Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4720 Esas 2022/5666 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4720
Karar No: 2022/5666
Karar Tarihi: 29.09.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4720 Esas 2022/5666 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/4720 E.  ,  2022/5666 K.

    "İçtihat Metni"

    7. Hukuk Dairesi
    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVACILAR : ... vd.

    Taraflar arasındaki ecrimisil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 28/04/2022 gün ve 2021/6906 Esas, 2022/3240 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Dava, paydaşlar arasında ecrimisil istemine ilişkindir.
    Davacılar vekili, tarafların paydaş olduğu 671, 857 parsel sayılı taşınmazlar ile 2011 yılında taraflarca satışı yapılan 287 parsel taşınmazın uzun zamandır davalı tarafından kullanıldığını, davacılara hiç bir pay verilmediğini, davacıların muvafakatlerinin bulunmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile 2008-2013 tarihleri arası döneme ilişkin davacıların payına karşılık gelmek üzere şimdilik 10.000 TL ecrimisilin en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 17.09.2014 tarihli dilekçe ile talebini 13.764 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı vekili; 25.09.2013 tarihinde gönderilen ihtar ile 671 ve 857 parsel sayılı taşınamazlar için intifadan men şartının gerçekleştiğini, ihtar sonrası dava konusu taşınmazlarda davacıların yerleri boş bırakılarak davalının kendi hissesine ve annesinin hissesine karşılık gelen kısmı kullanmaya devam ettiğini, 287 parsele ilişkin ise 2011 yılında davacıların paylarını sattıklarını ve uhdelerinde olduğu süre için de bir ihtarın bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece; davanın reddine dair verilen kararın davacılar vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.11.2018 tarihli 2018/14780 Esas ve 2018/19130 Karar sayılı ilamı ile ".... 26.06.2014 tarihinde davalı tanığı olarak dinlenilen ...’nin -davacıların yaklaşık 2 yıldır dava konusu taşınmazı davalının ekmesini istemediklerini- beyan ettiği, bilirkişi raporlarında boş yer bırakılmadığının bildirildiği, 287 parsel taşınmazda davalının payını 25.02.2009 tarihinde satarak paydaş olmaktan çıktığından intifadan men’e gerek kalmadığı, bu doğrultuda araştırma inceleme yapılarak alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçesi ile bozulmuştur. Bozma ilamına davalı vekilince karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.10.2019 tarihli 2019/2161 Esas ve 2019/8964 Karar sayılı ilamı ile ".... 287 parsel yönünden yapılan incelemede; davacılar tarafından 25.09.2013 tarihinde çekilen ihtarnamede bu parsele yer verilmemiştir. Ayrıca dava konusu taşınmazın tapu kaydında yapılan incelemede ise taraflara dava konusu taşınmazda 303/1440 ar hisse 27.12.1984 tarihinde intikal etmiş olup davacılar ... ve ... hisselerini 30.12.2011 tarihinde dava dışı şirkete devretmiş, davalı ise bozmada belirtildiğinin aksine 25.02.2009 tarihinde paydaş olmaktan çıkmamış olup dava konusu taşınmazdan 25.02.2009 tarihinde dava dışı Remziye Karakaya’nın 3/360 hissesini satın almak suretiyle satış ve birleşme yoluyla 7/32 hisseye sahip olmuş, bu hissesini ise 30.12.2011 tarihinde dava dışı şirkete satmıştır. Görüldüğü üzere davalı, davacılarla aynı tarihte dava konusu taşınmazda hissedar olmaktan çıkmıştır. Dolayısıyla, çekilen ihtarın tarihi ve içeriği ile taşınmazın dava dışı 3. kişiye 2011 yılında satıldığı gözetilerek tarafların annelerinin yaklaşık 2 yıl önce taşınmazı davalının ekmesini istemedikleri yönünde verdiği 2014 yılındaki beyanı da dikkate alındığında bu parsel için intifadan men koşulunun sağlanmadığı sabittir. Mahkemece bu parsele ilişkin verilen ret kararı bu gerekçelerle doğru olup bu parsele ilişkin dairemizin bozma kararının kaldırılması gerekmiştir.
    671 ve 857 parseller yönünden ise; 26.06.2014 tarihli duruşmada davalı tanığı tarafların annesi ...’nin “Davacıların yaklaşık 2 yıldır dava konusu taşınmazı davalının ekmesini istemediklerini” beyan ettiği bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılarak alınacak bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi gerektiği yönündeki bozma gerekçesinde bir isabetsizlik bulunmamakla, davacıların talebinin 2008-2013 yılları arasına ilişkin olduğu, yapılacak araştırma neticesinde intifadan men koşulunun oluştuğunun tespiti halinde tanık ...’nin beyanında belirtilen sürenin bilirkişi raporunda yapılacak hesaplamada göz ardı edilmemesi gerektiğinin ise bozma nedenlerine eklenmelidir." gerekçesiyle 287 parsel sayılı taşınmaz yönünden karar düzelme talebinin kabulüne, Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 23.11.2018 tarihli 2018/14780 Esas ve 2018/19130 Karar sayılı ilamından 287 parsel sayılı taşınmazla ilgili kısmın kaldırılmasına, 671 ve 857 parsel sayılı taşınmaza yönelik karar düzeltme taleplerinin reddi ile bozma ilamına ilave edilerek bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 28.04.2022 tarihli 2021/6906 Esas ve 2022/3240 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiştir.
    Davalı vekili tarafından karar düzeltme talebinde bulunulmuştur.
    Bilindiği üzere, mahkemenin bozma kararına uymasıyla, bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış bir hak doğar. Yani; bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için, o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yapmak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluştuğundan, bu mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı olması usule uygun sayılmaz. Mahkemenin bozma kararına uyması ile oluşan, bozma uyarınca işlem yapma ve hüküm verme durumu, yanlardan birisi lehine, diğeri aleyhine hüküm kurma sonucunu doğuracak bir durumdur ve buna usuli kazanılmış hak denilmektedir. Bu kurum usul yasasının dayandığı ana esaslardan olduğu gibi, kamu düzeni ile ilgili bulunması nedeniyle de re'sen gözetilmesi gerekir.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda düzenlenmiş olmamakla birlikte uygulama ve Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarıyla (04.02.1959 günlü ve 13/5 sayılı İ.B.K, 09.05.1960 günlü ve 21/9 sayılı İ.B.K.) yargılama hukukundaki yerini almıştır.
    Somut olayda; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 14.10.2019 tarihli 2019/2161 Esas ve 2019/8964 Karar sayılı ilamında dava konusu 287 parsel sayılı taşınmaza yönelik ecrimisil isteminin reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ve mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş olmasına rağmen anılan taşınmaz ile ilgili ecrimisile hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
    Dairemizce kararın belirtilen bu gerekçe ile bozulması gerekirken maddi hata sonucu onandığı bu defa yapılan inceleme sonucu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülen karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin 287 parsel yönünden karar düzeltme talebinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440/I-4. maddesi gereğince KABULÜNE, Dairemizin 28.04.2022 gün ve 2021/6906 Esas, 2022/3240 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara