Esas No: 2022/875
Karar No: 2022/5801
Karar Tarihi: 05.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/875 Esas 2022/5801 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/875 E. , 2022/5801 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 02/07/2008 gününde verilen dilekçe ile ihya talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30/09/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, ihdasen Hazine adına kaydedilen 1082 (110) parsel sayılı taşınmazın davalı ... ve Adana Büyükşehir Belediyelerinin yaptığı imar uygulamaları sonucu değişik imar parselleri ve yola gittiğini, imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek, tapu iptali ve kök parsele dönülmesi veya tazminat isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair hüküm Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 22.09.2011 tarihli ve 2011/6312-9296 E-K sayılı ilamıyla; “ Mahkemece imar parselleri hakkında imarla oluşan sicil kayıtlarının iptaline karar verilmeksizin eski hale ihya kararı verilmiş olması doğru olmadığı gibi kadastral parsel kapsamında kaldığı anlaşılan “yol” un kabul kararı dışında bırakılması da isabetsizdir." şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ikinci karar ise Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 29.03.2013 tarihli ve 2013/1875-2672 E-K sayılı ilamıyla;"....1082 sayılı ihdas parselinin sınırları üzerine imar uygulamaları ile oluşturulan 4981 ada 2 sayılı imar parselinin fen bilirkişinin rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 59.50 metrekarelik bölümünün 1082 sayılı ihdas parseli sınırları içinde kaldığı halde, anılan bölümün iptal, ihya ve tescili yerine yol olarak hüküm kapsamına alınması, anılan rapor ve krokide (B) ve (E) harfi ile işaretli alanlar, imar uygulamaları sonucu “yol” olarak bırakıldıkları halde sicil kayıtlarının iptaline karar verilmiş olması, 5464 ada 2 sayılı imar parselinin krokide (C) harfi ile gösterilen 198.07 metrekarelik kısmı ile 5464 ada 3 sayılı imar parselinin krokide (D) harfi ile gösterilen 3061 metrekarelik kısmı 1082 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kalmasına rağmen, anılan bölümler yönünden iptal ve ihya ile tescile hükmedilmemiş olması isabetsizdir ’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair verilen üçüncü karar ise Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2018/5548 Esas- 2020/2372 Karar sayılı ilamıyla ‘’...dava konusu uyuşmazlık, 3194 sayılı Kanun’un 18.maddesine eklenen hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik talebin dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.'' denilerek bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine, yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılar lehine vekalet ücretine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı Hazine vekili temyiz etmiştir.
Dava konusu taşınmaz davalı ... ve davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulmuş, ancak davalı Belediyeler tarafından yapılan imar uygulamaları İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacının maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüştür. Her ne kadar mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; dava, davalı ... ile davalı ... Belediyesinin yapmış olduğu idari işlem nedeniyle açılmış olup, davanın açıldığı tarihte kadastral parselin ihyasını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden ve davacının dava açma tarihinde haklı olduğu göz önüne alındığında, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği yapılan yargılama giderlerinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile dava konusu taşınmazın belediye sınırlarında meydana gelen değişiklik ile davalı ... Belediyesi sınırlarına dahil olan davalı ... Belediyesi’nin sorumlu tutulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; anılan bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmekte ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK'nın 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının;
(1) Dördüncü bendinin çıkarılarak yerine ‘’ Davacı tarafından yapılan 1.144,00 TL yargılama giderinin davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile davalı ... Belediyesinden alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine,
(2) Beşinci bendinin çıkarılarak yerine "Davalı ... Belediyesi tarafından yapılan yargılama giderinin üzerine bırakılmasına" ibaresinin eklenmesine,
(3) Altıncı bendinin çıkarılarak yerine "Davalı ... Belediyesi tarafından yapılan yargılama giderinin üzerine bırakılmasına" ibaresinin eklenmesine,
(4) Sekizinci bendinin çıkarılarak yerine "Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080.00TL vekalet ücretinin davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesinden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.