Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/1200 Esas 2016/3799 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/1200
Karar No: 2016/3799

Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/1200 Esas 2016/3799 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılan yargılama sonucunda, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanıkların mahkumiyetine karar verildi. Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, savunma hakkının doğru şekilde kullanıldığı ve suçun gerçekleştiğinin saptandığı belirtildi. Ancak, karşı oy kısmında savunma hakkının önemi vurgulandı ve savunma hakkının sınırlanmasının hükme aykırı olduğu ifade edildi. Kararda geçen kanun maddeleri TCK'nın 53., 58. ve CMK'nın 226. maddeleridir. TCK'nın 53. maddesi Anayasa Mahkemesi kararlarının infaz aşamasında gözetilmesini, 58. maddesi tekerrür hükümlerinin iddianamede gösterilmediği durumlarda ek savunma hakkı verilmesini, CMK'nın 226. maddesi ise cezanın artırılması veya güvenlik tedbirlerinin uygulanması gerektiğinde ek savunma hakkı tanınmasını düzenlemektedir.
20. Ceza Dairesi         2016/1200 E.  ,  2016/3799 K.
"İçtihat Metni"

Mahkeme : Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : Mahkûmiyet

Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
TCK"nın 53. maddesinin uygulanması ile olarak Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılama sürecindeki işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eylemin sanıklar tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, eyleme uyan suç tipi ile yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından; sanıklar müdafileri ve sanık ..."in yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükümlerin ONANMASINA, 15/06/2016 tarihinde sanıklar ... ve ...hakkında oybirliğiyle, sanık ... hakkında oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Savunma hakkı, 1982 Anayasasının 36. maddesinde "Temel Haklar ve Ödevler" başlıklı ikinci kısmın ikinci bölümünde “Kişinin Hakları ve Ödevleri” başlığı altında; "Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" şeklinde düzenlenmiş olup, bu hakkın “temel hak” niteliğine uygun olarak, savunma hakkının verilmemesi veya sanığın savunma hakkının kısıtlanması halinde, hüküm daima hukuka aykırı olacaktır.
Buna göre, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından birisi de; yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması mümkün değildir. Nitekim 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir. CMK"nın 226. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır" ifadesi, "iddianamede gösterilmeyen bir kanun hükmü gereğince, sanığın cezasının artırılması veya sanık hakkında güvenlik tedbiri uygulanması gerektiğinde de birinci fıkrada olduğu gibi durum sanığa veya varsa müdafiine bildirilerek ek savunma tanınması gerekir" anlamındadır.
Ceza Genel Kurulu’nun 17.04.2007 tarihli ve 2007/71-98 sayılı kararında, TCK’nın 58. maddesinde düzenlenmiş bulunan tekerrürün, güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde yer almasına rağmen, maddi ceza hukukuna ilişkin olduğu belirtilmiş; sonraki kararlarında da aynı görüş istikrarlı olarak sürdürülmüştür.
5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde yer alan tekerrür hükümleri, ister maddî ceza normu ister güvenlik tedbiri normu olarak kabul edilsin, iddianamede gösterilmemiş ise, bu hükümlerin uygulanabilmesi için CMK’nın 226. maddesi gereğince sanığa veya varsa müdafiine durumun bildirilmesi ve ek savunma hakkı tanınması zorunludur.
Adlî sicil kaydı, CMK’nın 209. maddesi gereğince duruşmada okunması zorunlu belgelerdendir. Tekerrür oluşturan mahkûmiyet hükmünün yer aldığı adlî sicil kaydının duruşmada okunması üzerine sanığın okunan kaydın kendisine ait olduğunu veya bu belgeye karşı bir diyeceğinin bulunmadığını söylemesinin ek savunma yerine geçmesi mümkün değildir.
Emredici nitelikte olan CMK’nın 226. maddesi gözardı edilerek, sanık ..."e ek savunma hakkı verilmeden, TCK’nın 58. maddesinin uygulanması kanuna aykırı olduğundan, Sayın çoğunluğun sanığın adli sicil kaydının okunmuş olması nedeniyle ek savunma verilmesi gerekmediği yönündeki düşüncesine katılmıyorum.




Hemen Ara