Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/90 Esas 2016/2964 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/90
Karar No: 2016/2964
Karar Tarihi: 12.05.2016

Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/90 Esas 2016/2964 Karar Sayılı İlamı

20. Ceza Dairesi         2016/90 E.  ,  2016/2964 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
    Hüküm : Mahkûmiyet


    Dosya incelendi.
    GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
    1-Karar başlığında suç tarihinin “23.01.2015” yerine “14.05.2014” olarak gösterilmesi,
    2-Dava konusu suç uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (TCK-madde 188) olduğu halde örgütlü işlenmiş bir suç değildir ve CMK"nın 139/4. maddesinin ifadesine göre örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmeyen suçlarda gizli soruşturmacı görevlendirilmesi de mümkün değildir.
    Olayımızda sanığın 5271 sayılı CMK’nın 140. maddesindeki düzenlemeye göre teknik araçlarla izlenmesine ilişkin bir karar bulunmamaktadır. CMK’nın 139. maddesine göre alınan gizli soruşturmacı görevlendirilmesine ilişkin karara dayanılarak ve CMK’nın 140. maddesine göre ayrıca bir karar alınmadan teknik araçlarla izleme yapılamaz. Buna rağmen teknik araçlarla izleme, görüntü ve ses kayıtları yapılmıştır.
    Mahkemece olayın sübutu gizli soruşturmacının faaliyetleri ile teknik izlemeye dayandırılmıştır. CMK’nın 217. maddesine göre; yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir. Hukuka uygun olmayan teknik izlemelerle elde edilen delillere dayanılarak sübuta gidilmesi mümkün değildir.
    Mevcut olayda olduğu gibi, sanık olay tutanağını ve atılı suçu kabul etmediği takdirde, suçun sübutu için “güven alımı” adı verilen uyuşturucu madde temin etme eylemini gerçekleştiren kamu görevlileri kolluk görevlisi ise tanık olarak dinlenmeleri gereklidir. 5271 sayılı CMK’nın 139. maddesine göre kimliği gizli tutulması gereken gizli soruşturmacıların, CMK’nın 58/(2). maddesinin “Tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa; kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi sebep ve vesile ile öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için, tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından muhafaza edilir.” hükümleri gereğince Tanık Koruma Kanunu hükümlerine göre dinlenmeleri mümkündür.
    İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesinin “Dürüst Yargılama Hakkı” başlıklı 6/3,d maddesi hükmüne göre bir suç isnadına maruz kalan herkes, aleyhine olan tanıklara soru sordurmak hakkına sahiptir. Dava sırasında sanık tanık konumundaki gizli soruşturmacıya soru sordurma hakkını da kullanamamıştır. Karar bu yönü ile de hukuka aykırıdır.
    5271 sayılı CMK’nın 230/1-b) bendine göre hükmün gerekçesinde;
    Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi gereklidir.
    Halen yürürlükte bulunan 1412 sayılı CMUK’nın Kanuna Muhalefet Halleri başlıklı 308. maddesinin 7. bendine göre, hükmün esbabı mucibeyi ihtiva etmemesi, kanuna muhalefet halidir. 5271 sayılı CMK’nın Hukuka Kesin Aykırılık Halleri başlıklı 289. maddesinin 1/g bendine göre de; hükmün 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi, hukuka kesin aykırılık halidir.
    Mahkemece hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller kararda gösterilmediği gibi aksine, karar alınmadan yapılan teknik araçlarla izlemeye dayanan, hukuka aykırı deliller gerekçe yapılarak kurulan ve bu şekilde gerekçesi eksik olan hüküm kanuna aykırıdır.
    SONUÇ OLARAK:
    a)Suçun niteliği itibariyle gizli soruşturmacı atanması kanuni değilse de, gizli soruşturmacı olarak atanan kamu görevlisi aynı zamanda kolluk görevlisi ise yaptığı işlemin hukuka uygun olacağı, ancak somut olayda gizli soruşturmacı olarak atanan kişinin kolluk görevlisi olup olmadığı anlaşılmadığından bu husus araştırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi,
    b)Teknik araçlarla izleme konusunda karar alınmadan yapılan ve bu nedenle hukuka aykırı olan görüntülü ve sesli kayıtlara dayanılarak hüküm kurulması,
    c)Hükmün gerekçesinin 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b) bendine aykırı olması,
    3-Kabule göre de;
    A)Gizli soruşturmacılara verdiği uyuşturucuyu aldığı şahıs olarak ...’nın ismini belirten sanığın beyanının doğruluğunun ve hakkında TCK’nın 192. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin belirlenmesi için Emrah hakkında tefrik edilen ve Keşan Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmanın akıbetinin araştırılması ya da adı geçen şahsın tanık olarak dinlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
    B)Dosya ile ilgisi bulunmadığı ve hakkında talep de olmadığı halde Uzunköprü Adli emanetinin 2015/91-92 ve 66 sıralarında kayıtlı olduğu belirtilen eşya ve paraların müsaderesine, yine 2015/66 sırasında kayıtlı olduğu belirtilen ambalaj atıklarının dosyada delil olarak saklanılmasına karar verilmesi,
    C)Dava yalnızca sanık ... hakkında açıldığı halde, hükmün son bölümünde “…sanık ... yönünden oybirliğiyle, sanık Yaşar Susan"ın beraati gerektiği yönünde Üye Hakim ..."in karşı oyu ve oyçokluğuyla verilen karar..” şeklinde ifade edilerek hükmün karıştırılması,
    D)Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve E.2014/140; K.2015/85 sayılı kararının 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
    Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, hükmolunan ceza miktarı ile tutuklu kalınan süre göz önüne alınarak sanık hakkındaki salıverilme talebinin reddine, 12.05.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara