Esas No: 2021/4346
Karar No: 2022/5733
Karar Tarihi: 03.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/4346 Esas 2022/5733 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/4346 E. , 2022/5733 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 26/09/2014 gününde verilen dilekçe ile ecrimisil ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 21/06/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ecrimisil ve tazminat istemlerine ilişkindir.
Davacı vekili; müvekkili ile davalının muris ...’ın yasal mirasçıları olduğunu, muristen kalan 10266 parselde kayıtlı 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümlerde iştiraken malik iken, ortaklığın ivaz ilavesi yolu ile aynen taksim yapılmak suretiyle çözümlendiğini ve buna göre de dava konusu taşınmazlardan 1 no’lu dairenin davalı ...’a, 2 no’lu dairenin de müvekkiline isabet ettiğini, İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/824 E.-2011/1415 K. sayılı dosyasında yargılaması yapılarak neticelenen davada, dosyamız davalısı ...’in müvekkili ile kendisine kalan dava konusu binadaki 1 ve 2 no’lu bağımsız bölümlerden kendisinin istifadesine izin verilmemesi nedeni ile dava açtıklarını ve davacı ... aleyhine ecrimisile hükmedildiğini ve bu bedelin de davalı tarafça tahsil edildiğini, ancak davacının söz konusu yargılamadan sonra 1 no’lu dairede murisin sağlığında oturan ... Söğüt isimli kiracının, murisin 27.07.2009 tarihindeki vefatından 13.12.2009 tarihine kadar 1 no’lu daireye ait kira bedellerinin tümünü aylık 600,00 TL olarak davalıya ödediğini öğrendiğini, davacı müvekkilinin, miras bırakan babaları ...’ın 27.07.2009 tarihinde vefatı ile geriye ortak miras olarak kalan 2 no’lu dairenin metruk ve bakımsız bir halde durması üzerine dava dışı ... isimli şahsa burayı mevcut hali ile kiraya vermiş ve bu dairenin oturulabilir ve kullanılabilir hale gelmesi şartını da ekleyerek tüm onarım ve tadilatların kiracı tarafından yapılması ve bu bedellerin de kiradan mahsup edilmesi koşuluyla 01.05.2010 başlangıç tarihli kira akdine istinaden aylık 550,00 TL‘ye kiraya verdiğini, davacı müvekkilinin hiçbir şekilde anılan daireden kira bedeli adı altında herhangi bir bedel almamasına ve ödenecek kira bedelinin de belirlenen toplam oturulabilir hale getirme bedeli olan 20.000,00 TL bitinceye kadar kiranın mahsup edilmesi şartı nedeni ile takas mahsup yapılmaktayken, davalının İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/231 E.- 2011/346 K. sayılı ilamı ve yine İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/154 E.-2014/252 K. sayılı dosyası ile kiracıdan ecrimisil talebinde bulunarak tahsil etmesi üzerine, dava dışı ... isimli kiracının daireyi tahliye ettikten sonra “hem kira, hem de onarım masrafını ödemem ... değil” diyerek tadilat masrafını kendisine geri ödemesi talebinde bulunduğunu, davacının da, davalıya mirasen ortak kalan 2 no’lu daire ile ilgili oturulabilir hale gelmesine ait zaruri masrafların karşılığı olan, dava dışı kiracının sözleşme gereği yapmış olduğu toplam 20.000,00 TL gideri 10.06.2014 tarihli ödeme protokolü ile dava dışı eski kiracıya ödemek zorunda kaldığını belirterek; davacı müvekkilinin, davalı ile mirasen ortak olduğu ..., ... Mahallesi, Sakarya Sokak, No: 4 adresinde kain binanın 2 no’lu dairesinin oturulabilir hale gelmesi için yapılmış olan toplam 20.000,00 TL zaruri giderden mirasen hissesine düşen ½'si olan 10.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, davalının, müvekkili kardeşinden haksız olarak miras payına isabet eden aynı mahaldeki 1 no’lu daireyle ilgili 2009 Ağustos-Aralık arası döneme ait 5 aylık kira bedeli 600,00 TL'sinin ½'si 300,00 TLx5ay=1.500,00 TL'sinin ve yine İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/824 E. sayılı dosyasına istinaden boş olmasına rağmen tahsil edilen ecrimisil bedeli altındaki 5.500,00 TLnin tahsil edildikleri tarihlerden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacının, dava konusu yaptığı İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/824 E.-2011/1415 K. sayılı ilamının Yargıtay aşamasından da geçerek kesinleşmiş olduğunu, kesinleşen hükümde lehlerine karar verilen 2.025,00 TL ecrimisil ve yargılama gideri ile masrafların toplamı 5.500,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alınmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın koşulları varsa yargılamanın yenilenmesi talebinde bulunabileceği halde yasal süresinde bunu yapmamış olduğunu, bu nedenle kesin hüküm ile taraflarına verilen 5.500,00 TL'nin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi mümkün olmadığından davanın reddini savunmuş, davacının, kiracı ile kira bedeline karşılık evde tadilat yapılacağı şeklinde kira sözleşmesi yaptıklarını kabul etmediklerini, müvekkilinin geçersiz kira sözleşmesinin tarafı olmadığını, İstanbul 18. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/231 E.-2011/346 K. sayılı ve İstanbul 22. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/154 E.-2014/252 K. sayılı ilamları ile; davacı ile kiracısı arasında imzalanan kira sözleşmesinin geçerliliğinin bulunmadığı, müvekkilinin kira sözleşmesinden haberi olmadığı, kiracının taşınmaza haksız müdahale ettiği ve ecrimisil ödemesi gerektiğine karar verilmiş olduğunu, davacının kiracısı ile aralarında imzalanan geçersiz sözleşme hükümleri gereğince kiracısına 20.000,00 TL ödediğinden bahisle bunun 10.000,00 TL'sinin davalıdan talep etmesinin mümkün olmadığını, davacının bu talebinin haksız ve usulsüz olduğunu, davacının dava konusu 2 no’lu dairenin ortaklığın giderilmesi davasında verilen karar sonucu maliki olduğundan bu daire ile ilgili müvekkilinden talepte bulunmasının mümkün olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın alacak talebi yönünden kabulüne, 10.000,00 TL tadilat, onarım, dekorasyon bedeli karşılığı alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ecrimisil talebi yönünden davanın kısmen kabulüne, 27/07/2009 ila 26/04/2010 tarihleri arası hesaplanan toplam 2.025,00 TL ecrimisilin tahsil edildikleri tarihlerden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.
1) Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2) Davalı vekilinin 27/07/2009 ile 26/04/2010 tarihleri arası hesaplanan toplam 2.025,00 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Hukuk düzeninde istikrar sağlama amacı taşıyan kesin hüküm, hükme karşı yasa yollarının tükenmesi (şekli anlamda kesin hüküm) ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin bir daha dava konusu yapılmaması (maddi anlamda kesin hüküm) şeklinde hukuk yargılama sistemimizde yer almaktadır.
Bilindiği üzere; maddi anlamda kesin hüküm, yargısal kararlara tanınan yasal gerçeklik vasfıdır. Bu vasıf yargısal kararların gerçeğe uygun olarak verildiğinin kabul edilmesini zorunlu kılar. Kesin hüküm kuralı, haklı ve ... kararların korunması yanında, kişiler arasındaki çekişmelerin sonsuza dek davam etmesini önlemek, toplumun istikrar ve düzenini sağlamak, hukukun ve yargının güvenirliğini korumak amacıyla da kabul edilmiştir. Bütün yasal yollar kapandıktan ve verilen hüküm kesinleştikten sonra, aynı davanın tekrar yargı önüne getirilmesi, toplumda sonu gelmeyen çekişmelere, huzursuzluklara, istikrarsızlıklara, kazanılmış hakların her zaman ortadan kaldırılabileceği endişesine neden olur. Çelişkili kararların çıkmasına sebebiyet verir. Bu itibarla, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan hakimin tarafsız araştırması ve iradesi ile kurulan, tüm yasal yollardan geçmek suretiyle; diğer bir anlatımla şekli yönüyle de kesinleşen önceki hükmün korunmasında kamunun büyük yararı bulunmaktadır.
Hukukumuzda kamu düzeninden sayılan ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 303. maddesinde düzenlenen kesin hüküm tarafların anlaşmaları ile ortadan kaldırılamadığı gibi, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulur.
Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay'da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) da, dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usuli kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir.
HMK’nın 114. maddesinde ise dava şartları hükme bağlanmış, aynı maddenin ‘i’ bendinde, aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olmasının dava şartlarından olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacının sonuçlanan davada hükmedilen ve davalı tarafından tahsil edilen 2.025,00 TL’nin davalıdan geri alınmasına ilişkin talebi hakkında, İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2010/824 E.-2011/1415 K. sayılı dosyasında yargılama yapılarak bir hüküm verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir. Davacının bu talebi yönünden 6100 sayılı HMK’nın 303. maddesi anlamında kesin hüküm oluşmuştur.
Hal böyle olunca; mahkemece, davacının kesinleşen hüküm sonrasında ödediği 2.025,00 TL’nin davalıdan geri alınmasına yönelik talebinin HMK’nın 114/1-i maddesine göre dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, kesin hükmün varlığı gözetilmeksizin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.