Esas No: 2021/5978
Karar No: 2022/6302
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5978 Esas 2022/6302 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5978 E. , 2022/6302 K.Özet:
Davacı, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni bir mirasçılık belgesinin verilmesi talebinde bulunmuştur. Muris vasiyetnamede tüm mal varlığını kızlarına bırakmıştır ancak mirasçılık belgesinde oğullarının alt soyu olan davalılar da hissedar olarak gösterilmiştir. İlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiştir, ancak davacı vekili istinaf talep etmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi istinaf talebini reddetmiş, bu karar temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi sonucunda, mahkeme iptal davasında etkilenecek tüm mirasçıların dava tarafı kılınması gerektiğini ve bu şekilde karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Kanun maddeleri olarak, Türk Medeni Kanunu'nun 29. ve 30. maddeleri ile nüfus kayıtları ve tarafların hazırlama ilkesi ve çekişmeli davalarda ispat yükümlülüğüne ve çekişmesiz davalarda re'sen araştırma ilkesine vurgu yapılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.11.2018 tarihinde verilen dilekçeyle mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesinin verilmesi talep edilmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 23.01.2020 tarihli hükmün istinaf yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından talep edilmiştir. Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
KARAR
Dava, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi isteğine ilişkindir.
Davacı vekili, muris ...'nın Samsun 5.Noterliğinin 01/02/2005 tarih 2788 yevmiye nolu vasiyetnamesi ile tüm mal varlığını kızları Gül, Nurdane ve davacıya bıraktığını, murisin 15/09/2015 tarihinde vefatından sonra vasiyetnamenin açıldığını ve Samsun 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2018/1367 Esas, 2018/1319 Karar sayılı dosyasında mirasçılık belgesi alındığını ancak murisin vasiyetname ile belirttiği iradesi dikkate alınmadan oğulları ... ve ...'nın alt soyu olan davalıların da mirasçılık belgesinde hissedar olarak gösterildiğini, oysa murisin vasiyetnamede bütün menkul, gayrimenkul ve mevcut paralarının tamamını eşit bir şekilde kızlarına bıraktığını, vasiyetnamenin devamında da oğulları ..., ... ve ...'nın çocuklarına hiçbir miras bırakmadığını açık bir şekilde belirttiğini, murisin açık iradesine rağmen Samsun 1.Sulh Hukuk Mahkemesi kararı ile mirasçılar ile pay oranlarının hukuka ve murisin açık iradesine aykırı olarak belirlendiğini; bu nedenle, mirasçılık belgesinin iptali ile yeni bir mirasçılık belgesi düzenlenmesini talep etmiştir.
Dahili davalı ... duruşmada, davayı kabul etmediğini bildirmiştir.
İlk derece mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın davacı vekilince istinafı üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi 2021/708 Esas, 2021/881 sayılı Kararı ile istinaf talebinin esastan reddine karar vermiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesi hükmünde; bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu ileri süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu; TMK'nın 30. maddesinde doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunabileceği, nüfus kütüklerinde kayıt bulunmaması veya bulunan kaydın doğru olmadığının anlaşılması halinde gerçek durumun her türlü delille kanıtlanabileceği açıklanmıştır. Hukukumuzda çekişmeli yargıya tabi davalarda "taraflarca hazırlama ilkesi" geçerlidir. Hakim tarafların talepleriyle bağlı olup talepte bulunan tarafın iddia ettiği olaylar ve ileri sürdüğü deliller ile yetinerek karar vermek zorundadır. Çekişmesiz yargıya tabi davalarda ise re'sen araştırma ilkesi egemendir. ... açılan ve çekişmesiz yargıya tabi olan davalarda verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmediği gibi bu kararlar açılacak bir iptal davası sonucunda değiştirilebilir veya ortadan kaldırılabilir.
Mirasçılık belgesi verilmesine ilişkin davada irs ilişkisi kural olarak nüfus kayıtları ile ispat olunur. Nüfus kayıtları belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur. Bunların içeriğinin doğru olmadığının ispatı kanunlarda başka bir hüküm bulunmadıkça herhangi bir şekle tabi değildir. (TMK md.7) Hakim çekismesiz yargıda re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davanın ispatı için gerekli bütün delillere başvurabilir.
Mirasçılık belgesinin iptali halinde, hukuksal durumlarının etkilenmesi söz konusu olabileceğinden iptali istenilen mirasçılık belgesinde hak sahibi olarak gösterilen kişilerle, davadan önce ölmüş ise bunların tüm mirasçılarının davada taraf olarak gösterilmesi, yine davalılardan herhangi birinin yargılamadan sonra ölmesi halinde de davanın mirasçılarına yönlendirilerek mirasçılar aleyhine sürdürülmesi, hükmün de mirasçı oldukları gösterilerek mirasçılar hakkında verilmesi gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olaya gelince, iptali istenilen mirasçılık belgesinde murisin kendisinden önce ölen oğlu ...’nın alt soyu olan çocukları ..., ..., ... ... ve ... mirasçı olarak gösterilmemiştir. Mahkeme gerekçe olarak muris tarafından düzenlenen Samsun 5. Noterliği 01.02.2005 tarih ve 2788 yevmiye numaralı vasiyetnamede oğlu Şakir öldüğünden onun mirasçılarına mirastan pay bırakılmadığını göstermiştir. Temyize konu bu dosyada ise Şakir’in alt soyu olan çocuklarının davaya dahil edilmediği anlaşılmıştır. Mirasçılık belgesinin iptali davasında iptalden etkilenecek tüm mirasçıların davada taraf kılınması gerekir. Mahkemece murisin kendinden önce ölen oğlu Şakir’in alt soyunun (adı geçen kişiler) davaya dahil edilmesi, bu şekilde taraf koşulu gerçekleştirildikten sonra davanın esasına girilmesi, taraflardan varsa başkaca delilleri de sorulup saptanıp, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken taraf teşkili sağlanmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile HMK 373/1. maddesi gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, karardan bir örneğin Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine, dosyanın İLK DERECE MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.