Esas No: 2022/3116
Karar No: 2022/6507
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/3116 Esas 2022/6507 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/3116 E. , 2022/6507 K.Özet:
Davacılar, davalının eşi ile yaptıkları güvene dayalı alışveriş sonucunda ortak parayla dört taşınmaz satın aldıklarını ve geriye kalan taşınmazların satış bedelinin nasıl paylaşılacağına yönelik \"Tutanak\" adlı bir belge imzaladıklarını ve iyi niyetlerinin suistimale uğradığını iddia ederek dava açmışlardır. Davalı ise zaman aşımı süresinin geçtiğini ve dava dilekçesine ekli belgenin hukuki karşılığının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkeme önce davayı reddetmiş ancak Yargıtay'ın bozma kararı sonrasında dava konusuz kalmıştır. Davacı taraf taşınmazı kamulaştırarak bedele tahvil etme imkanı varken tazminat davası açarak esas hakkında karar verilmesine engel olmuştur. Kararda 10 yıllık zaman aşımı süresi, güvene dayalı alışveriş, \"Tutanak\" adlı belge gibi konulara da yer verilmiştir. Kanun maddeleri ise belirtilmemiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.06.2015 gününde verilen dilekçe ile inanç sözleşmesine dayalı tapu ve tescil talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyularak yapılan duruşma sonunda; dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 15/03/2022 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar, karı-koca olduklarını, davacılardan ...’ın davalının eşi ... ile güvene dayalı alışverişleri sonucunda ortak parayla 31, 32, 111 ve 221 parsel sayılı dört adet taşınmaz satın aldıklarını, bunlardan 31 ve 32 parsellerin satılarak payları oranında aralarında paylaşıldığını, geriye kalan 111 ve 221 parsel sayılı taşınmazların ileride satılması halinde ise satış bedelinin nasıl paylaşılacağına dair “Tutanak” başlıklı bir belge imzaladıklarını ve kendilerinin iyi niyetlerinin suistimale uğradığını belirterek, dava konusu 111 parsel sayılı taşınmaza ait tapu kaydının yarı payının iptali ile kendi adlarına tescilini istemişlerdir.
Davalı, 10 yıllık zaman aşımı süresinin geçtiğini, 22 yıl sonra bu davanın açılmasının iyi niyetli olmadığını, dava dilekçesine ekli tutanağın resmi bir satış sözleşmesi olmadığını, bu nedenle şekil şartı bakımından sakat olduğunu ve bu belgenin herhangi bir hukuki karşılığının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece davanın reddine dair verilen 25/02/2016 tarihli karar Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 15/06/2020 tarih, 2016/15532 Esas, 2020/3694 Karar sayılı ilamı ile "uyuşmazlığa konu temel ilişkinin inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu açıklanarak ilamda yazılı nedenlerle" bozulmuştur.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, dava konusu 111 parsel (yeni 165 ada 13 parsel) sayılı taşınmazla ilgili olarak davacı tarafından davalı aleyhine Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/98 Esas sayılı dosyasında alacak davası açılmış olması nedeniyle dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Hükmü davacılar vekili ve davalı vekili temyiz etmişlerdir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
Dava konusu talep hakkında bir karar verilmeden önce taşınmaz kamulaştırıldığından davalı adına iptal edilecek bir tapu kalmamıştır. Davacı taraf eldeki bu davada davayı ıslah ederek bedele tahvil etme imkanına sahip iken, davalıya ödenen kamulaştırma bedeli nedeniyle Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2020/98 Esas sayılı dosya ile alacak davası açmıştır. Tarafların haklılık durumları Yalova 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminat davasında belirlenerek yargılama giderlerinden sorumlu olan taraf saptanacaktır. Davacılar konusuz kalan dava hakkında taleplerini ıslah etmediklerinden bahsedilen diğer davada hüküm altına alınacak yargılama giderleri ile mükerrer hüküm kurulmuş olacaktır. Bu sebeple eldeki davada yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına ve avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına dair hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmekte ise de, yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığından hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hüküm sonucundaki 2. bentte “harcın” kelimesinden sonra gelen “davalıdan” sözcüğünün hükümden çıkartılmasına, yerine “davacıdan” sözcüğünün yazılmasına, 3. ve 4. bentlerin hükümden tümüyle çıkarılarak yerine 3. bent olarak “Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına, artan gider avansı olduğu takdirde karar kesinleştiğinde davacıya iadesine”, 4. bent olarak, “davacı vekili için avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına” cümleleri eklenmek suretiyle düzeltilmesine, hükmün DEĞİŞTİRİLMİŞ bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın davalıya iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.