Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2325 Esas 2022/5595 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2325
Karar No: 2022/5595
Karar Tarihi: 28.09.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2325 Esas 2022/5595 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/2325 E.  ,  2022/5595 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACI-BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
    DAVALI-BİRLEŞTİRİLEN DAVADA

    Davacı-birleştirilen davalar davalısı vekili tarafından, davalı-birleştirilen davalar davacısı aleyhine 04.11.2009 tarihinde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak ve manevi tazminat; davalı-birleştirilen davalar davacısı vekili tarafından 12.10.2009 ve 13.10.2011 tarihinde verilen dilekçelerle sözleşmenin ve senedin iptali ile elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl dava yönünden karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinin tespitine, birleştirilen Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasındaki karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinin tespitine, birleşirilen Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında elatmanın önlenmesi talebinin güncellenmiş ve mahkemenin 2012/132 Esas, 2015/436 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınmış satış değeri üzerinden davalı lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle kabulüne, ecrimisil talebi yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinin tespitine dair verilen 15.09.2020 tarihli hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı-birleştirilen davalar davalısı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü :

    K A R A R
    Asıl dava, tapu iptali ve tescil, olmazsa alacak ve manevi tazminat; birleştirilen davalar, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, sözleşmenin ve senedin iptali isteklerine ilişkindir.
    Asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı vekili, dava konusu 4093 ada 3 parsel sayılı taşınmazın malikinin Melikgazi Belediyesi olduğunu, davalının ise dava konusu taşınmaza ait tapu tahsis belgesinin bulunduğunu ve tahsis belgesinde yazılı numarası 436 ada 3 parsel olan taşınmazı vekil edenine 02/06/1999 tarihli harici satış sözleşmesi ile sattığını, satış bedelini alarak zilyetliğini vekil edenine teslim ettiğini, dava konusu taşınmazın Belediye tarafından 2008 yılında davalı adına tahsis edilerek tapuya tescil edildiğini, satın alınan tarihten sonra vekil edeni tarafından dava konusu taşınmaz üzerine bina yaptırılıp ağaç dikildiğini, ancak davalının dava konusu taşınmazı vekil edenine tapuda devretmediğini belirterek, dava konusu taşınmazın öncelikle tapusunun iptali ile vekil edeni adına tesciline, bu talep kabul görmez ise vekil edeni tarafından yapılan bina ve dikilen ağaç değerlerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 70.000,00 TL'sinin en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline, yine dava konusu arsanın dava tarihindeki değerinin en yüksek faiz oranı ile veya vekil edeni tarafından 02/06/1999 tarihinde ödenen 3.050,00 TL'nin en yüksek faiz oranı ile davalıdan tahsiline ve son olarak da 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan alınarak vekil edenine verilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı vekili ayrı ayrı açılarak birleştirilen davalarda, dava konusu taşınmazın satışına konu olan sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşmedeki bedelin ödenmediğini, sözleşmede bahsi geçen teminat senedinin birleştirilen davalıda kaldığını belirterek satış sözleşmesinin iptaline ve sözleşmede bahsi geçen vekil edeni tarafından boş olarak imzalanıp birleşen davalıya verilen teminat senedinin iptaline, yine davalının dava konusu taşınmazı sözleşmenin geçersiz olmasından dolayı haksız olarak işgal etmesi nedeni ile dava tarihinden geriye yönelik 5 yıllık ecrimisil bedelinin davalıdan tahsiline ve dava konusu taşınmazdan davalının tahliye edilmesine karar verilmesini istemiş, asıl davanın ise reddini savunmuştur.
    Mahkemece ilk kararda, asıl dava yönünden; tapu iptali ve tescil talebinin reddine, bina ve ağaç bedeli talebinin kısmen kabulü ile 67.610,12 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte asıl davada davalı ...'ten alınarak davacı ...'e verilmesine, 02/06/1999 tarihinde ödenen 3.050,00 TL'nin dava tarihindeki rayiç değerinin tahsili talebinin kabulü ile 30.647,15 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte asıl davada davalı ...'ten alınarak davacı ...'e verilmesine, manevi tazminat davasının reddine; birleştirilen davada satış sözleşmesinin iptali talebi konusunda karar verilmesine yer olmadığına, asıl davada davalı ... tarafından birleştirilen dosyada davalı ...'e verilen 02/06/1999 tarihli senedin teminat senedi olduğu kabul edildiğinden, bu senet yönünden birleştirilen davada davacı ...'ün borçlu olmadığının tespitine, diğer birleştirilen davada davacı ... tarafından davalı ... aleyhine açılan elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteminin reddine karar verilmiş, hüküm asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı ... vekili ile asıl davada davalı/birleştirilen davada davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; asıl davada davacı/birleştirilen davada davalı vekilinin tüm, asıl davada davalı/birleştirilen davada davacının sair temyiz itirazları reddedilip, birleştirilen davada asıl olanın mülkiyet hakkı olduğu gözönünde bulundurularak, birleştirilen davada davacının elatmanın önlenmesine ilişkin talebinin, güncellenmiş ve mahkemece hüküm altına alınmış satış değeri üzerinden davalı lehine hapis (alıkoyma) hakkı tanınarak kabulüne karar verilmesi gerektiği, mahkemece asıl davada davacının iyiniyetli olduğundan bahisle birleştirilen davada davacının elatmanın önlenmesi isteminin reddine karar verilmesi yanılgılı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş, davacı-birleştirilen davalar davalısı vekilinin karar düzeltme talebi reddedilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl dava yönünden karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinin tespitine, birleştirilen Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasındaki karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinin tespitine, birleştirilen Kayseri 5. Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasında elatmanın önlenmesi talebinin güncellenmiş ve mahkemenin 2012/132 Esas, 2015/436 Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınmış satış değeri üzerinden davalı lehine hapis hakkı tanınmak suretiyle kabulüne, ecrimisil talebi yönünden Yargıtay 8. Hukuk Dairesince bozma konusu yapılmadığından kesinleştiğinin tespitine karar verilmiş, karara karşı davacı-birleştirilen davalar davalısı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulmuştur.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacı-birleştirilen davalar davalısı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
    2-Davacı-birleştirilen davalar davalısı vekilinin, davalı-birleştirilen davalar davacısı lehine hükmedilen vekalet ücretine ilişkin temyiz itirazının incelenmesine gelince; 6100 sayılı HMK’nın 326. maddesinde, kanunda yazılı haller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği belirtilmiştir.
    6100 sayılı HMK'nın 323/ğ maddesi uyarınca, vekalet ücreti de yargılama giderleri arasında yer alır.
    Somut olaya gelince; davalı-birleştirilen davalar davacısı, 2015 yılında vekilini azletmiş olmasına, davasını bizzat kendisi takip etmiş olmasına, 30.11.2015 havale tarihli dilekçesiyle bu durumu belirtmiş olmasına, azledilen vekil tarafından dosyaya sunulan 04.12.2015 havale tarihli dilekçeyle tebligatların bizzat davalı asile yapılması gerektiği hususu üzerinde durulmasına ve kararda da davalı-birleştirilen davalar davacısı vekilinin belirtilmemiş olmasına karşın hüküm fıkrasının 13. bendinde, birleştirilen 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/578 Esas no’lu dosyası yönünden (asıl dosya davalısı) birleştirilen dava davacısı lehine 16.146,27 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiş ve bu husus kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HMK’nin 370/2. maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-birleştirilen davalar davacısı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme hükmünün 13 no’lu bendinin hükümden çıkarılmasına, yerine “Davalı-birleştirilen davalar davacısı taraf vekilini azletmiş olduğundan ve davasını bizzat takip etmiş olduğundan lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ifadelerinin yazılmasına, (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle sair temyiz itirazlarının REDDİNE, HMK'nin 370/2. maddesi uyarınca mahkeme hükmünün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın ilgiliye iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara