Esas No: 2022/2207
Karar No: 2022/5659
Karar Tarihi: 29.09.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2207 Esas 2022/5659 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2207 E. , 2022/5659 K."İçtihat Metni"
7. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... vd.
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 13/05/2013 gününde verilen dilekçe ile tenkis istenmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/01/2022 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, tenkis isteğine ilişkindir.
Davacılar vekili, davacıların mirasbırakanları ...’ın yedi parça taşınmazdaki payını davalı oğluna hibe ettiğini, temlik nedeniyle saklı paylarının ihlal edildiğini ileri sürerek tenkis istemişlerdir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, temlik harici terekenin bulunduğunu ve davacıların saklı paylarının ihlal edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, mirasbırakan tarafından davalıya yapılan hibe işlemi nedeniyle davacıların saklı paylarının ihlal edildiği gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı taraf vekillerinin yaptığı istinaf başvuruları İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1.Hukuk Dairesi tarafından esastan reddine karar verilmiştir.
Taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 16.12.2020 tarihli, 2019/4087 Esas, 2020/6789 Karar sayılı ilamında; “…Somut olayda, temliki tasarruflar TMK'nın 565/3. maddesi gereğince miras bırakanın ölüm tarihinden evvelki bir yıldan daha önce gerçekleştirildiğine göre, öncelikle anılan tasarrufların saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yapıldığının davacı tarafça ispatlanması zorunludur.Ne var ki, mahkemece yukarıdaki ilkeler uyarınca bu yönde araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir. Hal böyle olunca, davacılara delil listesinde tanık delili de bulunduğundan tanık isimlerini bildirmek üzere usulünce süre verilmesi, bildirildiği takdirde tanıklar dinlenerek toplanan ve toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılma amacıyla temlik yapıp yapmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” denilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davacıların tenkise ilişkin 09.11.2021 havale tarihli raporda belirtilen tutarda davalıdan alacağının oluştuğu ancak davacılar vekilinin Yargıtay'ın bozma kararı öncesinde 22.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi sunduğu ve yeniden ıslah talebinde bulunmadığı gibi HMK'nın 176/2. maddesi uyarınca aynı davada ikinci kez ıslah ile talep arttırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle bozma öncesi alınan 06.12.2017 tarihli hukukçu/matematikçi bilirkişi raporundaki tenkis değerleri üzerinden davanın kabulüne hükmolmuştur.
Hükmü, taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere, tenkis davaları ihlâl edilen saklı payın temin edilmesi amacını taşımaktadır. Tenkis hesabı uzmanlık gerektiren bir iş olup, davacıdan davanın başında saklı payının ihlal edilip edilmediğini, ihlâl edilmiş ise bunun miktarını bilmesini beklemek hayatın olağan akışına aykırıdır. Dava dilekçesinde gösterilen miktar; harca esas alınan tahmini değerdir. Bu bakımdan tenkis davalarında, davacının dava dilekçesinde gösterdiği dava değeri ile talebini sınırladığını söyleyebilme olanağı yoktur ve bu tür davalar 6100 s. HMK'nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davalarının örneğini teşkil eder.
Somut olayda, davacılar vekilinin Yargıtay'ın bozma kararı öncesinde 22.12.2017 tarihli ıslah dilekçesi sunduğu ve yeniden ıslah talebinde bulunmadığı gibi HMK'nın 176/2. maddesi uyarınca aynı davada ikinci kez ıslah ile talep arttırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle bozma öncesi alınan 06.12.2017 tarihli hukukçu/matematikçi bilirkişi raporundaki tenkis değerleri üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yerinde değildir.
Mahkemece tenkis davasının belirsiz alacak davası niteliğine sahip olduğu dikkate alınarak 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayiç bedeline göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin davacılara ödetilmesine karar verilmelidir. Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bent uyarınca davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.