvurusunun kabulüne, kararın kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge adliye mahkemesince, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre; bölge adliye mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren bölge adliye mahkemesi veya uygun görülen diğer bir bölge adliye mahkemesine gönderilir. Aynı maddenin üçüncü fıkrasına göre de; bölge adliye mahkemesi, peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Burada artık ilk derece mahkemesinin bir kararı mevcut değildir; bozulan karar bölge adliye mahkemesinin kararıdır, bu nedenle dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. Bölge adliye mahkemesi, yaptığı değerlendirmede bozma kararının doğru olduğu kanaatine varırsa bozmaya uyma kararı verecektir. Bu kararın anlamı, bölge adliye mahkemesinin vermiş olduğu önceki kararının hatalı olduğu ve Yargıtay'ın bozma kararı doğrultusunda yeniden inceleme yaparak bir karar vereceğidir. Bozmaya uyma kararı ile bozma kararı lehine olan taraf için bir usuli müktesep hak doğar (Pekcanıtez Usul-Medeni Usul Hukuku, 15. Bası, İstanbul 2017 III.Cilt, Sh.2302 vd.).
2. Başka bir anlatımla, Yargıtay’ın bozma kararına uyan bölge adliye mahkemesi, bozma kararı uyarınca yargılama yaparak yeni bir karar verir. (Kuru, Baki/Aydın, Burak İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı,Ankara,2020, s.537)
2. Değerlendirme
Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373’üncü maddesinin üçüncü fıkrası gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre, bundan sonra yapılacak iş; bozmaya uygun olarak, yeniden esas hakkında karar vermekten ibarettir. Buna rağmen, Bölge Adliye Mahkemesince Yargıtay bozma ilamı yanlış yorumlanarak, daha öncesinde kaldırılmasına karar verdiği, dolayısıyla hükümsüz hale gelen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacının yaptığı istinaf başvurusunun tekrardan incelenerek başvurunun esastan reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının usulden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının ilgiliye iadesine, 8.400,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'ya verilmesine, 8.400,00TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalı ...'dan alınarak davacıya verilmesine, bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 20.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.