Esas No: 2021/5475
Karar No: 2022/5960
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5475 Esas 2022/5960 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5475 E. , 2022/5960 K.Özet:
Davacı, boşandığı eşi tarafından ömür boyu bedelsiz olarak kullanılan gayrimenkulünün elatmanın önlenmesi ve geçmiş beş yıllık ecrimisil bedelinin talep etmiştir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiş, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi ise davacının istinafını esastan reddetmiştir. Davacı ve davalı vekilleri kararı temyiz etmişlerdir. Temyiz incelemesi sonucunda, davacının temyiz itirazları reddedilirken, davalının katılma yoluyla ileri sürdüğü temyiz itirazları kabul edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozmuş ve dosyanın yeniden incelenmesine karar vermiştir. Kararda belirtilen kanun maddeleri şunlardır:
- 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddeleri (taşınmaz malın aynına ilişkin davalarda, dava değeri ve harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olması gerektiği)
- HMK'nın 373/2. maddesi (temyiz incelemesi sonucunda kararın bozulması halinde, dosyanın yeniden incelenmek üzere kararı veren mahkemeye gönderilmesi gerektiği)
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.05.2018 tarihinde verilen dilekçeyle asıl davada elatmanın önlenmesi ve ecrimisil, karşı davada alacak talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.03.2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili ve katılma yoluyla davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
I.DAVA:
Davacı vekili; 852 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 61 numaralı villanın maliki olduğunu, davalı ile anlaşmalı olarak bir protokol düzenlemek suretiyle boşandıklarını ve bu boşanmaya ilişkin İzmir 9. Aile Mahkemesinin 2011/729 Esas, 2012/166 sayılı Kararının 2012 yılında kesinleştiğini, anılan protokolde müvekkilinin aile konutu olarak o güne kadar kullanılan gayrimenkulün 1/2 hissesini davalıya devredeceğini ve davalının konutta oturacağının hüküm altına alındığını, davalının sonsuza kadar bila bedel oturma isteğinin müvekkili tarafından kabul edilmediğini, bu konunun protokole geçmediğini, davalının bu protokolü dayanak yaparak ömür boyu bila bedel müvekkiline ait gayrimenkulü kullanabileceği iddiasında olduğunu, davalının iyi niyeti aşacak biçimde 8 yıldır gayrimenkulde bila bedel ikamet ettiğini belirterek, gayrimenkulün tümü bakımından elatmanın önlenmesine, davalının 1/2 hissesinin kullanımı için geçmiş beş yıllık ecrimisile hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP:
Davalı vekili; taşınmazın sadece davalı tarafından değil müşterek çocukları tarafından da kullanıldığını, protokole göre taşınmazda oturma süresinin süresiz olduğunu, geriye dönük ecrimisil taleplerini kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
III.İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İzmir 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/03/2019 tarih 2018/216 Esas, 2019/147 sayılı Kararı ile, kesinleşen boşanma dosyasındaki protokolün 4. maddesi gereğince dava konusu konutun davalı ve müşterek çocuklar tarafından kullanıldığı, dava koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV.BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi 16/12/2020 tarih, 2019/1387 Esas, 2020/956 sayılı Kararıyla, davacı vekilince yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V.TEMYİZ:
1.Temyiz Eden:
Hükmü, davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili temyiz etmiştir.
2.Temyiz Nedenleri:
Davacı vekili; boşanma sonrası taşınmazda davalının ömür boyu bedelsiz oturmasının söz konusu olamayacağını, kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı vekili; bölge adliye mahkemesinin istinaf taleplerini incelemeden, maddi hataya dayalı karar verdiğini, kararı bu yönüyle temyiz ettiklerini, istinaf itirazlarının olumlu veya olumsuz şekilde karara bağlanmadığını, müdahalenin men’i yönünden yerel mahkemece red kararı verilmiş olup bu hususta harcın tamamlatılmadığını ve davalı lehine vekalet ücreti hesaplanmadığını, karşı davaları süresinde açılmadığından yerel mahkemece HMK’nın 133. maddesi gereği davaların ayrılmasına karar verilip karşı davanın ayrı bir esas numarasına kaydedilmesi gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasını talep etmiştir.
VI.GEREKÇE:
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme:
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk:
Somut olayda, davacının boşandığı eşine yönelik el atmanın önlenmesi ve ecrimisil talep ettiği anlaşılmaktadır.
Gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere; ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden, davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu; böyle bir davada, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 413. ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddeleri uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın, el atılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur (4.3.1953 tarihli ve 10/2 sayılı İBK).
3. Değerlendirme
3.1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına göre, mahkemece mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğinden ve asıl davada davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
3.2. Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davalı vekili tarafından yerel mahkeme hükmü, 06/05/2019 tarihinde istinaf yoluna başvurma harcı yatırılarak istinaf edilmiştir. Ancak bölge adliye mahkemesince, davalı vekilinin istinaf itirazları hakkında bir karar verilmemiştir. Hal böyle olunca; davalı vekilinin asıl davaya yönelik ve süresinde açılmadığı tespit edilen karşı davasına yönelik istinaf itirazları hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yalnızca davacı vekilinin istinaf itirazları hakkında bir değerlendirme yapılıp karar verilmesi doğru görülmemiş, davalı vekilinin istinaf itirazları hakkında bir karar vermek üzere İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 16/12/2020 tarihli 2019/1387 Esas, 2020/956 Karar sayılı ilamının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
VII.SONUÇ:
Yukarıda 3.1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının REDDİNE, 3.2. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin katılma yolu ile ileri sürdüğü temyiz itirazlarının kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 373/2. maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, 17/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.