Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/768 Esas 2022/5921 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/768
Karar No: 2022/5921
Karar Tarihi: 11.10.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/768 Esas 2022/5921 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/768 E.  ,  2022/5921 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21/12/2011 ve 24/12/2012 günlerinde verilen dilekçelerle asıl davada tapu iptali ve tescil, birleştirilen davada elatmanın önlenmesi talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair verilen 12/10/2021 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi asıl davada davacılar- birleştirilen davada davalılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 11/10/2022 günü için yapılan tebligat üzerine duruşmaya gelen olmadı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra iş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    KARAR
    Asıl dava, tapu iptali ve tescil; birleştirilen dava elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
    Asıl davada davacılar vekili, Antalya ili, Döşemealtı ilçesi, Çığlık Mahallesi, 525 kadastral parsel sayılı taşınmazda müvekkillerinin paydaş olduğunu, dava konusu taşınmazda Döşemealtı Belediyesince yapılan imar uygulamasının idari yargı yerince iptal edilmesi sonrasında kadastral parselin ihyası talepli olarak açılmış davanın kabul ile sonuçlanıp kesinleşmesi akabinde Döşemealtı Belediyesince eski hale ihya işleminin yapıldığını ancak, kadastral parselde hak sahibi olmayan davalıların eski hale ihya işlemi ile paydaş olarak gösterildiğini ileri sürerek davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini istemiştir.
    Birleştirilen davada davacı vekili, müvekkilinin 525 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduğunu, davalıların müvekkilinin taşınmazı kullanmasını engellediğini, 23.06.2011 tarihinde ortaklığın giderilmesi davası açıldığını ve müvekkili tarafından davalılara ihtarname gönderildiğini belirterek 23.06.2011-23.12.2012 tarihleri arası için toplam 11.669,00 TL ecrimisilin ve ihtarname masrafının yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak müvekkiline verilmesine, davalıların taşınmaza müdahalelerinin önlenmesine karar verilmesi talep edilmiştir.
    Asıl davada bir kısım davalı, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu, davacıların hak kaybının olmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
    Birleştirilen davada davalılar vekili, müvekkillerinin sadece kendilerine ait olan yeri ekip biçtiklerini, davacının tapu kaydında paydaş olarak gözükmesinin belediyenin geri dönüşüm işlemini hatalı yapmasına bağlı olduğunu belirterek ve açtıkları tapu iptali ve tescil davasının sonucunun beklenilmesini talep ederek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, asıl dava ve birleştirilen davanın reddine dair verilen ilk kararın taraflarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2018/5577 E-2019/7637 K sayılı ilamı ile, “Tapu iptali ve tescil talepli asıl davada davacıların dava değerini 10.000,00TL olarak gösterdikleri ve bu değer üzerinden harcını yatırdıkları, mahkemece mahallinde yapılan keşif sonucu bilirkişiler marifetiyle dava konusu taşınmazların değerinin tespit ettirildiği anlaşılmaktadır. Harcın keşifte belirlenen değer üzerinden tamamlanmaması ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 30. maddesi uyarınca işlem yapılmadan hüküm kurulması halinde vekalet ücretine harçlandırılan dava değeri üzerinden hükmedilmesi gerekir. Mahkemece asıl davanın reddine karar verilmesine rağmen kendini vekille temsil ettiren davalı yararına davalıların payına tekabül eden taşınmazın değerinin 1.299.200,00TL olduğu belirtilerek bu miktar üzerinden belirlenen 62.376,00TL tutarında nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir. Dava reddedildiğine göre, davalı yararına harçlandırılmış dava değeri üzerinden nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde vekalet ücreti takdiri doğru görülmemiş, bu sebeple asıl dava yönünden verilen kararın bozulması gerekmiştir. Birleştirilen dava yönünden yapılan incelemede ise; davacının ibraz ettiği 15.06.2012 tarihli ihtarnamenin birleştirilen davada davalılara tebliğ edilip edilmediğinin araştırılması, tebliğ tarihi veya ihtarda tanınan süre varsa öngörülen tarihten itibaren tarla niteliğindeki taşınmazlar bakımından ecrimisil hesabı yapılması ve dinlenen tanık beyanlarına göre birleştirilen davada davalılara ihtarname çekilmek suretiyle men edildikleri halde davacı ...'nin payına el atıldığı tanık beyanları ile de tespit edildiğine göre müdahalenin men'ine karar verilmesi gerekirken noksan soruşturmayla yetinilerek yanılgılı değerlendirmeyle birleştirilen davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine; birleştirilen davanın kısmen kabulüne dava konusu 8621 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davacı ...'nin 161/750 payın karşılığı olan 9338 m2 lik kısma el atmasının önlenmesine, 2.602.63 TL ecrimisilin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, birleştirilen davada davalılar vekili temyiz etmiştir.
    1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre birleştirilen davada davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine,
    2-Birleştirilen davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
    Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 120’inci ve 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 16’ncı maddesi uyarınca, dava değerinin ve buna göre alınacak harcın el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil bedelinin toplamından, elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri el atılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur.
    Öte yandan; karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13’üncü maddesinde, “(1) Bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için bu Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) bu Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
    (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
    (3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
    (4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.” hükmüne yer verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 525 parsel sayılı taşınmazda birleştirilen davada davacı ...’nin 161/750 (9.338,00 metrekare) payı olduğu; 24.12.2014 tarihli bilirkişi raporunda 43.500,00 metrekare yüzölçümlü 525 parsel sayılı taşınmazın dava tarihindeki değerinin 2.784,000,00 TL olduğunun belirtildiği, buna göre dava konusu taşınmazın metrekare değerinin dava tarihinde 64,00 TL, ...’nin hissesinin dava tarihindeki değerinin ise 597.632,00 TL olduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde talep edilen ecrimisil miktarı 11.669,00 TL, mahkemece hüküm altına alınan ecrimisil miktarı ise 2.602,63 TL’dir. Buna göre mahkemece, birleştirilen davada davacının taşınmazdaki payının dava tarihindeki değeri ile hüküm altına alınan ecrimisil miktarı toplamı olan 600.234,63 TL üzerinden karar ve ilam harcı ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken taşınmazın keşif tarihindeki değeri esas alınarak karar ve ilam harcı ile vekalet ücretine hükmedilmesi ve ecrimisil isteminin kısmen kabul kısmen reddine karar verildiğinden reddedilen ecrimisil miktarı olan 9.066,37 TL üzerinden birleştirilen davada davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmamıştır. Bu husus, kararın bozulmasını gerektirmiş ise de yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438/7’inci maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle birleştirilen davada davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) numaralı bent uyarınca birleştirilen davada davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulüne; hükmün 4 numaralı fıkrasının; “A” bendi hükümden çıkartılarak yerine, “Alınması gereken 41.001,98 TL karar ve ilam harcından başta peşin yatırılan 479,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 40.522,18 TL harcın birleştirilen dava davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına” ibaresinin yazılmasına; “C” bendinde yer alan “54.500,00 TL” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “47.061,70 TL” ibaresinin yazılmasına; “C” bendinden sonra gelmek üzere, “D-Birleştirilen dava davalılar davada kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin birleştirilen dava davacıdan alınarak birleştirilen dava davalılara verilmesine” bendinin eklenmesine hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, Yargıtay duruşma vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,11.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.










    Hemen Ara