Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/470 Esas 2016/3796 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/470
Karar No: 2016/3796
Karar Tarihi: 15.06.2016

Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/470 Esas 2016/3796 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, uyuşturucu madde ticareti suçuyla ilgili bir davada, gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararın hukuka aykırı olduğuna ve bu nedenle kararın bozulması gerektiğine hükmetmiştir. Kararı veren mahkeme, gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için gerekli kriterlerin oluşmadığını ve delil elde etmenin başka yollarının bulunabilme ihtimali olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, hüküm gerekçesinin yetersiz olduğu ve bazı kanun maddelerinin ihlal edildiği de vurgulanmıştır. Kanun maddeleri: CMK 139, 230/1-b, 289/1/g ve TCK 53.
20. Ceza Dairesi         2016/470 E.  ,  2016/3796 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkeme : AĞIR Ceza Mahkemesi
    Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
    Hüküm : Mahkûmiyet

    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
    Yargılama dosyasının incelenmesi sonucu tespit edilen hukuka aykırılıklar:
    I- Gizli Soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararlardaki hukuka aykırılıklar:
    5271 sayılı CMK’nın suç tarihinde yürürlükte bulunan “Gizli soruşturmacı görevlendirilmesi” başlıklı 139. maddesine göre; “Madde 139-(1) Soruşturma konusu suçun işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması ve başka surette delil elde edilememesi hâlinde, kamu görevlileri gizli soruşturmacı olarak görevlendirilebilir. Bu madde uyarınca yapılacak görevlendirmeye ağır ceza mahkemesince oy birliğiyle karar verilir.
    Maddeye göre gizli soruşturmacı görevlendirilmesi için;
    1- Suç, kanunda sayılan ve gizli soruşturmacı kullanılabilecek suçlardan olmalıdır,
    2-Suçun işlendiği konusunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin bulunması,
    3- Başka yolla delil elde edilme imkânının bulunmaması,
    4- Ağır ceza mahkemesince oybirliğiyle karar verilmesi,
    5- Suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmiş bir suç olması
    Gereklidir.
    Somut olayda;gizli soruşturmacı görevlendirilmesine karar verilirken 43 şüpheli ismi yer almakta ancak sanık ismi yer almamaktadır.
    Suç işlendiği konusunda kuvvetli şüphe bulunup bulunmadığı ve başka surette delil elde etme imkânı olup olmadığı konusunda bir araştırma yapılıp yapılmadığı da bilinmediği için bu koşulların varlığı da bilinmemektedir.
    Dava konusu suç “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (Madde 188) olduğu halde örgütlü işlenmiş bir suç değildir ve CMK"nın 139/4. maddesinin ifadesine göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilmesi de mümkün değildir.
    14.02.2007 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesi Kanunu’nda Öngörülen Telekomünikasyon Yoluyla Yapılan İletişimin Denetlenmesi, Gizli Soruşturmacı ve Teknik Araçlarla İzleme Tedbirlerinin Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 4. maddesindeki tanımlara göre: “Başka suretle delil elde edilmesi imkânının bulunmaması hâli: Soruşturma veya kovuşturma sırasında diğer tedbirlere başvurulmuş olsa bile sonuç alınamayacağı hususunda bir beklentinin varlığı veya başka yöntemlerden biri veya birkaçının uygulanmasına rağmen delil elde edilememesi ve delillere ancak bu Yönetmelikte düzenlenen tedbirlerle ulaşılabilecek olmasını,” ifade etmektedir.
    ... Ağır Ceza Mahkemesinin gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin kararında kanun hükmünü tekrarlamaktan başka herhangi bir gerekçe de bulunmamaktadır. Sözü edilen karar Anayasanın 141. ve CMK’nın 34. maddelerine aykırı bir karardır.
    II- Tanık Dinlenmesi:
    Sanığın olay tutanağını ve atılı suçu kabul etmediği takdirde, suçun sübutu için “güven alımı” adı verilen uyuşturucu madde temin etme eylemini gerçekleştiren kamu görevlileri kolluk görevlisi ise tanık olarak dinlenmeleri gereklidir. 5271 sayılı CMK’nın 139. maddesine göre kimliği gizli tutulması gereken gizli soruşturmacıların, CMK’nın 58/(2). maddesinin “Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.” hükümleri ile Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre dinlenmeleri mümkündür.
    İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin “Dürüst Yargılama Hakkı” başlıklı 6/3,d maddesi hükmüne göre bir suç isnadına maruz kalan herkes, “aleyhine olan tanıklara soru sordurmak hakkına sahiptir. Dava sırasında sanıklar tanık konumundaki Gizli Soruşturmacıya soru sordurma hakkını da kullanamamıştır.Ayrıca dosyadaki tutanaklardan sanığın kimlik bilgilerinin hangi tarihte tespit edildiği kesin olarak anlaşılamamaktadır. Karar bu yönü ile de hukuka aykırıdır.
    III- Hükmün Gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar:
    5271 sayılı CMK’nın 230/1-b) bendine göre hükmün gerekçesinde;
    “b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.” gereklidir.
    Halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın Kanuna Muhalefet Halleri başlıklı 308. maddesinin 7. bendine göre: “Hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi,” kanuna muhalefet halidir. 5271 sayılı CMK’nın Hukuka Kesin Aykırılık Halleri başlıklı 289. maddesinin 1/g bendine göre de; “Hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi.” Hukuka kesin aykırılık halidir.
    Mahkemece hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller kararda gösterilmediği gibi aksine, sanık hakkında karar alınmadan yapılan gizli soruşturmacı görevlendirmeye dayanan, hukuka aykırı deliller gerekçe yapılarak kurulan ve bu şekilde gerekçesi eksik olan hüküm kanuna aykırıdır.
    SONUÇ OLARAK:
    1-Hukuka aykırı olarak alınan gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karar ve buna dayalı işlemler sonucu elde edilen yasak delillerin hükme dayanak yapılması,
    2-Tutanaklarda bilgileri yer alan görevlilerin tanık olarak beyanlarının alınmaması,
    3-Hükmün gerekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b) bendine aykırı olması,
    4-Kabule göre de;
    a) Temel cezanın belirlenmesi sırasında alt sınırdan ayrılmayı gerektiren teşdit sebeplerinin bulunmadığı belirtilmesine rağmen adli para cezasında alt sınırdan ayrılınarak hükümde çelişkiye düşülmesi;
    b)Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA, 15/06/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.












    Hemen Ara