Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/891 Esas 2022/5310 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/891
Karar No: 2022/5310
Karar Tarihi: 20.09.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/891 Esas 2022/5310 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, yatırım görüşmeleri sonrasında davalıya gönderilen para ile aldıkları ancak sonra davalıların iznini almadan başka birine devrettiğini ve zarar gördüklerini iddia ederek tapu kaydının iptali ve tazminat talep ettiler. Dava reddedildi. Davacılar vekili temyiz talep etti. İstinaf mahkemesi, ilk derece mahkemesinin kararını onadı. Karara karşı muhalif bir karar açıklanarak bozulması talep edildi. Davacılar vekilinin başlangıçta verdiği delil listesi detaylı olmasına rağmen, yemin delili gibi son çare başvurulan bir delil için henüz diğer deliller yeterince incelenmeden mahkeme tarafından davet edilmesi ve yemin prosedürünün usule aykırı şekilde alınması adil yargılama hakkına aykırı olduğu belirtilerek kararın bu yönlerden de bozulması talep edildi. Bu kararda, HMK'nin 119 ve 225. maddeleri de dahil olmak üzere yemin deliline başvurabilmek için öncelikle ileri sürülen diğer delillerin yeterli olmadığının tespit edilmesi gerektiği ve yemin delilinin son çare olması gerektiği belirtilmektedir.
7. Hukuk Dairesi         2021/891 E.  ,  2022/5310 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    DAVACILAR : ... vd.
    DAVALILAR : ... vd.
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.09.2013 tarihinde verilen dilekçeyle tapu iptali ve tescil ikinci kademede tazminat talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.07.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacılar vekili tarafından talep edilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 20.09.2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Av. ... ile karşı taraftan davalılar ... ve ... vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenin sözlü açıklaması dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    KARAR
    Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, tüm dosya içeriğine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, 8.400,00 TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar ... ve ...'ya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 20/09/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.


    (Muhalif)

    Davacılar vekili dilekçesinde, müvekkilleri ile davalılardan ... arasında gerçekleştirilen yatırım görüşmeleri sonrası anlaşmaya varılması sonucu, davalıya gönderilen para ile davacılar adına alınan ancak, bilahare davacıların izni olmaksızın davalı ...’ın kardeşi ...’ya devredilen taşınmazın, bilahare yine davalının arkadaşı ...’ye devredilmesi süreçleri sonunda mağdur edildiklerini, davalı ...’ın güveni kötüye kullanıldığını, diğer davalılar ile birlikte hareket ederek davacıların zarar görmesine sebebiyet verdiklerini belirtmek suretiyle neticeten, en son davalı ... adına tapuda kayıtlı olan Yaka Köyü ada 115 ve parsel 24’de bulunan taşınmazın tapu kaydının iptalini, zararın tazminini, olmadığı takdirde bedelin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalılar ayrı ayrı davanın reddini istemişlerdir.
    Mahkemece, davacıların yemin deliline başvurması ve davalılarında yemini eda etmesi sebebiyle davanın reddine karar verildiği, istinaf mahkemesincede ilk derece mahkeme gerekçesi benimsenmek suretiyle, davacıların itirazların esastan reddine karar verildiği sabittir.
    Davacılar vekilinin temyiz talebi sonrası, Dairemizce itirazların yerinde olmadığı gerekçesi ile sayın çoğunluk istinaf kararını onanması yönünde karar vermiş ise de tarafımızdan karşı oy kullanılması sebebiylede aşağıdaki şekilde muhalefetimiz açıklanmıştır.
    Davacılar vekillerinin başlangıçta detaylı dilekçeler verdiği delil listelerinin ayrıntılı olduğu ve mahkemece delillerin toplanması yönünde çok yönlü araştırma içine girdiği ve henüz sonuç alınmadığı bir süreçte, davacıların yeni vekilinin yemin teklifi üzerine farklı bir sürece geçildiği açıktır.
    Yeni davacılar vekili 23.05.2018 tarihli 19. celsede “raporları değerlendirdiği ve yeniden keşif yapılarak taşınmazın değerinin tespitini talep ettiği” açık olduğu halde, bu beyanın devamında “davalı taraf yemin teklif ediyoruz” açıklamasını da yaptığı görülmüştür.
    Dava açıldıktan yaklaşık 4 yıl sonra henüz delil toplanması devam ederken, davacılar vekilinin delil toplanması, araştırma yapılması istekleri devam ederken, Mahkemece bütün bu deliller bir yana bırakılarak yemin delilinin icrası aşamasına geçilmesi yerleşik usule aykırıdır.
    Davacılar vekili delil listesinde “yemin” deliline munhasıran başvurmamış diğer deliller ile birlikte dayanmıştır. Yemin hususunda usule dair HMK. 119 ve 225 maddelerinde ayrıntılı düzenlenme bulunmakta olup, Yargıtay uygulamasında da belirtildiği gibi, yemin son çare olarak başvurulan bir delildir.
    Yemin deliline başvurulabilmek için öncelikle yemin önerisinde bulunan tarafın (davacılar) ileri sürdüğü diğer delillerin incelenmesi ve bunların yeterli olmadığının anlaşılması gerekmektedir.
    Tüm deliller toplanıp değerlendirilmeden mahkemece davalıya yemin teklif edilmesine bir sonuç bağlanamayacağına dair onlarca Yargıtay kararı bulunmaktadır.
    Öncelikle, davacılar vekilinin diğer delillerin toplanmasından vazgeçmesi söz konusu olmadığı gibi, mahkemenin de bu yönde bir değerlendirmesi ve ara kararıda mevcut değildir. Aksine davacılar vekili beyanı bir bütün olarak değerlendirildiğinde (23.05.2018) ısrarla keşif yapılması vb. taleplerini ileri sürdürdüğü görülmektedir. Mahkemece, diğer delillerin yetersiz olduğu yönünde bir tespiti, buna bağlı olarak davacılar vekiline “yemin” delili hatırlatması da yoktur.
    Muhtelemen davacılar vekilinin yeni vekalet alması dosyaya tam vakıf olamaması ve beyanlarının zapta yeterince geçmemesi ihtimallerine göre sadece delilleri arasında “yemin” olduğunu hatırlattığı ancak davalılar vekilinin yönlendirmesi sonucu, sürecin yemine kaydığı belirgindir.
    Mahkemenin tarafları aydınlatma görevini yerine getirmediği, davacılar vekilinin konuyu yeterince anlayamaması sonucu; neticeten yabancı uyruklu olan ve Türk Hukuk uygulamasını yeterince bilmemesi muhtemel olan davacılar zarar görmüştür.
    Mahkemenin yargılamaya hakim ilkeler yönünden yaptığı hata, bu haliyle Adil Yargılanma hakkına aykırılık teşkil etmesi karşısında, bu açıklamalar gereğince ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesi kararının bu yönden bozulması, davacıların eksik delilleri topladıktan sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre yemin delilinin tartışılması yönünden dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatindeyim.
    Esasen gerek davalılar vekilinin acele ile yemini kabul ettiklerine dair beyanları, gerekse mahkemenin yukarıda belirtilen usule riayet etmeden acele ile yemin prosedürüne başvurması sonrası, 22.06.2018 tarihinde davalılar tarafından yeminli beyanda bulunulmuş, ancak alınan yeminli beyanların da HMK.' da belirtilen usule aykırı şekilde alındığı görülmüştür.
    Bu durumu fark eden duruşma hakimi bu sefer hüküm verilen 18.07.2018 tarihli son duruşmada davalıların ayrı ayrı yeminli beyanlarını tekrar almış ve doğrudan yargılamaya son verileceği açıklaması ile acele ile hüküm aşamasına geçilmiştir.
    Ancak belirtilen bu son süreçte esasen usule aykırı olup, HMK. 184. maddesi gereğince tahkikatin tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için usulünce süre verilmediği gibi sözlü yargılama hususunda HMK. 186. maddesindeki usule de uyulmadığı ve böylece adil bir yargılama yapılmadığı bu yönlerden de sabit bulunmakla, hükmün bu yönlerden de bozulmasını saygı ile talep ederim.



    TL :
    80,70 O.H.
    44,40 P.H.
    36,30 Kalan
    Davacı




    Hemen Ara