Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1436 Esas 2022/5681 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1436
Karar No: 2022/5681
Karar Tarihi: 29.09.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/1436 Esas 2022/5681 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/1436 E.  ,  2022/5681 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACILAR : ... vd.
    DAVALILAR : ... vd.

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 05/09/2014 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal, eski hale getirme ve ecrimisil talebi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 19/10/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Dava elatmanın önlenmesi, kal, eski hale getirme ve ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, müvekkillerinin 143 ada 33 ve 1 parselin malikleri olduğunu, ayrıca komşu 143 ada 31 parselde tarafların birlikte hissedar olduklarını, 143 ada 31 nolu müşterek parselin etrafının davalılarca sarıldığını, bu parselin ve bu parsel üzerinden ulaşımı sağlanan 143 ada 33 parselin yıllardır izin alınmadan davalılar tarafından kullanıldığını, müşterek parsel üzerinde bulunan ve davalı ... tarafından yapılan evin müvekkillerinin maliki olduğu 33 parsele taşırıldığını, 143 ada 1 parselin bir kısmını da kendi parsellerine kattığı ve kullanmaya devam ettiklerini, davalıların haksız müdahalesinin men'ine, 143 ada 31 parselin etrafına çekilen çinko ve teller ile kötü niyetli olarak taşırılan evin taşan kısmının kal'ine ve taşınmazın eski hale getirilmesine, haksız kullanım nedeniyle geriye dönük 5 yıllık ecrimisil bedelinin yasal faizi ile davacılara ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalılar, dava konusu taşınmazın 40 yıl önce 3 kardeş hissedar arasında fiilen taksim edildiğini ve 40 yıldır herkesin bu taksime uygun olarak yerini kullandığını ve ev yaptığını, tecavüzlü evin gerçekte babaları ...'a ait olduğunu, yapılacak keşifte belirleneceği üzere babalarına ait 143 ada 34 parselden 388 m2 yer davacıların babası ...'e verildiğini, buna karşılık 143 ada 33 parselin babalarına kaldığını, 40 yıldır da bu şekilde kullanıldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, dava konusu 143 ada 31 parsel sayılı taşınmazın davalılarca çinko ile sararak davacıların geçiş hakkını kısıtladıkları, davacılara ait 143 ada 33 parsel sayılı taşınmazı izin almadan kullandıkları ve haksız müdahalede bulundukları, 1 parsel sayılı taşınmazın bir kısmını kendi taşınmazlarına katmak suretiyle kullandıkları gerekçesiyle davalıların davaya konu 143 ada 1, 143 ada 33 ve 143 ada 31 nolu parsellere vaki müdahalelerin men'i ile 143 ada 31 nolu parsel üzerindeki çinkoların kaldırılması ve 143 ada 1 nolu parsel için 368,09 TL, 143 ada 31 parsel için 4.606,57 TL ve 143 ada 33 nolu parsel için 7.772,20 TL ecrimisil bedellerinin dava tarihinden itibaren yasal faizleri ile birlikte davalılardan alınarak hisseleri oranında davacılara verilmesine dair karar verilmiştir.
    Hükmün, davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 19/10/2020 tarih 2018/5942 Esas - 2020/6331 Karar sayılı ilamı ile ‘’ davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ... hükme esas alınan rapora atıf yapılmaksızın ve kararın eki yapıldığı belirtilmeksizin davalıların haksız olarak yapmış olduğu müdahalenin menine karar verildiği, fakat karar içeriğinden müdahalenin menine karar verilen kısmın neresi olduğunun, bahse konu tecavüzün nerede başlayıp nerede bittiğinin, hangi kısımdan hangi davalının ne kadar miktarda sorumlu tutulduğunun anlaşılmadığı, 143 ada 33 nolu parsel yönünden, murisin ölüm tarihi olan 25.04.2014 ile dava tarihi arasındaki dönem için tecavüz edilen yerin tarla vasfı ve tecavüzlü alan esas alınarak ürün gelir yöntemine göre hesaplama yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre ecrimisil talebi konusunda bir karar verilmesi gerekirken arsa vasfı değerlendirmesi ile taşınmazın tamamı için ecrimisile hükmedilmesinin doğru olmadığı, 143 ada 31 parsel yönünden ise, murisin ölümünden sonra söz konusu parselin etrafının duvar örülmek suretiyle davacıların bu parsele girmelerinin engellendiği ve evi kullanamadıkları anlaşıldığına göre fen bilirkişi raporunda D harfi ile gösterilen ev için kira geliri üzerinden hesaplama yöntemi dikkate alınarak taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre ve sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle davacıların murisinin ölüm tarihinden dava tarihine kadar ki dönem için hesaplanan ecrimisile hükmedilmesi gerekirken 31 nolu parselin tamamı üzerinden bu ilkeler göz ardı edilerek ecrimisile hükmedilmesinin doğru olmadığı’’ gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacılar vekili temyiz etmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı YİBK).
    Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Usuli Müktesep Hak (Usule İlişkin Kazanılmış Hak) Dr. A. Recai Seçkin’e Armağan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları No. 351 Ankara, 1974, sayfa 395 vd.) Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 tarihli ve 13/5 sayılı YİBK).
    Somut olayda, yukarıda özetlenen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda mahkemece, 43 ada 31 parsel sayılı taşınmazın davacı ve davalıların kullanımında olduğu diğer taşınmazların ise davacılara ait olduğu, bozma öncesi yapılan keşifte dava konusu 33 parselin davalıların bitişiğindeki 34 parselin davacıların kullanımında olduğunun tespit edildiği, ancak daha sonra yapılan keşifte davacı vekilinin bu parsel yönünden talebinin bu taşınmaza ulaşımının engellendiğine ilişkin olduğu şeklinde beyan edildiği, yine 143 ada 1 parsel yönünden ise K harfi ile gösterilen kısma yapılan müdahaleye ilişkin olduğu ancak bu hususların tanık anlatımları ile ispatlanamadığı, dava konusu 31 parsele ilişkin ise parselin davacı ve davalı paydaşlar tarafından kullanıldığı ve paydaşlardan birinin payından fazla alanı kullanması ve usulüne uygun bir taksimin bulunmaması halinde uyuşmazlığın giderilmesi el atmanın önlenmesi davası ile mümkün olmayıp ancak ortaklığın satış suretiyle giderilmesi ile mümkün olduğundan davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
    Bozmaya uymakla taraflar lehine usuli kazanılmış hak doğar. Somut uyuşmazlıkta da mahkemece bozma ilamına uyulmakla davacılar yararına usuli kazanılmış hak doğmuştur. Ne var ki; mahkemece bozma kararına uyulmasına rağmen bozma ilamında gösterildiği şekilde araştırma ve inceleme yapılmamış, bozma gerekleri yerine getirilerek sonucuna göre bir karar verilmemiştir. Mahkemenin; bozma kararında belirtildiği şekilde işlem yapmak ve kararda gösterilen doğrultuda hareket etmek zorunluluğu bulunmaktadır.
    Açıklanan hususlar gözönünde bulundurulmadan, bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri yerine getirilmeden, eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.





    Hemen Ara