Esas No: 2021/5704
Karar No: 2022/6051
Karar Tarihi: 20.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5704 Esas 2022/6051 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5704 E. , 2022/6051 K.Özet:
Davacılar, mirasçı oldukları binayı kiraya veren ancak kendilerine vermeyen davalılara, geriye dönük beş yıllık kiralamadan kaynaklı ecrimisil talep etti. İlk derece mahkemesi, davanın kabulüne karar vererek davalıların müdahalesinin önlenmesine ve ecrimisilin davalılardan alınarak davacılara verilmesine hükmetti. Ancak davalıların istinaf başvurusu reddedildi. Temyiz edilen kararda ise, 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/1 maddesi gereği tebligatın mevzuata uygun şekilde yapılıp yapılmadığı belirlenmeksizin eksik araştırma ile hüküm verildiği gerekçesiyle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi tarafından kararın bozulmasına karar verildi. Kanun maddeleri ise şöyle açıklanmıştır: 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun \"Bilinen Adreste Tebligat\" kenar başlıklı 10. maddesi, \"Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina\" kenar başlıklı 21. maddesi ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesi.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İstanbul 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 25/09/2014 tarihinde verilen dilekçeyle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 02/07/2019 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davalı ... vekili tarafından talep edilmesi üzerine ilk derece mahkemesi 18.11.2019 tarihli ek kararla istinaf dilekçesinin reddine karar vermiştir. Ek karara karşı davalı ... vekili tarafından istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince davalının istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Bu ek kararın davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
K A R A R
Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemine ilişkindir.
Davacılar vekili, müvekkillerinin 29/09/1997 tarihinde vefat eden ... ... ...'ın yasal mirasçıları olduğunu, murisin 1994 yılında ...'de bulunan binayı inşa ettiğini, davalıların murisin kardeşleri olduğunu, murisçe inşa edilen taşınmazları kiraya verdiklerini kiraları tahsil ettiklerini, ancak müvekkilerine vermediklerini iddia ederek geriye dönük beş yıllık kiralamadan kaynaklı şimdilik 5.000,00 TL ecrimisilin tazminini ve davalıların vaki müdahalelerinin menine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu ... parsel sayılı taşınmaza davalıların müdahalesinin önlenmesine, 01/01/2009 - 25/09/2014 tarihleri arasında oluşan 88.697,00 TL ecrimisilin dönem sonlarından itibaren işleyecek kademeli yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacılara verilmesine dair karar verilmiş, davalı ... vekili tarafından istinaf isteminde bulunulması üzerine ilk derece mahkemesi 18.11.2019 tarihli ek karar ile istinaf dilekçesinin yasal sürede verilmediği gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Davalı ... vekili tarafından ek karara karşı istinaf talebinde bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun;
1- "Bilinen Adreste Tebligat" kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, "Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.",
7201 sayılı Tebligat Kanununun “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” kenar başlıklı 21. maddesinin 1. fıkrasında Kendisine tebligat yapılacak kimse ve kanunen tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirinin adreste bulunmaması halini düzenlemiştir.
Muhatabın adreste bulunmaması hâlinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri hâlinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür. Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna, ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde yapılan işlemin usulüne uygun olup olmadığı, hâkim tarafından denetlenebilecektir.
Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyanı ve bunun tevsik edilmesinin ardından maddede sayılan kişilerden birisine, imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.
Yapılan bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelince; ilk derece mahkemesinin 02.07.2019 günlü kararını temyiz eden davalı ...'a anılan karar 17.09.2019 tarihinde işte olduğu belirtilerek 7201 sayılı Tebligat Kanununun 21/1 maddesine göre tebliğ edilmiştir. Dosyaya ibraz edilen T.C. İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Hudut Kapıları Daire Başkanlığının 2019- B4480... sayılı yazısına göre adı geçen davalının 05.07.2019'da yurt dışına çıkış yaptığı görülmekle birlikte davalı ...'ın yurda ne zaman geri dönüş yaptığı anlaşılamamaktadır. Bu durumda mahkemece adı geçen davalının 05.07.2019 tarihindeki yurt dışına çıkışından sonra Türkiye'ye giriş tarihi tespit edilerek 17.09.2019 tarihli gerekçeli karar tebliğinin tebligat mevzuatına uygun olup olmadığının tespiti ile istinaf dilekçesinin yasal süre içinde verilip verilmediği belirlenmeksizin eksik araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmemiş bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; HMK 371. maddesi gereğince İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, HMK 373/2. maddesi gereğince dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, 20/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.