Esas No: 2021/5353
Karar No: 2022/5970
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5353 Esas 2022/5970 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5353 E. , 2022/5970 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : KDZ.Ereğli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 27.10.2016 tarihinde verilen dilekçeyle ölünceye kadar bakım sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 08.03.2018 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından talep edilmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
I. DAVA:
Davacı dava dilekçesinde; Ereğli ilçesi, ... Mahallesi, 1215 ada 83 parsel sayılı taşınmazdaki bir kısım payını ölünceye kadar bakım akdi ile davalı torununa devrettiğini, devir işleminden sonra davalının bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı ve ailesinin kendisi ile ilgilenmediğini belirterek, dava konusu taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava tarihi itibariyle davacının 84 yaşında olduğunu, davacının taşınmazın kalan payını devrettiği dava dışı torunu Niyazi ve amcasının zorlanması ile bu davayı açtığını, işi gereği şehir dışında çalıştığını, işe girmeden önce bakım görevini yerine getirdiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI:
İlk Derece Mahkemesi; davalının bakım borcunu yerine getirmemiş olduğunun tanık anlatımlarından açıkça anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 1215 ada 83 parselde kayıtlı taşınmazda ölünceye kadar bakım sözleşmesiyle davalı adına devredilen 2250/6679 paya ait tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar vermiştir.
IV. İSTİNAF:
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ölünceye kadar bakım sözleşmenin yapıldığı tarihte davalının davacı ile aynı yerde yaşadığını ve davacı olan dedesinin ihtiyaçları ile ilgilendiğini, davacının müvekkiline ve diğer torunu dava dışı Niyazi'ye eşit oranda taşınmaz payı devrine karar verdiğini ancak amcasının baskısı nedeniyle müvekkiline daha az pay devri yapıldığını, müvekkilinin davacı ile ilgilenmediği yönünde tanık beyanının olmadığını, davacının kendi evinde yaşamak istediği hususu ile işi nedeniyle şehir dışında olmasaydı müvekkilinin yine davacıyla ilgileneceğinin tüm tanıklar tarafından beyan edildiğini, taşınmaz üzerinde bulunan evin dava dışı babası tarafından inşa ettirildiğini, üzerindeki ev ile birlikte belirlenen değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, istinaf taleplerinin kabulüne, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Hüküm
1. Bölge Adliye Mahkemesi; akitten kaynaklı yükümlülüklerin yerine getirilmediği hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı, birlikte yaşadığı taşınmazdaki diğer payı ölünceye kadar bakım akdi ile edinen dava dışı diğer paydaş ve ailesinin etkisi altında eldeki davanın açıldığı, aynı avlu içinde ayrı ev yaparak çıkan oğlu ve davalı ile birlikte yaşamak istese buna engel olacak bir hususun dosyaya yansımadığı, mal paylaşımından dolayı murisin oğullarının ilişkisinin bozulduğu, bu nedenle davalının davacıyı göremediği ve hatta davalı ile görüşmesine engel olduklarının tanık anlatımları ile sabit olduğu, TBK'nın 617/son maddesinin uygulanması koşullarının da gerçekleşmediği gerekçesiyle hüküm kurmuştur.
2. Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda açıklanan nedenlerle; davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin 08/03/2018 tarihli, 2016/191 Esas, 2018/54 Karar sayılı kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ:
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz nedenleri
Yargılama aşmasında dinlenen tüm tanıkların davalının işi nedeniyle ayrı şehirde bulunduğunu beyan ettikleri hususunun dikkate alınmadığını, bu nedenle davalının bakım yükümünü yerine getirmesinin fiilen imkansız olduğunu belirterek, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine dair hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava ölünceye kadar bakım sözlemesinden kaynaklanmakta olup; bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmaz payına ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
2.1.Ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflara hak ve borçlar yükleyen sözleşmelerden olup, bakım borcuna karşılık bir taşınmazın devri kararlaştırıldığında, bakım alacaklısının ölümünden sonra onun mirasçıları mülkiyeti geçirme borcu ile yükümlüdürler. Bu yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde, sözleşmeye dayanılarak tapu iptali ve tescil istemi ile dava açılabilir.
2.2.Kaynağını Türk Borçlar Kanununun 611. ve devamı maddelerinden alan ölünceye kadar bakım sözleşmeleri, anılan Kanunun 612. ve Türk Medeni Kanununun 545. maddesi gereğince resmi şekilde düzenlenmelidir. Resmi şekilde düzenlenmeyen ölünceye kadar bakım sözleşmelerine değer verilerek tapu iptali ve tescil hükmü kurulması mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2008 tarihli ve 2008/14-70 2008/104 sayılı Kararı)
2.3.Bakım borçlusunun bakıp gözetme yükümlülüğü aksi kararlaştırılmadığı sürece, bakım alacaklısını ailesi içerisine alıp ikametgâh temini, besleme-giydirme, hastalığında tedavi, manevi yönden de her türlü yardım ve desteği sağlama gibi ödevleri kapsar. Bu görevlerin yerine getirilmesi halinde ölünceye kadar bakım sözleşmeleri taraflarına kişisel hak sağladığı için tapu iptali ve tescil davasını bakım borçlusu ya da onun külli halefleri bakım alacaklısının mirasçılarına karşı açabilirler.
2.4.Bakım borcu yerine getirilmediği iddiasıyla sözleşmenin feshini isteme ..., bakım alacaklısının sağlığında kullanması gereken bir hak olduğundan, bakım alacaklısı mirasçılarının, bakım borçlusunun edimini yerine getirmediği savunması bu davada dinlenemez.
2.5.T.BK'nın 617. maddesinde, sözleşmeden ... ödevlere aykırılık nedeniyle ilişki çekilmez olmuşsa ya da başka önemli nedenlerle ilişkinin sürdürülmesi aşırı ölçüde güçleşmiş veya olanaksız hale gelmişse taraflardan her birinin tek yanlı olarak sözleşmeyi feshetme, verdiği şeyi geri alma hatta karşı tarafın kusurlu olması halinde tazminat isteme ... tanınmıştır. O halde yükümlülüklerini yerine getirmeyen bakım borçlusuna karşı bakım alacaklısı her zaman fesih hakkını kullanabilmekte, fesih geçmişe etkili olmak üzere sözleşmeyi sona erdirdiğinden verdiği şeyi de geri isteyebilmektedir.
2. Değerlendirme
2.1.Ölünceye kadar bakım sözleşmelerinde bakıp gözetme borcunun kapsamı, ne aktin başında ne de devamı sırasında belirli olmayıp, bakım alacaklısının hayatı boyunca oluşacak şartları tayin eder. Esasen ölünceye kadar bakma aktini hizmet aktinden ayıran unsurda bu yöndür. Bakım alacaklılarının akit anında özel bakıma muhtaç halde olmasını aramak kanunda bulunmayan bir unsur ilave etmek olur. Bu ihtiyaçların karşılanmasını sağlayacak maddi desteğin ne olacağını önceden kestirmek mümkün olamaz. Kaldı ki bu aktin hedefi nafaka veya ahlaki görevler kadar bir maddi destek elde etmek değil, tarafların bilhassa bakım alacaklısının sosyal durumuna uygun bir bakım elde etmektir.
2.2.Somut olaya gelince; Bölge Adliye Mahkemesince sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerin davalı tarafından yerine getirilmediği hususunun davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; bakım borçlusu davalının işi nedeniyle başka bir şehirde çalıştığı gerek cevap dilekçesindeki beyanları gerekse tanık beyanları ile sabittir. Bakım borcunun sözleşmenin yapılmasından sonra davalının farklı şehirde göreve başlaması nedeniyle yerine getirilmediği belli olduğu halde ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
VI. SONUÇ:
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 371. maddesi uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 17.10.2022 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
Ölünceye kadar bakım sözleşmesinin iptaline, davalı adına olan tapu kaydının iptaline ilişkin davada, ilk derece mahkemesinin davanın kabulüne dair kararının istinaf edilmesi üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun kabulü ile kararın kaldırılması, neticeten davanın reddine dair verdiği kararın bu sefer davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin sayın çoğunluğu son kararın bozulması yönünde karar tesis etmiştir.
İstinaf dairesi tarafından verilen 08/01/2021 tarihli karar usul ve esasa uygun olup esasen bu kararın onanması gerektiği kanaatindeyim.
Ayrıca gerek istinaf, gerekse temyiz aşamalarında TBK. 617/2. maddesinde belirtilen fesih dışındaki çözümlerin değerlendirilmemesi de başlı başına bir eksikliktir.