Tefecilik - bedelsiz senedi kullanma - hakaret - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/2752 Esas 2020/2671 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
9. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/2752
Karar No: 2020/2671
Karar Tarihi: 15.12.2020

Tefecilik - bedelsiz senedi kullanma - hakaret - Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2020/2752 Esas 2020/2671 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen bir dava kapsamında, sanık hakkında tefecilik, bedelsiz senedi kullanma ve hakaret suçlarından açılan davanın sonucunda beraat kararı verilmiştir. Tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi yeterli olup, faiz karşılığı ödünç para almak suça dahil edilmemektedir. Bu nedenle, faiz karşılığı ödünç para alan kişiler suçun mağduru olarak kabul edilemez ve açılan kamu davasına katılma hakları bulunmamaktadır. Bedelsiz senedi kullanma ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazları reddedilmiştir. Ancak tefecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazları kabul edilmiş ve dava bozulmuştur. Tefecilik suçunun kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması için sanığın vergi mükellefi olduğunun tespiti halinde vergi inceleme raporu düzenlettirilmesi, alacaklı olduğu diğer icra takip dosyalarının tespiti ve tanık ifadelerinin alınması gerekmektedir.
Kanun Maddeleri:
- TCK 241. madde: Tefecilik suçu
- CMK 237. madde: Suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekinin katılma hakkı
- CMK 317. madde: Temyiz talebi
9. Ceza Dairesi         2020/2752 E.  ,  2020/2671 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : Tefecilik, bedelsiz senedi kullanma, hakaret
    Hüküm : Beraat

    Dosya incelendi;
    TCK"nın 241. maddesinde düzenlenen tefecilik suçu kanunun "Topluma Karşı Suçlar" başlıklı üçüncü kısmının dokuzuncu bölümünde düzenlenmiş olup suçun mağduru tüm toplumdur. Tefecilik ilişkisinde faiz karşılığı ödünç para alan kişi, iradi olarak faiz ilişkisinin tarafı olmakta olup gerçek anlamda suçun pasif failidir. Ancak kanun koyucu izlediği suç siyaseti gereği tefecilik fiilinin aktif failinin kolayca tespitini sağlamak amacıyla ödünç para alan kişiyi cezalandırmamıştır. Bu halde tefecilik fiilinin pasif faili konumunda bulunan faiz karşılığı ödünç para alan kişinin suçun mağduru olarak kabulüne olanak yoktur. Bu kişilerin fail hakkında şikayetçi olmaları halinde açılan bir kamu davasındaki konumları ihbar eden niteliğindedir ve suçun doğrudan mağduru olmadıklarından davaya katılma hak ve yetkileri bulunmamaktadır. Bu nedenle sanık hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davasına CMK"nın 237. maddesine göre suçtan doğrudan zarar görmeyen müştekinin katılma hakkı olmadığı, yine mahkemece usulsüz olarak verilen katılma kararının da hükmü temyiz hakkı vermeyeceği, bu itibarla hükmü temyiz yetkisi bulunmadığından müşteki Ali İbrahim vekilinin temyiz talebinin 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi gereğince REDDİNE, incelemenin katılan ... vekilinin bedelsiz senedi kullanma ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerine, katılan Hazine vekilinin ise tefecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
    1-Sanık hakkında bedelsiz senedi kullanma ve hakaret suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan ... vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
    2-Sanık hakkında tefecilik suçundan kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
    TCK"nın 241. maddesinde tanımlanan tefecilik suçunun oluşabilmesi için kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesinin yeterli oluşu, ayrıca birden fazla kişiye sistemli olarak faiz karşılığı ödünç para verilmesinin suçun unsuru olarak aranmaması, kişiler arasında doğmuş bir alacak borç ilişkisine dayanmayan kazanç elde etme amaçlı ödünç para verme eylemlerinin tefecilik suçu kapsamında bulunması ve aralarında yakın akrabalık bağı veya iş ilişkisi bulunmayan kişiler arasında günün ekonomik koşulları nazara alındığında yüksek sayılabilecek miktarda paranın karşılıksız verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmaması nazara alındığında; maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanığın tefecilik yapıp yapmadığının kolluk marifetiyle araştırılmasından, vergi mükellefi olduğunun tespiti halinde hakkında suç tarihini kapsayan dönem için vergi inceleme raporu düzenlettirilmesinden ve alacaklı olduğu diğer icra takip dosyaları bulunup bulunmadığının tespitiyle mevcutsa takip borçlularının faiz karşılığında sanıktan ödünç para alıp almadıkları hususunda tanık sıfatıyla dinlenilmelerinden sonra tüm kanıtların birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ve yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMK"nın 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 15/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara