Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5472 Esas 2022/5800 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5472
Karar No: 2022/5800
Karar Tarihi: 05.10.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5472 Esas 2022/5800 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/5472 E.  ,  2022/5800 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 22.09.2014 tarihinde verilen dilekçeyle sözleşmenin iptali, tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 15.11.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın usulden reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    I-DAVA
    Davacılar; murisleri ... ...'un 10/03/2013 tarihinde vefat ettiğini, muris ... ...'un vefat etmeden önce maliki olduğu 1724 parseldeki 945,00 m2 incir bahçesi vasıflı taşınmazını davalı ...'a, eşi davacı ...'a ölünceye kadar bakılması koşuluyla tapu devrettiğini, fakat davalı ...'ın ... ... vefat ettikten sonra bakmakla yükümlü olduğu davacı ...'la hiçbir şekilde ilgilenmediğini ve sözleşmenin kendisine yüklediği edimleri yerine getirmediğini belirterek; muris ... ... ve davalı arasında imzalanan ölünceye kadar bakma sözleşmesinin feshine, taşınmazın tapusunun iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
    II-CEVAP
    Davalı özetle; davalı ... ile ... ... arasında iki adet taşınmaz için ölünceye kadar bakım sözleşmesi düzenlendiğini, 1724 parsel sayılı taşınmaz için ... ... ile ... arasında 3. kişi lehine sözleşme yapıldığını, ... ...'un ölümü sonrası 1,5 yıl boyunca ...'a baktığını, evlatlık olan davacı ...'nin sözleşmeyi öğrendikten sonra diğer davacı ...'i zorlaması nedeniyle bu davanın açıldığını, kişiler arasında serbestçe düzenlenip imzalanan sözleşmelerde, sözleşme hükümlerini yerine getirenlere karşı, karşı taraf veya 3. kişilerin kendi istekleriyle sözleşmeyi tek yanlı olarak bozamayacaklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    III- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    Nazilli Asliye Hukuk Mahkemesi 2014/465 Esas, 2018/664 Karar ve 15.11.2018 tarihli Kararı ile "Bakım alacaklısı ve borçlusu arasında yaşanan tartışmalar ve isnatlar sonrasında aralarında gerekli saygı ve ... ortamının en önemlisi de taraflar arasında güvene dayalı bir ilişki kalmadığı açık bir şekilde ortaya çıktığından bu sözleşmenin sürdürülmesi olanağı kalmadığı anlaşılmakla davanın kabulüne, 1724 parselde kayıtlı taşınmazın tapu kaydındaki ölünceye kadar bakma aktinin ve davalı adına oluşan tapu kaydının iptaline, veraset ilamındaki hisseleri uyarınca davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline" karar verilmiştir.
    IV-İSTİNAF
    A-İstinaf Yoluna Başvuranlar
    -İlk derece mahkemesinin kararına karşı davalı vekili süresi içinde istinaf başvurusunda bulunmuştur.
    B-İstinaf Sebepleri
    Davalı vekili 28/05/2019 tarihli istinaf dilekçesi ile, davanın sözleşme tarafınca açılmadığını, farklı taşınmaz için karar verildiğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
    C-Gerekçe ve Sonuç
    İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 2019/1680 Esas, 2021/155 Karar ve 02.02.2021 tarihli kararı ile davalının istinaf talebinin kabulü ile, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/11/2018 tarih ve 2014/465 Esas, 2018/664 sayılı Kararının HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacıların davasının aktif husumet ehliyetlerinin bulunmaması nedeni ile HMK 115/2. maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.
    Gerekçe olarak "Davalılardan ... ... 08/01/2013 tarih 44 yevmiye no'lu resmi senetle düzenlenen ÖKBS'nin lehine yapıldığı kişi durumundadır. Lehine sözleşme yapılan kişi sıfatı ile ancak davalıdan sözleşme gereğince şahsi hak niteliğindeki bakım ve gözetim talebinde bulunabilir. Sözleşmenin iptali murise ait bir hak olmakla bu hak mirasçılarına geçmeyeceğini" belirtmiştir.
    V-TEMYİZ
    A-Temyiz yoluna başvuranlarr
    Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
    B-Temyiz Sebepleri
    Bakım alacaklısı olan davacı ... ile miras hukuku uyarınca varis olan diğer davacı ...’nin dava açma hakları olduğu halde aktif husumet eksikliği nedeniyle istinaf merciince usulden ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz edilmiştir.
    C-Gerekçe
    1-Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
    Dava, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptali ve tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    2-İlgili hukuk
    Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
    Kaynağını Borçlar Kanununun 511. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan kanunun 512. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmelidir. Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/14-70 2008/104 sayılı kararı)
    Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
    Açılan davada bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması, sözleşmenin bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla feshini isteme ... bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan dinlenmez.
    Yapılan genel açıklamadan sonra değinilmesi gereken diğer bir hususa gelince; ölünceye kadar bakım sözleşmesinden yararlanacak olan kişi çoğu zaman sözleşmenin tarafı olduğu gibi, üçüncü kişi yararına da düzenlenebilir. Diğer bir deyişle sözleşmenin tarafları alacaklı ve borçlu olmasına rağmen, bu ilişkiden ... ifanın talep yetkisi, başka bir üçüncü kişiye ait olabilir. TBK md. 129’da düzenlenen "Üçüncü Kişi Yararına Sözleşme" kenar başlığıyla, "Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimini üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebilir. Üçüncü kişi veya üçüncü kişiye halef olanlar da, tarafların amacına veya örf ve adete uygun düştüğü takdirde edimin ifasını isteyebilirler. Bu durumda, üçüncü kişi veya ona halef olanlar bu ... kullanmak istediklerini borçluya bildirdikten sonra, alacaklı borçluyu ibra edemeyeceği gibi, borcun nitelik ve kapsamını da değiştiremezler." Hükmü gereğince üçüncü kişi yararına sözleşmeyi düzenlemiştir. Bu bakımdan üçüncü kişi yararına yapılan sözleşmede borçlu sözleşmeye taraf olmayan ve temsilci sıfatı da bulunmayan bir kişiye ifa ile yükümlüdür
    3-Değerlendirme
    Yukarıda yapılan genel açıklamalar doğrultusunda somut olaya bakıldığında;
    Davacı ...’un eşi, davacı ...’un annesi ... 'un maliki olduğu 1724 parsel sayılı taşınmazını 08.01.2013 tarihinde eşi ... "ölünceye kadar bakma şartı" ile davalı ...’a tapuda devretmiştir. Ölünceye kadar bakma sözleşmesi yapan ... ... 10.3.2013 tarihinde vefat etmiş ve mirasçı olarak davacıları bırakmıştır. Davacılar davalının bakım borcunu yerine getirmediğinden bahisle sözleşmenin ve tapunun iptali ile adlarına tescilini istemiştir. TBK 129. maddesi kapsamında değerlendirildiğinde lehine sözleşme yapılan davacı ...’in bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğundan aktif dava ehliyeti vardır.
    Davacı ... yönünden davanın reddi doğru ise de davacı ... yönünden iddiası ve davalı ...'ın savunmaları değerlendirilerek işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken her iki davacı yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:
    VI-Yukarıda yazılı nedenlerle davacı ...'un temyiz isteminin kabulü ile İzmir Bölge Adliye Mahkemesinin 02.02.2021 tarih ve 2019/1680 Esas, 2021/155 sayılı Kararının BOZULMASINA, temyiz harcının ilgiliye iadesine, dosyanın İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 05/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.






    Hemen Ara