Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4718 Esas 2022/5963 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/4718
Karar No: 2022/5963
Karar Tarihi: 17.10.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4718 Esas 2022/5963 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2022/4718 E.  ,  2022/5963 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 21.03.2022 gün ve 2021/7776 Esas-2022/2159 Karar sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
    Davacı vekili, müvekkilinin gecekondusunun bulunduğu İstanbul ili, Şişli ilçesi, 1683 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 133,59 metrekare yer için 10.12.1984 gün ve 3141 numaralı tapu tahsis belgesi verildiğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan imar ıslah planı çalışmaları sonucunda 10087 ada 6 parsel olarak tescil edildiğini, yerin konut alanında kaldığını, davacının taşınmazın bedelini depo etmeye hazır olduğunu belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini istemiştir.
    Davalı vekili, dava konusu tapu tahsis belgesine konu yerin 10087 ada 6 parselde kaldığını, müvekkili idare tarafından 2981 sayılı Yasa gereğince tapuya dönüştürülme işlemlerinin yürütüldüğünü, idare tarafından dava konusu yere 242.640,00 TL kıymet takdiri yapıldığını, 02.11.2013 tarihli yazı ile davacıya tapu işlemlerine devam edip etmeyeceği hususunun sorulduğunu, davacının davalı belediyeye müracaat etmeyip iş bu davayı açtığını, tapu tahsis belgesinin kişisel hak sağlayan zilyetlik kaydı olduğunu, yerin tahsis edilen kişi adına tescilinin gerekmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen ilk kararın, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 25.02.2019 tarih ve 2018/3088 Esas, 2019/1617 Karar sayılı ilamı ile; "..somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerden tahsise konu yerin bedelinin hak sahibi tarafından ödenmediği anlaşılmıştır. Kural olarak bedel ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığıyla saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması gerekir. Mahkemece, mahallinde keşif yapılmış, keşif sonucu alınan 01.12.2014 tarihli bilirkişi raporu ve ek bilirkişi raporunda taşınmazın metrekare değerinin belediye emlak metrekare birim değerine denk gelecek şekilde kıymet takdiri yapıldığı görülmüştür. Tahsis edilen 133.59 m²'den DOP kesildikten sonra kalan miktarın dava tarihindeki rayiç değeri belirlenmeli, bu bedel davacıya depo ettirilmeli, ondan sonra işin esasına yönelik bir karar verilmelidir. Noksan inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş..." gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
    Mahkemece bozma ilamına uyularak, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 21.03.2022 tarih, 2021/7776 Esas ve 2022/2159 Karar sayılı ilamı ile onanmıştır.
    Davalı vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
    Dava, tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.12.1996 tarihli ve 1996/14-763- 864 sayılı kararında da belirtildiği gibi, tapu tahsis belgesi bir mülkiyet belgesi olmayıp yalnızca fiili kullanmayı belirleyen ve ilgilisine kişisel hak sağlayan bir zilyetlik belgesidir. Tapu tahsis belgesinin varlığı tahsis edilen yerin adına tahsis yapılan kişi veya mirasçıları adına tescili için yeterli değildir. Tahsis kapsamındaki yerin hak sahibi adına tescil edilebilmesi için;
    -Hukuki yönden geçerliliğini koruyan bir tapu tahsis belgesinin bulunması,
    -Tahsise konu yerde 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca imar planı veya 3290 sayılı Yasa ile Değişik 2981 sayılı Yasa uyarınca ıslah-imar planlarının yapılmış olması,
    -İlgilisine, tapu tahsis belgesi gereğince bir başka yerden tahsis yapılmamış olması,
    -Tahsise konu yerin kamu hizmetine ayrılmamış ve imar planına göre konut alanında kalmış olması,
    Tahsise konu yer ile tescili istenilen taşınmazın aynı yer olup olmadığı ve taşınmazın niteliklerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde uzman bilirkişiler aracılığı ile keşif yapılması,
    -Tahsise konu arsa bedelinin ödenmiş olması, ödenmemiş ise taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin uzman bilirkişiler aracılığı ile saptanarak hükümden önce mahkeme veznesine veya belirlenecek tevdi mahalline depo edilmiş olması.
    -İmar parsellerinin oluşturulması sırasında, şuyulandırmaya tabi tutulan parselden 3290 sayılı Yasa ile Değişik 2981 sayılı Yasanın 18/b-c maddesi uyarınca düzenleme ortaklık payı kesilip kesilmediğinin, kesilmiş ise uygulanan oranın saptanması gerekir,
    -Mahkemece, yukarıda belirtilen koşullar doğrultusunda yapılacak inceleme sonucunda, tescil isteğinin kabulü için yasal koşulların oluştuğu kabul edildiği takdirde, 3290 sayılı Yasa ile Değişik 2981 sayılı Yasanın 10/C-2 maddesi gereğince tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın tesciline karar verilmelidir.
    Ayrıca, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi gereğince; "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir"
    Somut olayda; mahkemece, davanın kabulüne dair karar verilmesinde isabetsizlik bulunmuyor ise de kurulan hüküm infaza elverişli değildir.
    Şöyle ki; tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptal ve tescil hükmü kurulurken; öncelikle davaya konu tapu tahsis belgesinde belirtilen miktar üzerinden DOP kesintisi düşülmeli, daha sonra kalan miktarın tapu kaydına tekabül eden pay oranı belirlenmelidir. Pay oranı belirlendikten sonra, belirlenen orandaki payın iptali ile hak sahipleri adına tesciline, kalan payın davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi gerekir.
    Tüm bu açıklamalara karşın, mahkemenin hüküm kısmında, iptal edilen pay miktarı gösterilmeksizin metrekare olarak belirleme yapılmak suretiyle tapu iptal ve tescil hükmü kurulmuş olması doğru değildir. Hükmün, infaza elverişli olmadığı anlaşılmış, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
    Açıklanan yönler gözetilmeden verilen mahkeme kararının, belirtilen nedenlerle bozulması gerekirken, onanması maddi hataya dayalı olduğundan, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile hükmün, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 21.03.2022 tarih ve 2021/7776 Esas ve 2022/2159 Karar sayılı onama ilamının KALDIRILMASINA, hükmün yukarıdaki gerekçe ile BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, 17.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Hemen Ara