Esas No: 2022/4817
Karar No: 2022/5974
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4817 Esas 2022/5974 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/4817 E. , 2022/5974 K.Özet:
Davacı, satış vaadi sözleşmesine dayalı olarak tapu iptali ve tescil istemiyle davalıları mahkemeye vermiştir. Mahkeme, davanın kısmen kabulüne karar vererek davacının lehine olan kısım için tapu iptali ve tescil kararı vermiştir. Ancak Yargıtay 14. Hukuk Dairesi, hüküm infaza elverişli olmadığı gerekçesiyle kararı bozmuş ve taşınmazın tüm yüzölçümü oranlanarak davacının hissedar kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir. Mahkeme sonrasında tekrar yapılan yargılama sonucunda ise dava kısmen kabul edilmiş, fen bilirkişisinin raporları doğrultusunda 146,25 m²'lik kısım tapu kaydının iptaliyle davacı adına tescil edilmiştir.
Davacı sonrasında yapılan tapu işlemlerinde bazı davalıların paylarını üçüncü kişilere devrettiğini iddia ederek hükmün düzeltilmesini talep etmiş ancak mahkeme tarafından süresinde dilekçe verilmediği gerekçesiyle reddedilmiştir. Mahkeme bu kararı HMK'nın 305. maddesi uyarınca taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hükmüne dayandırmıştır.
Kanun Maddeleri:
- HMK'nın 305/A maddesi: Taraflardan her birinin, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebileceği belirtilmiştir.
- HMK'nın 305. maddesi: Taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine 14.12.2010 tarihinde verilen dilekçeyle satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemi üzerine, yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen hüküm Yargıtay 14. Hukuk Dairesi tarafından bozulmakla, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne kısmen reddine 11.02.2021 tarihinde karar verilmiştir. Davacı tarafından verilen 05.01.2022 tarihli hükmün tavzihi talepli dilekçenin reddine dair verilen 08.02.2022 günlü ek kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.
Davacı dava dilekçesinde; babası ... ...'ün 600 ada 109 parselde kayıtlı taşınmazı davalıların murisi ... ...'tan satış vaadi sözleşmesi ile aldığını, aldıktan sonra 1979 yılında üzerine ev yaptıklarını, taşınmazın malikinin ...'ın babası ... ... olduğunu, babası ... ...'ün ölümü mirasçıları arasında yapılan fiili taksim gereği taşınmazın kendisine kaldığını, satış vaadi sözleşmesinin taraflarının tapuda satış işlemini yapamadan vefat ettiklerini, bu nedenle dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile adına tescilini talep etmiştir.
Davalılar farklı tarihlerde verdikleri dilekçeler ile sadece satış vaadi sözleşmesine konu yer için davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş; satış vaadi sözleşmesiyle davalılar murisi tarafından satışı vaadedilen 146,25 m² yüzölçümlü kısmın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Hükmün davacı tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 12.02.2018 gün, 2015/10464 Esas ve 2018/956 Karar numarası ile “mahkemece 600 ada 109 parselde bilirkişi raporu ile belirtilen 146,25 m²'nin tapusunun iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş ise de; hüküm infaza elverişli değildir. Bilirkişiden ek rapor alınarak devri vadedilen 146,25 m²'lik yerin tapu yüzölçümünün taşınmazın tüm yüzölçümüne oranlanması sureti ile davacı ...'in hissedar kılınması gerekirken 146,25 m²'nin doğrudan davacı adına tesciline karar verilmesi sureti ile infazı mümkün olmayacak şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda; “davanın kısmen kabulüne, dava konusu taşınmazın fen bilirkişisinin 13/03/2015 tarihli raporuna ekli krokide yeşil renkli çizgilerle gösterilen 146,25 m²'lik kısmı olan ve bu kısma fen bilirkişisinin 20/01/2019 tarihli raporu ile isabet ettiği anlaşılan 317741/44236800 hissesinin tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmemiş, 30.09.2021 tarihli dilekçesi ile hükmün kesinleştirilmesini talep etmiştir. Mahkemece, gerekçeli karar taraflara tebliğ edilerek, hüküm 18.05.2021 tarihi itibariyle kesinleştirilmiştir.
Davacı 05.01.2022 tarihli dilekçeyle, kesinleşen mahkeme kararını tapuda infaz ettiremediğini, bir kısım davalıların payını satış işlemi ile dava dışı üçüncü kişilere devredildiğini, hüküm altına alınan 146,25 m² yüz ölçümlü kısmın diğer davalılara ait yerden kesilerek adına tescil kararı verilerek hükmün düzeltilmesi talep edilmiştir.
Mahkemece, 08.02.2022 tarihli ek karar ile HMK'nın 305/A maddesi uyarınca gerekçeli kararın davacıya 07/04/2021 tarihinde tebliğ edildiği ve fakat davacının 10/01/2022 havale tarihli hükmün tamamlanması dilekçesinin süresinde verilmediği gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.
Ek kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
HMK'nın 305. maddesinde de hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla hükmü değiştirici nitelikte, taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçlar değiştirir mahiyette hüküm genişletilemez ve sınırlanamaz (HMK m. 305/2). Hükmün tamamlanması başlıklı 305/A maddesinde ise taraflardan her birinin, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebileyeceği belirtilmiştir. Davacı tarafından verilen 05.01.2022 tarihli dilekçe ile payını satış işlemi ile dava dışı üçüncü kişilere devreden davalılara ait yerin diğer davalılara ait hisseden verilmesi talebi, hükmü ve taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçlar değiştirir mahiyette olmakla birlikte, hükmün tamamlanması dilekçesinin bir aylık yasal sürede verilmediği anlaşıldığından, tavzih talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenle, 08.02.2022 tarihli ek kararın onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yapılan yargılamaya, dosya içeriğine ve temyiz olunan ek kararda yazılı gerekçelere göre tavzih talebinde bulunan davacının yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun ek kararın ONANMASINA, onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 17.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.