Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5409 Esas 2022/6693 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
7. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/5409
Karar No: 2022/6693
Karar Tarihi: 08.11.2022

Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5409 Esas 2022/6693 Karar Sayılı İlamı

7. Hukuk Dairesi         2021/5409 E.  ,  2022/6693 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 10/12/2014 gününde verilen dilekçe ile vasiyetnamenin iptali, terditli tenkis istenmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26/11/2020 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08/11/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar adına gelen olmadı. Karşı taraftan davalı adına vekili Av. ... .... Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten gelenin sözlü açıklaması dinlendi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    KA R A R
    1.DAVA
    1.1. Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi (babaları) ...'in 30/11/2011 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak çocukları olan davacılar ve muristen önce ölen oğlu ...'ın çocukları ... ..., ... ve ...'in kaldığını, davacıların 30/12/2011 tarihinde murisin tek malvarlığı olan Adana ili, Seyhan ilçesi, Kurtuluş Mahallesinde bulunan 90456 ada, 3 parselde kayıtlı hissesini adlarına intikal ettirdiklerini, ancak Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1201 Esas sayılı dava dosyasında yapılan tebligat üzerine murisin taşınmazdaki hissesinin tamamını Adana 3. Noterliğinin 28/05/2007 tarihli ve 13386 sayılı vasiyetname ile kendisinden önce ölen oğlu ...'ın eşi davalı ...'e vasiyet ettiğini, murisin baskı altında kalarak mirasçıların miras haklarını engellemek için vasiyetname düzenlediğini iddia ederek vasiyetnamenin iptalini uygun görülmezse terditli tenkisini talep etmiştir.
    2.CEVAP
    2.1. Davalı vekili, murise ölünceye kadar baktığını, bunun karşılığında da murisin vasiyetnameyi düzenlediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
    3. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    3.1. İlk derece mahkemesinin, davanın kabulüne ve vasiyetnamenin iptaline dair verdiği karar, Yargıtay 3. Hukuk Dairesince bozulmuş; mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne ve vasiyetnamenin iptaline karar verilmiş; kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince hükmün tekrar bozulmasına karar verilmiştir.
    3.2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyan Adana 5. Asliye Hukuk Mahkemesi, vasiyetnamenin iptali davasının ispatlanamaması nedeniyle; tenkis davasının ise hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermiştir.
    4.TEMYİZ
    4.1. Davacılar vekili, kararı temyiz etmiştir.
    4.2 Temyiz Nedenleri
    4.2.1. Davacılar vekili, davalının mirasbırakanı evi terk ederek torunlarını göstermeyeceğinden bahisle tehdit ederek vasiyetnamenin düzenlenmesini sağladığını, vasiyetnamenin iptal edilmesi gerektiğini, müvekkillerinin vasiyetnameyi Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1201 Esas sayılı vasiyetnamenin açılması dosyasının 13.11.2014 tarihli duruşmasında öğrendiklerini, tenkis davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
    5. YARGITAY KARARI
    5.1. Dava; vasiyetnamenin iptali, olmaz ise tenkis istemine ilişkindir.
    5.2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 557. maddesinde vasiyetnamenin iptali sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar; ehliyetsizlik, vasiyetnamenin yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama sonucunda yapılmış olması, tasarrufun içeriğinin bağlandığı koşullar veya yüklemelerin hukuka veya ahlaka aykırı olması, tasarrufun kanunda öngörülen şekillere uyulmadan yapılmış olması halleridir.
    5.3. Vasiyetnamenin iptali sebeplerinden biri olan korkutma (ikrah), kişinin irade serbestîsini ihlal suretiyle onu gerçek istemine uymayan bir beyanda bulunmak zorunluluğunda bırakan, hukukun caiz görmediği davranışlardır. İkrah, maddi ve manevi olmak üzere iki türlüdür. Bir kimseye o akdi yapmasını temin için maddi tazyik yapılmışsa, örneğin eli tutularak zorla sözleşmenin altı imzalatılmışsa bu hâlde maddi ikrah hâli varsayılır. Öte yandan bir kimsede korku yaratarak ona istenilen işlemi yaptırmayı amaçlayan tehdide de manevi ikrah denilir.
    5.4. Bir ölüme bağlı tasarrufun meydana gelmesine tesir edecek her türlü ikrah, bir iptal sebebi teşkil eder. Ancak, her iki türünde de ciddi olması, ikrahın ağır bir tehlike teşkil etmesi, tehdidin yaratacağı tehlikenin derhal gerçekleşecek nitelikte olması, tehdidin bizzat akdin tarafına veya yakınlarına yapılması ve yapılan tehdidin haksız ve hukuka aykırı olması, tehdidin şahsa, namusa, cana, mala veya hürriyete yönelmiş bulunması ve nihayet tehdit ile yapılan işlem arasında illiyet bağı bulunması koşulu aranır.
    5.5. Öte yandan; TMK’nın 504 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; “ Mirasbırakanın yanılma, aldatma, korkutma veya zorlama etkisi altında yaptığı ölüme bağlı tasarruf geçersizdir. Ancak, mirasbırakan yanıldığını veya aldatıldığını öğrendiği ya da korkutma veya zorlamanın etkisinden kurtulduğu günden başlayarak bir yıl içinde tasarruftan dönmediği takdirde tasarruf geçerli sayılır.”
    5.6. Somut olayda; davaya konu vasiyetnamenin davalının baskısı ve tehdidi sonucunda düzenlendiğini iddia edilmiş olup, mahkemece; vasiyetnamenin iptaline yönelik davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosyada dinlenilen tarafsız tanık beyanları, mirasbırakanın sağlığında davacılardan ... aleyhine açtığı dava dosyaları ve savcılığa yaptığı şikayet başvurusuna ilişkin evrak içerikleri dikkate alındığında; mirasbırakanın gerek vasiyetnamenin düzenlendiği tarihte iradesini bozacak nitelikte bir ikrahın etkisi altında bulunduğu, gerekse düzenlemeden sonra da bu etkinin sürdüğü kanıtlanabilmiş değildir.
    5.7. Hal böyle olunca, mahkemece; yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde, vasiyetnamenin iptaline ilişkin vakıaların varlığının davacılarca ispat edilemediği gözetilerek vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın reddine karar verilmiş olması yerindedir.
    5.8. Ne var ki, mahkemece hak düşürücü süre yönünden tenkis davasının reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir
    5.9. Türk Medeni Kanununun “Hak düşürücü süreler” başlıklı 571 inci maddesi ise; "Tenkis davası açma ..., mirasçıların saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde vasiyetnamelerde açılma tarihinin, diğer tasarruflarda mirasın açılması tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer. Bir tasarrufun iptali bir öncekinin yürürlüğe girmesini sağlarsa, süreler iptal kararının kesinleşmesi tarihinde işlemeye başlar. Tenkis iddiası, def'i yoluyla her zaman ileri sürülebilir." hükmünü içermektedir.
    5.10. Türk Medeni Kanununun 571. maddesine göre; tenkis davalarında bir yıllık hak düşürücü süre, saklı paylı mirasçının (davacının), bu payının zedelendiğini öğrendiği tarihten başlar.
    5.11. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacıların vasiyetnamenin açılmasına ilişkin Adana 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/1201 Esas sayılı dosyasının 13.11.2014 tarihli duruşmasında vasiyetnameyi ve buna bağlı olarak saklı paylarının zedelendiğini öğrendikleri, 13.11.2014 tarihi ile işbu davayı açtıkları 10/12/2014 tarihi arasında 571 inci maddede öngörülen bir yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı anlaşılmaktadır.
    5.12. Hal böyle olunca, mahkemenin yazılı gerekçe ile tenkis davasının hak düşürücü süre yönünden reddine karar vermiş olması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/11/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.








    Hemen Ara