Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5413 Esas 2022/5779 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5413
Karar No: 2022/5779
Karar Tarihi: 04.10.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5413 Esas 2022/5779 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/5413 E.  ,  2022/5779 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Asıl davada davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine 03/11/1995 tarihinde verilen dilekçeyle vasiyetnamenin iptali, birleştirilen davada davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine 03/11/1995 gününde verilen dilekçe ile tenkis talep edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kabulüne dair verilen 18/06/2020 tarihli hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı ... vekili ve davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 04/10/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden taraflardan gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    K A R A R
    1.DAVA
    1.1. Davacılar ile ... ...’nun anne, baba ve bir kardeş olduklarını, dava dışı ...’nin anneleri olan ... ...’na yönelik baskı ile muris ... ...’nun Çorlu 1. Noterliği 24.01.1990 tarih ve 1574 yevmiye numaralı vasiyetnameyi düzenlediğini, söz konusu vasiyetnamenin yasal koşullara ve şekil şartlarına uyulmadan düzenlenmiş olması nedeniyle geçerli olmadığını, dava dışı ...’nin dava konusu vasiyetnameyi planlayarak muris adına kayıtlı maddi değeri yüksek yerleri oğlu İrfan ve kızı Nuran’a vasiyet ettirdiğini, dava konusu vasiyetnamenin iptalini talep etmişlerdir.
    2. BİRLEŞTİRİLEN DAVA
    2.1. Muris ... ... tarafından düzenlenen Çorlu 1. Noterliği 24.01.1990 tarih ve 1574 yevmiye numaralı vasiyetnamede davacıların saklı paylarının bertaraf edildiğini, dava konusu vasiyetnamenin murisin iradesini yansıtmadığını, nitekim davacılar tarafından vasiyetnamenin iptali davası ikame edildiğini ve derdest olduğunu, açıklanan nedenlerle vasiyetnamenin iptali davasından ... haklarının saklı tutulmasını, vasiyetin iptali davasının reddi halinde ise öncelikle ihlal edilen saklı payların tespiti ile taşınmazlardaki hisselerin adlarına tespitini olmadığı takdirde bedelinin ödenmesini talep ettiler.
    3. CEVAP
    3.1.Asıl Davada Cevap
    3.1.2.Davalılar ... ve ..., iptali istenen vasiyetnamenin şekil ve içerik olarak yasaya uygun yapıldığından iptalini gerektirecek bir hususun bulunmadığını, karşı dava ile vasiyetnamenin tenfizini istediklerini talep etmişlerdir.
    3.2.Birleştirilen Davada Cevap
    3.2.1.Tenkis davasında tüm malvarlığının tespit edilmesi gerektiğinden mirasçılar arasında görülen tapu iptali ve tescil ve terekeye iade davalarının bekletici mesele yapılması gerektiğini savunmuşlardır.
    4. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    4.1. Mahkemece, davanın kabulü ile muris ... ... tarafından yapılan Çorlu 1 Noterliği'nin 24/01/1990 tarih 1574 yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Vasiyetnamenin iptaline, bu dosya ile birleştirilen mahkememizin 1995/793 Esas, 2003/657 Karar sayılı dava dosyası hakkında vasiyetnamenin iptaline karar verildiğinden, karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
    5. YARGITAY BOZMA KARARI
    5.1.Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 28.06.2012 tarihli ilamında; muris ...’nın oğlu ... ile birlikte kaldığı, ölümünden beş yıl önce düzenlenen vasiyetname ile bazı taşınmazlarını üç çocuğundan olma dört torununa vasiyet ettiği, başka torunları da bulunduğu, oğlu ...’nin vasiyet düzenlenmesinde murise baskısı bulunduğunun davacı tarafça kanıtlanamadığı, sadece ...'nin çocuklarına değil davacılardan olan başka torunlarına da vasiyet yapılması olgusu karşısında manevi baskıyla vasiyetin düzenlendiğini kabule olanak bulunmadığı vasiyetnamenin iptali davasının reddedilmesi gerektiğini tenkise yönelik karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    6.İLK DERECE MAHKEMESİNCE BOZMAYA UYULARAK VERİLEN KARAR
    6.1. Asıl davada vasiyetnamenin iptali talebinin reddine, birleştirilen Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/793 Esas sayılı dosyası ile açılan tenkis davası açısından, davalılar ... ve ... aleyhine açılan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, ... aleyhine açılan davanın kabulü ile 69.258,61TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...’ya verilmesine, 23.086,20TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...'a verilmesine, 23.086,20TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...’na verilmesine, 23.086,20TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...’na verilmesine, ... aleyhine açılan davanın kabulü ile 388.386,32TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ... verilmesine, 129.462,11TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...'a verilmesine, 129.462,11TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...’na verilmesine, 129.462,11TL'nin tercih tarihi olan 11.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı ...’ndan alınarak davacılardan ...’na verilmesine karar verilmiştir.
    7. TEMYİZ
    7.1. Davacı ... vekili ve davacılar ..., ... ve ... vekili tarafından duruşmalı olarak karar temyiz edilmiştir.
    7.2. Temyiz Nedenleri
    7.2.1. Davacı ... vekili temyiz dilekçesinde, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, taşınmaz değerlerinin davacılar aleyhine olacak şekilde belirlendiğini, taşınmazların bölünebilir olup olmadığının yanlış değerlendirildiğini, davacı ...’na vasiyet edilen taşınmaz yönünden yanlış değerlendirme yapıldığını, bilirkişi heyetlerinin taşınmazların bölünemez olduğuna ilişkin görüşlerinin hiçbir bilimsel dayanak ile desteklenmediğini, mirasçılık belgesine göre tenkis edilecek paranın yanlış dağıtıldığını ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.
    7.2.2. Davacılar ..., ... ve ... vekili temyiz dilekçesinde, bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı olduğunu, taşınmaz değerlerinin davacılar aleyhine olacak şekilde belirlendiğini, bilirkişi heyetlerinin taşınmazların bölünemez oluşuna ilişkin görüşlerinin hiçbir bilimsel dayanak ile desteklenmediğini, davacı ...'nun kendisine vasiyet edilen taşınmaza ilişkin elde etmiş olduğu lehine kazanım bankaya yatırılan tutar olduğunu, bu satış dosyası ve banka kayıtları ile açık olduğu halde bu tutarın 20 katı oranında değer tespit edilerek ... aleyhine tenkis hesabına bu tutar üzerinden dahil edilmesinin de hatalı olduğunu ileri sürerek hükmü temyiz etmiştir.
    6.YARGITAY KARARI
    6.1.Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
    6.2.Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya 743 sayılı Medeni Kanunun 507. maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken 743 sayılı Medeni Kanunun 512. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanunun 503. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 743 sayılı Medeni Kanunun 505. maddesinde yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
    6.3.Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (Sabit Tenkis Oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (743 s. MK m. 506) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
    6.4.743 sayılı Medeni Kanunun 506. maddesinde “Kıymetine noksan gelmeksizin taksimi kabil olmayan bir mal, vasiyet edilipte iş bu vasiyet tenkise tabi olursa, lehine vasiyet yapılan kimse, dilerse tasarruf niasbı miktarını nakten alır, dilerse tenkisi lazım gelen miktarın kıymetini verip o malı talep eder.” hükmü düzenlenmiştir.
    6.5. Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 743 sayılı Medeni Kanunun 506. maddesindeki tercih ... gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih ... doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, karar tarihindeki rayice göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
    6.4. Somut uyuşmazlıkta; saklı payların ihlalinden söz edebilmek için kazandırma konusu temlik içi tereke ile kazandırma dışı terekenin tümünün şüpheye yer bırakmayacak şekilde eksiksiz olarak bilinmesi ile mümkündür. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, ölüm tarihi itibariyle mirasbırakan adına kayıtlı olup davacı ...’na vasiyet edilen 369 ada 13 parselin temlik dışı tereke olarak, terekenin aktifinde kabul edilerek tenkis hesabına alındığı anlaşılmıştır. Her ne kadar bahsi geçen taşınmaz ortaklığın giderilmesi davasında satılmış olsa da, dava konusu vasiyetnamenin iptal edilmemiş olması nedeniyle ölüm tarihinde temlik içi terekede yer almaktadır. Dolayısıyla, 369 ada 13 parselin temlik dışı terekede gösterilmesi, sabit tenkis oranında da davacılar aleyhine olacak şekilde hesaplanmasına neden olduğu anlaşılmıştır. Kaldı ki 396 ada 13 parsel ... lehine vasiyet edilmiş olup, ... aleyhine istenen tenkis alacağı ... terk edilmiş olduğundan, 369 ada 13 parselin yalnızca ölüm tarihinde temlik içine terekede yer alması suretiyle hesaplanması yeterli olup (... hakkında açılan dava ... terk edildiğinden) taşınmazın güncel değerinin yeniden hesaplanmasına gerek de yoktur.
    6.5.Öte yandan, doğru sabit tenkis oranı bulunmadan yapılan (Türk Medeni Kanunun 564. maddesinde düzenlenen) tercih de sonuç doğurmayacaktır (Gençcan ... ..., Miras Hukuku, 5. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, 2021, s. 723). Dosyanın incelenmesinde, sabit tenkis oranına göre bölünemezlik durumunun Belediye Encümenininden sorgulanmadığı, bilirkişi raporuna göre tercih hakkının sorulduğu görülmektedir. Mahkemece usulüne uygun olarak dava konusu taşınmazların bölünebilir olup olmadığı ilgili kurumlardan sorulmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
    6.6. Yukarıda değinilen hususlar ışığında; mahkemece, terekenin tüm malvarlığını kapsar şekilde tenkis hesabına alınıp, dava konusu 396 ada 13 parselin temlik içine alınması suretiyle, belirlenen değerler üzerinden net tereke mevcudunun belirlenmesi, Belediyeden dava konusu taşınmazların bölünebilirliğinin araştırılması, bölünemeyeceğinin tespit edilmesi halinde ise, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle doğru sabit tenkis oranın belirlenmesi, davalılara usulüne uygun olarak yeniden tercihlerinin sorulması, usuli kazanılmış haklar da dikkate alınarak yeniden hüküm kurulması gerekir. Mahkemece, yetersiz ve eksik hazırlanmış rapora dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    7. SONUÇ
    Yukarıda açıklanan nedenle davacı ... vekili ve davacılar ... vd. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme hükmünün BOZULMASINA, Yargıtay duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara