Esas No: 2022/1955
Karar No: 2022/5461
Karar Tarihi: 26.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1955 Esas 2022/5461 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/1955 E. , 2022/5461 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 01/08/2013 gününde verilen dilekçe ile menfi tespit ve istirdat talebi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/06/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalı tarafından açılan İstanbul Anadolu 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/291 E., 2013/169 K. sayılı dosyasından müvekkili aleyhine toplam 3.833,32 TL'nin tahsiline karar verildiğini, müvekkilinin dosyayı takip eden vekil ile görüşerek hüküm altına alınan tutarı ödeyeceğini beyan ettiğini, müvekkilinin avukatlık ücreti açıklamalı ve yasal dayanağı bulunmayan ödeme dışında yer alan tüm alacak kalemleri karşılığı olan toplam 4.001,31 TL'yi dosyayı takip eden avukatın hesabına 10/06/2013 günü ödediğini, bu ödeme ile birlikte adı geçen mahkemenin kararından doğan hiçbir alacağının kalmadığını, ancak ödemenin yapıldığı gün mahkeme kararından doğan alacaklar için İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2013/16077 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, müvekkilinin dava açmak yerine icra müdürlüğüne beyanda bulunması sebebiyle de müvekkili hakkındaki takibin kesinleştiğini, müvekkil aleyhine başlatılan icra takibinde davalıya borçlu olmadığının tespitine ve icra dosyasından haksız ve hukuka aykırı şekilde fazla tahsil edilen 1.200,00 TL alacak ve 45,50 TL harç ve diğer kalemlerin istirdatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, icra takibine koydukları asıl alacağın, yargılama giderlerinin ve bu ilama ilişkin vekalet ücretinin kendilerinin haberi olmadan takipten önce ödendiğini, yine icra dosyasındaki mahkemenin takdir ettiği faizin bir kısmının da ödendiğini, ancak mahkemenin takdir ettiği faizin bir kısmının ve icra vekalet ücretinin ödenmediğini, haksız ve mesnetsiz olan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece ilk olarak, davada hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 28.12.2015 tarih ve 2014/13150 Esas, 2015/15190 Karar sayılı ilamında “Borçlu İcra İflas Kanununun 72. maddesi hükmü çerçevesinde; icra takibi öncesinde veya icra takibi sırasında borçlu bulunmadığının ispatı için menfi tespit davası açabilir. Ancak, borçlunun icra mahkemesine şikayet yoluna başvurmaması veya icra mahkemesinden takibin iptalini istememesi, menfi tespit davası açmasına engel değildir. Hâl böyle olunca, davanın hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle usulden reddi isabetsiz olup, işin esasına girilerek tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda tüm delillerin toplanması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsizdir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın menfi tespit istemi yönünden reddine, istirdat istemi yönünden kısmen kabulüne, kötüniyet tazminatı isteğinin reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.01.2021 tarih ve 2019/5006 Esas, 2021/154 Karar sayılı ilamında “ Eldeki davada, mahkemece, taraflar icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı taleplerinde bulunmadıklarından bu hususta hüküm oluşturulmamış ve davanın menfi tespit istemi yönünden reddine, istirdat istemi yönünden kısmen kabulüne şeklinde gerekçe yazıldığı halde, hüküm kısmında “1-Davanın menfi tespit istemi yönünden reddine, 2-Davanın istirdat istemi yönünden kısmen kabulü ile, a)Davacı tarafça fazladan ödenen 424,46 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, b)Fazlaya ilişkin 821,46 TL'lik istemin reddine, 3-Davacının kötü niyet tazminatı isteminin reddine,” şeklinde hüküm kurulmuştur. Bu durumda gerekçe ile hüküm fıkrası arasında çelişki bulunduğu açıktır. Öte yandan; somut olayda, davalı ... vekilince borcun ödenmesine ilişkin e-mail gönderildiği gün ödeme yapıldığı gözetildiğinde, vekilin ödemeden haberdar olmadığı şeklindeki beyanının hayatın olağan akışına aykırı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Hâl böyle olunca, davacının kötüniyet tazminatı isteğinin reddine karar verilerek, gerekçede tazminat isteği bulunmadığından bu konuda karar verilmediği şeklinde hükümle çelişki olacak şekilde gerekçe yazılması ve takipten önce yapılan ödemenin davalı vekili tarafından bilindiği gözetilerek karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, menfi tespit talebinin reddine, istirdat talebi yönünden 424,46 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının kötü niyet tazminatının 424,46 TL'nin %20'si oranında kabulü ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yargıtayca yerel mahkeme kararının doğru olduğu kanaati ile onama kararı yargılama hatası eksiklikler, hukuken yanlış uygulanması gibi esasa ilişkin sebeplerle bozma kararı, karar esas yönünden uygunsa maddi hatalar yönünden usul hatalar, için düzelterek onama kararı verebilir.
Somut olayda; kararın gerekçesinde istirdat talebiyle ilgili olarak, davacı tarafça, davalı tarafın istemiyle fazla ödeme yapıldığı, fazla ödemenin bilirkişi raporunda belirlendiği şekilde 1.120,00 TL olduğu tespit edilmiş olup, yapılan tespit doğru olduğu ancak kısa kararda maddi hata yapılarak 424,46 TL hüküm altına alınmış ise de kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluşturulmamak adına hüküm kısmı değiştirilmediği hüküm altına alınmıştır. Hal böyle olunca mahkemece 1.120,00 TL’ye hükmedilmesi gerekirken, kısa kararda sehven 424,46 TL olarak yazıldığı, kısa karar ve gerekçeli karar arasında çelişki olmaması adına bu yönde karar verildiği de hükmün gerekçesinde izah edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece 1.120 TL’ye hükmolunması gerekirken, hüküm fıkrasında maddi hata sonucu “424,46 TL” yazılmış ise de, belirtilen bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 1086 sayılı HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 2. numaralı bendinde yer alan "424,46 TL" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “1.120 TL” ibaresinin yazılmasına, hükmün 3. bendinde yer alan "424,46 TL" ibaresinin hükümden çıkarılarak yerine “1.120,00 TL” ibaresinin yazılmasına, hükmün HUMK'nun 438/7. maddesi uyarınca DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 26.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.