Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5641 Esas 2022/5891 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5641
Karar No: 2022/5891
Karar Tarihi: 06.10.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5641 Esas 2022/5891 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı vekili, önalım hakkına dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Davacı, dava dışı kişi tarafından satın alınan paya ilişkin olarak resmi senette gerçek satış bedelinin gösterilmemiş olabileceğini ve kendisine bildirim yapılmadığını iddia etmiştir. Davalı ise bedelde muvazaa bulunmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesi, önalım bedelinin tamamlanmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar vermiştir. Davacı vekili bu karara itiraz etmiş, fakat Adana Bölge Adliye Mahkemesi kararı esastan reddetmiştir. Yargıtay ise davacının mazeretinin kabul edilerek yeniden duruşma yapılması gerektiğini ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini belirterek kararı bozmuştur. Kanun maddeleri olarak ise; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 36. maddesi ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 27. ve 150/1 maddeleri belirtilmiştir.
7. Hukuk Dairesi         2021/5641 E.  ,  2022/5891 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
    İLK DERECE
    MAHKEMESİ : Erzin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 21/07/2017 tarihinde verilen dilekçeyle önalım hakkından kaynaklanan tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın açılmamış sayılmasına dair verilen 02/07/2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    KARAR
    Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Davacı vekili, davacının paydaş olduğu Hatay ili, Erzin ilçesi, 200 parsel sayılı taşınmazda dava dışı ... ... tarafından 12.07.2017 tarihinde davalıya pay satıldığını, resmi senetteki satış bedelinin gerçek satış bedelinden daha yüksek gösterilmiş olabileceğini, davacıya bildirim yapılmadığını, müvekkilinin satış bedeli ile tapu harç ve masrafları toplamını depo etmeye hazır olduğunu belirterek dava konusu taşınmazda davalının payının iptali ve davacı adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı vekili, bedelde muvazaa bulunmadığını, resmi senette gerçek satış bedelinin gösterildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, verilen kesin süreye rağmen önalım bedelinin depo edilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen 15.01.2019 günlü karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 30.01.2020 günlü 2020/95 E, 2020/128 K sayısı ile peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadan karar verildiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına; dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar vermiştir.
    İlk derece mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 27.04.2021 günlü 2021/264 E, 2021/607 K sayısı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
    Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasanın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 36. maddesinde ... yargılanma hakkına yer verilmiştir. 6100 sayılı HMK'nin 27. maddesinde ise ... yargılanma hakkının en önemli unsuru olarak hukuki dinlenilme ... düzenlenmiş olup, bu hak yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini, kararların somut, açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir.
    Öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150/1 maddesinde, ''Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflar, duruşmaya gelmedikleri veya gelip de davayı takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilir'' düzenlemesi getirilmiş olup, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, “Usulüne uygun şekilde davet edilmiş olan taraflardan biri duruşmaya gelir, diğeri gelmezse, gelen tarafın talebi üzerine, yargılamaya gelmeyen tarafın yokluğunda devam edilir veya dosya işlemden kaldırılır. Geçerli bir özrü olmaksızın duruşmaya gelmeyen taraf, yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemez" hükmüne yer verilmiştir.
    Yukarıda ifade edilen usul hükümlerinden anlaşılacağı üzere, tarafların duruşmalarda hazır olmaları halinde bir sonraki duruşma günü ve saati taraflara tefhim edilmek suretiyle bildirilir. Taraflardan biri veya vekili mazereti nedeniyle belirtilen gün ve saatte duruşmaya gelmemiş, ancak mazeret dilekçesi göndermiş ve mahkemece de bildirilen mazeret kabul edilmiş ise, mazeret bildiren tarafa tensip edilecek duruşma gününün davetiye ile bildirilmesi gerekir.
    Somut uyuşmazlıkta; ilk derece mahkemesi, Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin kaldırma kararından sonraki 24.03.2020 tarihli 1. celse, kaldırma kararından önceki 02.10.2018 günlü 4. celsedeki 3 numaralı ara karara atıf yapılarak eksik harcın tamamlanmasına ilişkin olarak davacı vekiline verilen kesin sürede anılan ara kararın yerine getirilmediği gerekçesiyle dosyanın işlemden kaldırılmasına kaldırılmasına karar verilmiştir.
    Davacı vekili 23.03.2020 tarihli dilekçesi ile 24.03.2020 tarihinde yapılacak duruşmaya, corona virüs (covid-19) salgını sebebiyle katılamayacağını belirterek mazeretinin kabulü ile duruşmanın ileri bir tarihe ertelenmesini talep etmiş; mahkemece, 24.03.2020 günü yapılan duruşmada ise davacı vekilinin mazeretinin kabulüne karar verilmesine rağmen yeni bir duruşma günü tayin edilmeksizin dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    Mahkemece, davacı vekilinin mesleki mazeretinin kabulüne karar verildiğine ve vekilin yokluğunda karar verilmesi yönünde bir talebi de bulunmadığına göre, yeni bir duruşma günü tayin edilerek, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun şekilde davacı vekiline tebliği sağlandıktan sonra yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme ... ihlal edilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/1 maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06/10/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara