Esas No: 2022/2984
Karar No: 2022/6256
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/2984 Esas 2022/6256 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/2984 E. , 2022/6256 K.Özet:
Mahkeme, davalı belediyelerin imar uygulaması nedeniyle kadastro parselleri üzerinde oluşan imar parsellerinin idari yargıda iptal edilmesi sonucu, davacının tapu iptal ve tescil isteğinin haklı olduğunu belirtti. Ancak, daha sonra yapılan kanun değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verildi. Mahkeme, bu kararı bozdu ve davacının davanın açılmasına sebebiyet vermediği ve dava açılma tarihinde haklı olduğu gerekçesiyle yapılan yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı belediyeler tarafından karşılanması gerektiğini belirtti. Kararda, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmesiyle idareye başvuru yoluyla imar parsellerinin kadastro parsellerine ihyası gerekliliği getirilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi (Değişiklik yapılmıştır)
- 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 7. maddesi
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 24/06/2008 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07/07/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral mülkiyet durumunun ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili Kabasakal Köyü 1180 (208) sayılı kök kadastro parselinin, davalı ... Belediyesinin 37 No'lu imar düzenleme bölgesinde yaptığı imar uygulaması kapsamında kaldığını ve daha sonra da davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamasına tabi tutularak çok sayıda imar parselinin oluşturulduğunu; anılan imar uygulamalarından önce Hazine adına kayıtlı 1180 (208) sayılı kadastral parselin kadastro sınırları içerisinde de Kabasakal Köyü 5654 ada 5, 6, 7 ve 5668 ada 11 sayılı imar parsellerinin oluşturulduğunu, ancak yapılan imar uygulamalarının idari yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek; tapu iptal ve tescil ile tapu kayıtlarının eski hale iadesinin sağlanması, ikinci kademede tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı Belediyeler vekilleri, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen hükmün temyizi üzerine Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 19.11.2013 tarihli, 2013/11387 Esas, 2013/10980 Karar sayılı ilamı ile "...davanın kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik olmasa da infaza elverişli hüküm kurulması, karar ve ilam harcı ile vekalet ücretinin maktu olması gerekir" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarih 2018/886 Esas- 2020/2202 Karar sayılı ilamıyla ‘’... 20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir. Eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir...’’ gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına ve davalılar lehine 4.080,00 TL vekalet ücreti takdirine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda; dava konusu taşınmaz davalı ... Belediyesi ve davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulmuş, ancak davalı belediyeler tarafından yapılan imar uygulamaları İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Böylece, davacının maliki olduğu kadastral parsel üzerinde imar uygulaması ile oluşan imar parsellerinin dayanağı idari işlemin iptal edilmesi nedeniyle sicil dayanaksız kalmış ve TMK'nın 1025. maddesi hükmü uyarınca imar parselleri yolsuz tescil durumuna düşmüşlerdir. Davacının dava açma tarihinde kadastral parselin ihyasını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmıştır. Her ne kadar mahkemece dava tarihinden sonra gerçekleşen yasa değişikliği nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de; dava, davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesi'nin yapmış olduğu idari işlem nedeniyle açılmış olup, davanın açıldığı tarihte kadastral parselin ihyasını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle, 6100 sayılı HMK'nın 331. maddesi gereği davacının davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden söz edilemeyeceğinden ve davacının dava açma tarihinde haklı olduğu göz önüne alındığında, yapılan yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden davanın açılmasına sebebiyet veren davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile dava konusu taşınmazın belediye sınırlarında meydana gelen değişiklik ile davalı ... Belediyesi sınırlarına dahil olan davalı ... Belediyesi'nin sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki; anılan bu hususlar kararın bozulmasını gerektirmiş ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK'nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm fıkrasının;
1) Üçüncü bendinin çıkarılarak yerine "davacı tarafından yapılan 1.327,62 TL yargılama giderlerinin davalılar Adana Büyükşehir Belediyesi ile davalı ... Belediyesi'nden alınarak davacıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine,
2) Dördüncü bendinin çıkarılarak yerine "Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap edilen 4.080.00 TL vekalet ücretinin davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesi'nden müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine" ibaresinin eklenmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekliyle ONANMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.