Esas No: 2022/4926
Karar No: 2022/6061
Karar Tarihi: 20.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/4926 Esas 2022/6061 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/4926 E. , 2022/6061 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15/04/2009 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 04/02/2020 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalılar vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davacı vekili, tarafların müştereken ve iştirak halinde malik olduğu Avcılar ilçesi, ... Mahallesinde kain tarla vasıflı 149 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yoluyla giderilmesini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar, dava konusu taşınmaz ile dava dışı 148 No’lu parselin birleştirilerek özel parselasyon yapılmak suretiyle paydaşlara satıldığını, bazı paydaşların taşınmaz üzerinde evlerinin bulunduğunu, bazı paydaşların muhdesatının olmadığını, taşınmazın satılmasını istemediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, ortaklığın satış yoluyla giderilmesine dair verilen kararın, bir kısım davalılar tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 30.03.2017 tarihli ve 2016/17219 E. 2017/2556 K. sayılı ilamıyla özetle; 1)Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ...'in yasal süresi içerisinde temyiz talebinde bulunmadıkları anlaşıldığından temyiz taleplerinin reddine; 2) Somut olayda mahkemece, taşınmazın güncel tapu kaydı getirtilip, davada taraf olmayan paydaşların davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra mahallinde yeniden keşif yapılarak, konusunda uzman bilirkişilerden taşınmaz üzerindeki muhdesatın, muhdesat sahiplerinin ve bunların arza oranlarının ayrıca ve açıkça belirlendiği bir rapor alınması ve daha sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine değinilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın, aynen taksim mümkün olmadığından, satış yoluyla giderilmesine karar verilmiş; hükmü, davalı ... ve müşterekleri, davalı ..., davalı ... ve müşterekleri ile davalı ... vekilleri temyiz etmiştir.
1-Mahkeme kararı, davalı ... ve müşterekleri vekili Av. ...’ye usulüne uygun şekilde 05.07.2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, davalılar vekilinin 8 günlük yasal temyiz süresi geçtikten sonra 14.07.2020 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda, HUMK’nun 432/4. maddesi ve 01.06.1990 tarihli ve 3/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, süresi geçirilen temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Diğer davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Mahkemece, bozma ilamına uyularak, davada yer almayan paydaşların usulüne uygun şekilde davaya katılımı sağlanmış ve mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılmış ise de yapılan keşfin ve akabinde düzenlenen 27.05.2019 tarihli bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğundan söz etmek mümkün değildir. Zira, mahkemece 29.03.2019 tarihinde yapılan keşifte, taşınmaz üzerinde yer alan muhdesatın kimlere ait olduğu hususunda herhangi bir tespit yapılmadığı gibi, keşif sonrası sunulan heyet bilirkişi raporunun da bozma ilamından önce alınan 01.02.2012 tarihli heyet bilirkişi raporundaki tespit ve değerlendirmeler esas alınarak düzenlendiği ve muhdesat oranlamasının da bu doğrultuda yapıldığı anlaşılmıştır. Buna karşın, davaya son kayıt maliki olarak dahil edilen davalı ... vekili, müvekkilinin taşınmazdaki payına isabet eden kısım üzerinde zemin+2 kattan oluşan bir binanın bulunduğunu, bu payı ve binayı önceki paydaşlardan ... oğlu ...’den satın aldığını, bilirkişi raporunda ise diğer davalı paydaşlardan ... oğlu ...’nün kendi muhdesatı dışında müvekkiline ait binanın da malikiymiş gibi oranlama yapıldığını belirterek, bilirkişi raporuna itiraz etmiş; raporun incelenmesinde ise dahili davalıya ait olduğu iddia edilen muhdesatla ilgili herhangi bir değerlendirmeye rastlanılmamıştır.
Bu durumda mahkemece, mahallinde uzman bilirkişiler eşliğinde yeniden keşif yapılarak, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatın ve sahiplerinin ayrı ayrı ve açık bir şekilde belirlenmesi; muhdesatın aidiyeti hususunda paydaşlar arasında uyuşmazlık bulunması halinde, muhdesat sahibi paydaşa bu iddiası hakkında dava açmak üzere süre verilmesi ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi; açılacak davanın niteliği ve sonucuna göre de gerekirse bilirkişiden ek rapor alınarak, dava konusu taşınmazın tespit edilen toplam değerinin ne kadarının arza ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlendikten sonra muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise tapu kaydı ve mirasçılık belgelerindeki payları oranında tüm paydaşlara dağıtılması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş; bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) No’lu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve müşterekleri vekilinin süresinde olmayan temyiz isteminin REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.