Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4875 Esas 2022/5682 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4875
Karar No: 2022/5682
Karar Tarihi: 29.09.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4875 Esas 2022/5682 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/4875 E.  ,  2022/5682 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVALILAR : ... vd.

    Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden sonra, tesbitin kesinleşmesinden önceki satın alma ve eklemeli zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12/11/2018 gün ve 2018/9332 Esas, 2018/18478 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Bozma kararına uyulmasına karar veren mahkemece verilen kararın süresi içinde davacı ve bir kısım davalılar vekili tarafından düzeltilmesi istenilmiş olmakla; dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

    KARAR

    Dava; kadastro tesbitinden sonra, tesbitin kesinleşmesinden önceki satın alma ve eklemeli zilyetliğe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili; 4 ada 2 no'lu parselin Kumluca Belediyesi adına tespit gördüğünü, davalı tarafın ise bu yerin atalarından kaldığını, tespitten önce de 60 yıldır kullanıldığını, taksim neticesinde kendisine bırakıldığını iddia ederek kadastro tespitine itiraz ettiğini, Kadastro Mahkemesinin 1988/79 Esas ve 2000/170 Karar sayılı ilamı ile parselin 13.295 m2'sinin davalı adına tesciline karar verildiğini, davalıya ait bu yerin 1000 m2'sinin 10.02.1989 tarihli harici satım senediyle müvekkilince davalıdan satın alınıp zilyetliğinin de teslim alındığını, dava konusu yerin öncesinde tapulu olmayıp senetsizden tescil edildiğini, dolayısı ile satış sözleşmesinin geçerli olduğunu, tapusuz yerin haricen satılmakla ve teslim suretiyle mülkiyetinin geçeceğini beyan ederek; 4 ada, 2 parseldeki 1000 m2 yerin tapu kaydının iptaliyle müvekkili adına tescilini talep etmiştir.
    Davanın açılmasından sonra davalı ...’ın vefatı üzerine, adı geçenin mirasçıları davaya dahil edilmiş, dahili davalı ..., babasının dava konusu yeri davacıya sattığını, ancak davacının 7 milyon lirayı eksik verdiğini, bu parayı verirse tapuyu devredeceğini savunmuş, diğer dahili davalılar davaya cevap vermemiş ve duruşmalara da katılmamışlardır.
    Mahkemece, tespitten sonra harici satım sözleşmelerine dayanılarak tapu iptali ve tescil talepleri dinlenemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.11.2018 gün ve 2018/9332 Esas - 2018/18478 Karar sayılı bozma ilamı ile;
    " Dava konusu 4 ada 2 parsel, Kumluca Kadastro Mahkemesinin 2005/3 Esas ve 2005/19 Karar sayılı ilamı ile; senetsizden, vergi kaydı ve muristen intikalen eklemeli zilyetliğe istinaden kesinleşen ilamla yargılama sırasında vefat eden davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. TMK'nin 996. maddesine göre "kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet zilyetliği devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir." Dava konusu taşınmazın davacı tarafından satın alma tarihi olan 1989 yılında TMK’nin 996. maddesine göre davalılar murisi ... ile davacının satın alan olarak aynı haktan yararlanacağının düşünülmesi gerekirken, senetsizden hükmen tescil maliki olan davalılar ve murisleri adına kadastro tespitinden önce bir tapu kaydı olmadığı halde dava konusu taşınmazın tapulu olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    O halde mahkemece yapılması gereken iş, dava konusu parselin hükmen tesciline esas kadastro mahkemesinin az yukarıda belirtilen ve kesinleşen kararı ile davalılar murisi adına zilyetlikle ve kazanma koşulları oluştuğu anlaşıldığına göre; davacının satın alma yoluyla eklemeli zilyetlik olgusu ve TMK’nin 996. maddesindeki eklemeli zilyetlik hükümleri gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesinleşmeyen tapu kaydına değer verilerek ve davalılar ve murisleri adına öncesinde tapu kaydı bulunmayan taşınmazla ilgili taşınmazın tapulu olduğu görüşünden hareketle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı " gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
    Bozma ilamına uyan mahkemece; " dava konusu eski 4 ada 2 parsel yeni 4 ada 89 parsel sayılı taşınmaz, Kumluca Kadastro Mahkemesinin 2005/3 Esas ve 2005/19 Karar sayılı ilamı ile; senetsizden, vergi kaydı ve muristen intikalen eklemeli zilyetliğe istinaden kesinleşen ilamla yargılama sırasında vefat eden davalı ... adına tapuya tescil edilmiştir. TMK'nin 996. maddesine göre "kazandırıcı zamanaşımından yararlanma hakkına sahip olan zilyet zilyetliği devreden aynı yetkiye sahip idiyse onun zilyetlik süresini kendi süresine ekleyebilir." Dava konusu taşınmazın davacı tarafından satın alma tarihi olan 1989 yılında TMK’nin 996. maddesine göre davalılar murisi ... ile davacının satın alan olarak aynı haktan yararlanacağı hal böyle olunca dava konusu parselin hükmen tesciline esas Kadastro Mahkemesinin az yukarıda belirtilen ve kesinleşen kararı ile davalılar murisi adına zilyetlikle ve kazanma koşulları oluştuğu gerekçesiyle" davanın kabulüne, davalıların murisi ... adına kayıtlı ... parsel, yeni 4 ada, 89 parsel sayılı taşınmazdaki, taşınmazın 1000 m2'sine tekabül eden hissenin iptaliyle iş bu hissenin davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye hissenin mevcut malik üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
    Hükmü davacı ve bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
    2- 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda toprağın korunması, geliştirilmesi, tarım arazilerinin sınıflandırılması, asgari tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazi büyüklüklerinin belirlenmesi ve bölünmelerinin önlenmesi, tarımsal arazi ve yeter gelirli tarımsal arazilerin çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak planlı kullanımını sağlayacak usul ve esasları belirlemek amacıyla yeniden bazı düzenlemeler yapılmış, asgari tarımsal arazi büyüklüğünün; mutlak tarım arazileri, marjinal tarım arazileri ve özel ürün arazilerinde 2 hektar, dikili tarım arazilerinde 0,5 hektar, örtü altı tarımı yapılan arazilerde 0,3 hektardan küçük belirlenemeyeceği, ifraz edilemeyeceği, hisselendirilemeyeceği belirtilmiştir.
    5578 sayılı Kanunla değiştirilen 5403 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununun 8. maddesi gereğince bölünemez büyüklükteki tarım arazilerinin mirasa konu olmaları ve üzerlerinde her ne sebeple gerçekleşmiş olursa olsun birlikte mülkiyetin mevcut olması durumunda bu arazilerin ifraz edilemeyeceği, payların 3. şahıslara satılamayacağı, devredilemeyeceği hükmü mevcutken, 5403 sayılı Kanunun 8. maddesinde 30.04.2014 tarihli ve 6537 sayılı Kanunun 4. maddesi ile yapılan değişiklikle "Tarım arazileri Bakanlıkça belirlenen büyüklüklerin altında ifraz edilemez, hisselendirilemez, Hazine taşınmazlarının satış işlemleri hariç olmak üzere pay ve paydaş adedi artırılamaz...." şeklinde düzenleme yapıldığından artık asgari tarımsal arazi büyüklüklerinin altındaki arazilerde de mevcut payın üçüncü şahıslara satışı ve devri mümkün hale gelmiştir.
    Somut olayda, mahkemece dava konusu eski 4 ada, 2 parsel - yeni 4 ada, 89 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kayıtlarının getirtilerek taşınmazın niteliğinin "tarla" olduğunun anlaşılması halinde 5403 sayılı Kanunun 8. maddesine göre işlem yapılması, yani davaya konu taşınmazın, davacının talep ettiği şekilde ifrazının mümkün olup olmadığı, kanunda belirtilen hususları taşıyıp taşımadığı hususu ilgili kamu idaresinden sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi; öte yandan getirtilecek tapu kaydına göre tapu kayıt maliklerinin davaya dahili ve taraf teşkilinin sağlanıp sağlanmadığı hususunun denetlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
    3- Kabule göre de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297/2. maddesi; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü amir olup, buna göre hüküm fıkrasının, tarafların taleplerini karşılayacak, infazda tereddüt yaratmayacak şekilde açık ve maddeler halinde oluşturulması gerekir. Bu kapsamda; dava konusu taşınmazla ilgili tapu iptal ve tescili hükmü kurulurken, iptal ve tesciline karar verilen hissenin yazılması gerekirken infaza elverişli olmayacak şekilde iptal edilen yerin sadece metrekare cinsinden yazılmış olması da doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


















    Hemen Ara