Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/4096 Esas 2020/2672 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/4096
Karar No: 2020/2672
Karar Tarihi: 15.12.2020

Tefecilik - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/4096 Esas 2020/2672 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi tarafından görülen bir tefecilik davasında, sanıkların bazıları mahkumiyet kararı alınırken bazılarına beraat kararı verildiği anlaşıldı. Ancak Hazine'nin, davaya katılma ve diğer haklarını kullanabilmesi için bilgilendirilmediği ve CMK'nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranıldığı ortaya çıktı. Hazine'nin davaya katılma talebi sonrasında sanıkların mahkumiyet kararlarının temyizi sırasında, suç tarihi ile ilgili yanlış yazım ve ceza infazı konusunda bazı tartışmalar yaşandı. Kararda ise, tefecilik suçunun mağduru olarak toplumun kabul edildiği ve faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suça dahil olmadığı açıklandı. Ayrıca, mahkeme tarafından müştekilerin usulsüz olarak katılma kararı verilip vekalet ücretine hükmedildiği belirtildi. Kararda, aynı kanunun 322. maddesine göre düzeltme yapılması imkanı olduğu ifade edilerek bazı düzeltmeler yapılması kararlaştırıldı. Kanun maddeleri ise şöyle: CMK\"nın 233, 234, 237/2, 260/1, 241, 5320 sayılı Kanunun 8/1, 1412 sayılı CMUK\"nın 321 ve 322. maddeleri.
9. Ceza Dairesi         2020/4096 E.  ,  2020/2672 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

    Suç : Tefecilik
    Hüküm :Sanık ... hakkında beraat, sanıklar ... ve ... hakkında mahkumiyet


    Dosya incelendi;
    Sanıklar hakkında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı, Hazinenin bu suçun mağduru olduğu, bu sıfatının gereği olarak CMK"nın 234/1-b maddesi gereğince kovuşturma evresinde sahip olduğu davaya katılma ve öteki haklarını kullanabilmesi için duruşmadan haberdar edilmesi gerektiği halde, iddianamenin ve duruşma gününün Hazineye tebliğ edilmemesi suretiyle CMK"nın 233 ve 234. maddelerine aykırı davranılarak davaya katılma hakkının kısıtlandığı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 30/04/2018 tarih ve 5-2015/204356 sayılı yazısı sonrasında Hazineye gerekçeli kararın tebliğ edildiği ve müşteki Hazine vekilinin 04/06/2018 tarihli dilekçesi ile sanık ... hakkında kurulan beraat hükmünü temyiz ettiği anlaşılmakla, CMK"nın 237/2 ve 260/1. maddeleri gereğince Hazinenin davaya katılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
    1-Sanık ... hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    25/03/2015 tarihli kesinleştirme işleminin hukuki değerden yoksun olduğu gözetilmiştir.
    Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan katılan Hazine vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
    2-Sanıklar ... ve ... ... hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
    Dosya içeriğine göre 01/01/2009 olan suç tarihinin gerekçeli karar başlığında 2009 olarak yanlış yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası kabul edilmiş, TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal Kararı doğrultusunda uygulanmasının ve 6545 sayılı Yasanın 81. maddesiyle değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3. maddesi uyarınca hükmolunan adli para cezasının ödenmemesi durumunda hapse çevrilemeyeceğinin infaz sırasında nazara alınması mümkün bulunmuş, sanıkların bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda tefecilik suçunu birden fazla işledikleri kabul edilmesine rağmen haklarında zincirleme suç hükümlerini içeren TCK"nın 43/1. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış, yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sair temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir, ancak;
    TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle sanıklar hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre müştekilerin katılma hakkı olmadığı halde mahkemece müştekiler ..., ... ve ...hakkında usulsüz olarak katılma kararı verilip müştekilerin kendisini vekille temsil ettirdiğinden bahisle lehe vekalet ücretine hükmedilmesi,
    Kanuna aykırı, sanıklar ... ve ... müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu aykırılığın aynı Kanunun 322. maddesine göre düzeltilmesi mümkün olduğundan "Katılan taraf vekille temsil edilmiş olmakla İstanbul Barosu Avukatlık Ücret tarifesine göre 1.500 TL ücreti vekaletin sanıklar ... ve ..."den tahsili ile katılan tarafa ödenmesine," şeklindeki ibarenin hüküm fıkrasından çıkarılması suretiyle eleştirilen hususlar dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 15/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara