Esas No: 2021/2227
Karar No: 2022/5778
Karar Tarihi: 04.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/2227 Esas 2022/5778 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/2227 E. , 2022/5778 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Gebze 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04/12/2015 tarihinde verilen dilekçeyle inanç sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02/10/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından talep edilmiştir. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davalılar ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04/10/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden bir kısım davalılar ..., ... ve ... vekili Av. ... ve ... ile davacı vekili Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklaması dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere, tüm dosya içeriğine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ONANMASINA, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 8.400,00 TL'nin davalılar ..., ... ve ...'den alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE, kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 04/10/2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili özetle inanç sözleşmesi gereğince davalı adına kayıtlı iki adet taşınmazın 1/2’şer hisselerinin verilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar davayı kabul etmiş, bir kısım davalılar ise davanın reddini istemişlerdir.
İlk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair kararına itiraz edilmesi üzerine Sakarya İstinaf 1. Hukuk Dairesi, itirazın reddine karar vermiş ve nihayetinde de davalılar vekili temyiz talebinde bulunmuşlardır.
Yapılan duruşma sonrası müzakereye geçilmiş ve nihayetinde sayın çoğunluk, istinaf kararının onanması yönünde karar tesis etmiş olmakla, aşağıdaki şekilde bozma doğrultusunda karşı oyumuz açıklanmıştır.
1- Öncelikle Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 27.01.2021 tarihli kararı gerekçesiz olup, şeklen 13 sayfa gözüken hüküm, ilk derece mahkemesi kararının kopyalanması ile oluşturulmuş, istinaf sebeplerinin hiç birisine usulünce cevap verilmemiştir.
2- Gerekçe hükümle sebep sonuç ilişkisinin kurulmasını sağlayacak yeterlilikte, açık, anlaşılır ve tatmin edici olması, hüküm kurulurken neden, nasıl, hangi yasal gerekçelerle ve hangi delillerle sonuca ulaşıldığının açıklanması gerekirken bunlardan sarfı nazar edildiği ve soyut cümlelerle ilk derece kararının tekrar edildiği belirgindir.
3-İnançlı işlemin nasıl olması gerektiği, davacının dilekçesinde muğlak olarak geçen bu konuda, hangi gerekçelerle inançlı işlem sonucuna varıldığı belirsizdir.
4-Özellikle geçmişte bir ortaklık var ise, bu hususun ancak adi ortaklık şeklinde olabileceği, tarafların katkılarının belirlenmesi ve sonucuna göre tasfiye şartlarının değerlendirilmesi gerekirken, bu konunun irdelenmemesi ilginçtir.
5-Eğer muvazaalı bir sözleşme var ise, gerçek sözleşme ile görünürdeki sözleşmenin karşılaştırılmasının yapılması ve delil durumuna göre sonuca ulaşılması gerekirken, bu hususunda araştırılmaması büyük eksikliktir.
6-İlginç olan diğer husus her iki tarafın sanki anlaşmış gibi, dava konusu arsa üzerinde 3. kişi ile olan anlaşmadan, sözbirliği etmişçesine bahsetmemeleri hususudur. Oysa süresinden sonra müdahale talebinde bulunan şirket vekilinin dilekçesinden anlaşılacağı üzerine kat karşılığı inşaat sözleşmesinin var olduğu, yine bununla ilgili birden fazla davanın Gebze Asliye Hukuk Mahkemelerinde derdest olmasına rağmen, bu konuya yaklaşılmaması ilginçtir.
7-Kat Karşılığı İnşaat Yapım sözleşmesinin 27.01.2010 tarihinde davalıların mirasbırakanı ile dava dışı şirket arasında imzalanmış olup, eldeki dava kesinleşinceye kadar mirasçıları, kesinleştiğinde bütün tarafları bağlayıcı hale geleceği açık olmasına rağmen, dava sonucunun beklenmemesi de önemli bir eksikliktir.
8-Örneği sunulan Gebze Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/8 Esas, 2022/49 sayılı ilamında, şirket tarafından açılan davanın kabulü, ... Eldem mirasçıları davasının (sözleşmenin feshi ve tazminat) reddine karar verildiği, öncesinde Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin usulden bozmasının bulunduğu ve böylece sözleşmenin ayakta olduğunun belirlendiği ve ancak kesinleşmediği UYAP kayıtları ile sabittir.
9-İşbu son karar ile şirkete ... kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince ... bu amaca yönelik iş taleplerini yapmaya yönelik olarak davacı tarafa ifaya izin verilmiş olup, bu durumda taraflar arasında tartışma konusu olan ve sonradan düzenlenen 15.11.2011 tarihli belgedeki ihtimallerin tükenmediği anlaşılmaktadır.
Şöyle ki, “ Müteahhitten ...’e 70 Daire verilecektir” şartının gerçekleşme durumu bulunmakta olup, davayı da ... değil, şirket kazanmış olmakla, öncelikle diğer dava sonucunun bekletici mesele sayılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekecektir.
10-Bu açıklamalar itibariyle daha önce 08.03.2011 tarihinde açılan ve birleştirilerek görülen, bozma sonrası 2016/8 Esasını alan dosyanın sonucunun beklenmesi, davanın şirket lehine bitmesi durumunda, henüz şart gerçekleşmeden dava açılmış olmakla (70 Daire verilmesi) davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, sanki diğer şartın gerçekleşme imkanı kalmamış gibi, davanın kabulü ve tapu iptali cihetine gidilmesi bozmayı gerektirir.
Çünkü adi belgede bile müteahhitten 70 daire alınma ihtimali birinci ihtimal olarak belirlenmiştir. Yukarıda belirtilen Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında sözleşmenin ayakta ve geçerli olduğu belirlendiğine göre, ikinci ihtimal olan “tapunun iptali” seçeneğinin tercihi hatalıdır.
11-Sakarya istinaf dairesi, gerekçeli kararında duruşma yapılmaması hususunda açık bir gerekçe belirtmemiş, bir anlamda HMK. 353. maddesindeki geniş takdir hakkını zımnen kullanmak suretiyle duruşma açmamıştır.
Ancak davanın 5 yıl gibi sürede ilk derece mahkemesinde sonuçlanması, süreci sanki öne alınma talebi varmışçasına, dosyanın daireye geldiği 22.01.2021 tarihinden çok kısa süre (5 gün) sonra davanın sonuçlandırılması dikkat çekmektedir. Uygun olanın dosyanın yeterince incelenmesi ve bu bağlı olarak hangi gerekçe ile duruşmanın yapılmadığının açıklanması olacağı kanaati ile sadece bu duruma işaretle yetinilmiş olup,
Yukarıda açıklanan gerekçeler ışığında öncelikle istinaf hükmünün gerekçesizlik, usule aykırılık ve bekletici mesele yönlerinden ve esas yönünden bozulması gerektiği değerlendirmesi ile çoğunluk kararına muhalifiz.