Esas No: 2021/5807
Karar No: 2022/6707
Karar Tarihi: 09.11.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2021/5807 Esas 2022/6707 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2021/5807 E. , 2022/6707 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalı aleyhine 16/07/2014 gününde verilen dilekçe ile miras taksim sözleşmesinin iptali talebi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 19/03/2021 günlü hükmün Yargıtayca duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 08/11/2022 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili Av. ... ... ile davacılar adına Av. ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildi. Açık duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Mahkemece, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, Yargıtay duruşma vekalet ücreti 8.400 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2022 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Taraflar arasındaki dava, miras taksim sözleşmesinden kaynaklanmakta olup, davacı vekili, sözleşmenin geçersiz olması sebebiyle iptalini, davalı taraf ise yerinde olmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan inceleme sonucunda verilen 25/05/2016 tarihli ilk karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalının temyizi sonrası, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2017/4660 Esas, 2018/888 Karar sayılı ilamı ile karar bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sırasında, “davacının sözleşme tarihinde hukuki işlem ehliyetine sahip olup olmadığı” temel bozma gerekçesi üzerine gerekli rapor alınmış, neticeten rapora rağmen davanın yeniden kabulüne dair 19/03/2021 tarihli ikinci karar tesis edilmiştir.
İşbu ikinci kararın temyizi üzerine, temyiz incelemesi yapan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin sayın çoğunluğu kararın onanması yönünde karar tesis etmiş olmakla, aşağıdaki şekilde karşı oyumuz açıklanmıştır.
1-Davacı Ezine Noterliği’nde 17/07/2013 tarihli miras taksim sözleşmesini davalı ... Toker ile imzalamış olup, miras bırakan ...’den intikal eden taşınmazların paylaşıldığı açıktır.
2-Davacı vekili 16/07/2014 tarihli dava dilekçesi ile şuan kısıtlı olan davalının hata, hile ve korkutma etkisi altında imzalamak zorunda kaldığı sözleşme ile bağlı olamayacağını belirterek, sözleşmenin iptalini istemiştir.
3-Ezine Asliye Hukuk Mahkemesi ilk kararında “taşınmazlar arasında açık orantısızlık bulunması, davacının anlamadan, bilmeden, tecrübesizlik sonucu sözleşmeyi imzalaması ve böylece gaibin hukuki gerekçesi ile davanın kabulüne karar vermiş, ancak bu karar yukarıda belirtildiği gibi Yargıtayca bozulmuştur.
4-Bozma gerekçesi kısaca davacının hukuki işlem yapma yeteneğinin bulunup bulunmamasının tespitine ilişkin olup, bunun dışındaki davacı iddialarının dinlenmeyeceği açıktır.
5-Bozmaya uyan mahkemece, İstanbul Adli Tıp Kurumundan rapor aldırmış ve alınan raporda neticeten”davacının, kendi hür iradesi istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı; bu duruma göre ...’ın işlem tarihi olan 17/07/2013 tarihinde fiil ehliyetine haiz olduğunun kabulünün uygun bulunduğu oy birliği ile mutalaa olunur” denilmiştir.
6-Mahkemece bu rapor hükme esas alınmış ise de, gerekçe de “yaşlılık ve tecrübesizlik, edimler arasında orantısızlık” belirtilerek yeniden davanın kabulüne karar verilmiştir.
7- Yargıtayın bozma ilamına uyulmakla ilgili taraf yönünden usuli kazanılmış hak doğacağı yerleşik Yargıtay uygulamasıdır. Bozma ilamı yönünden davacı vekilinin karar düzeltme hakkını kullanmadığı ve böylece dava dilekçesinde belirttiği “kısıtlama, ehliyetsizlik” iddiası dışındaki sebeplere artık dayanamayacağı belirgindir.
8- Esasen ilk derece mahkemesi de 10/10/2018 tarihli celsede, bozma ilamına uyulmasına karar vermekle, bozma kapsamı dışında kalan hususlarda inceleme yapması ve buna dair gerekçe oluşturması mümkün değildir.
9-Çünkü bozma ilamında sadece “ehliyetsizlik” yönünde “eksik araştırma” gerekçesi ile karar bozulmuş olup, “... hukuki işlem ehliyetine haiz olmadığının anlaşılması halinde...” denilerek şarta bağlı olmak üzere araştırma yöntemi belirlenmiştir.
Mahkeme sadece ehliyetsizlik halinde diğer delilleri toplayıp bir sonuca gidebilecek iken, bozmaya aykırı davranarak, ehliyetli olan bir kişi için, artık dayanılması mümkün olmayan diğer dava sebepleri üzerinden sonuca gidemez.
10-Böylece ilk derece mahkemesi açıkça bozmaya uyduğu halde usule ve kanuna aykırı gerekçe ile davanın kabulüne karar vermesi başlı başına bir bozma sebebidir.
11-Ayrıca usuli kazanılmış hakka aykırı davranılması sebebiyle, davalının ... Yargılanma ... da ihlal edilmiş olup, bu durum insan hakları yönünden de bir hak ihlali niteliğinde sayılır.
12-Bütün bu açıklamalar gereğinde sözleşme tarihinde tam ehliyeti olan davacının, sözleşmenin iptali için ileri sürdüğü sebepler sübut bulmadığından dolayı, açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kabulüne dair verilen kararın bozulması gerektiği kanaatinde bulunduğum için, onama kararına muhalifim.