Esas No: 2022/3408
Karar No: 2022/6817
Karar Tarihi: 10.11.2022
Yargıtay 7. Hukuk Dairesi 2022/3408 Esas 2022/6817 Karar Sayılı İlamı
7. Hukuk Dairesi 2022/3408 E. , 2022/6817 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 14/01/2013, birleştirilen davada 18/02/2013 tarihinde verilen dilekçeyle satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talep edilmesi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 17/12/2021 günlü hükmün davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacılar vekili, davacıların murisi ... ...'ın 22.07.1966 tarihinde düzenleme şeklinde yapılan satış vaadi sözleşmesi ile dava konusu 26, 166, 25, 165, 162, 163, 172 ve 496 parsel sayılı taşınmazları zilyetliği ile birlikte ... mirasçıları ... ..., ... ve ...'den satın aldığını, davacıların şifahi olarak davalılara müracaat ederek murislerinden iktisap ettikleri taşınmazları mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında adlarına tescilini talep etmiş iseler de; davalıların kötü niyetli olmalarından dolayı müvekkillerine tapu devirlerini gerçekleştirmediklerini, bu nedenle 26, 166, 25, 165, 162, 163, 172 ve 496 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir.
2.Birleştirilen 2013/88 Esas sayılı dava dosyasında davacılar vekili, 26 parselin ifrazı ile oluşan 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar adına kayıtlı bulunan tapu kaydının iptali ile davacılar adına mirasçılık belgesindeki hisseleri oranında tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalılar ... ve ... vekili, davanın 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, satış vaadi sözleşmesinin davalılar Kaside ve Edibe'yi bağlamayacağını, ... ile davalılar arasında velayet ilişkisi bulunmadığını, davalıların annesinin “Nure” olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
2.Davalı Mekiye Akkurt cevabında; daha önce bu konuda dava açıldığını, davalıların dava konusu taşınmaza zilyet olmadıklarını, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürmüştür.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 24/06/2015 tarihli ve 2013/23 Esas, 2015/313 sayılı kararıyla; davalılar ..., ... ve ... hakkında açılan davanın reddine, asıl dosya ve birleştirilen Batman 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/88 Esas sayılı dava dosyası yönünden açılmış davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ..., bir kısım davalılar vekili ve davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2.Yargıtay 14 Hukuk Dairesi 2019/1479 Esas ve 2019/7747 Karar sayılı ilamında; dava konusu 22.07.1966 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde, kendi adına asaleten Kaside ..., ... ve ... adına velayeten satış vaadinde bulunan ..., ... ... ve ... murisleri ...'den intikalen gelen hak ve hisselerini zilyetlikle birlikte davacıların murisi ... ...'a devrederek bedelini nakden ve peşinen aldıkları ifade edilmiştir. Kararda, dava konusu edilen ve satış vaadine konu 26 parselin ifrazı ile oluşan 303 ve 304 parsel sayılı taşınmazlardan 304 parselin halen tapuda davalılar adına iştirak halinde kayıtlı olduğu sözleşmenin bu haliyle ifa olanağı bulunmadığı gözetilmeksizin 304 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın kabulüne karar verilmesinin doğru görülmediği izah edilmiştir.
3.Öte yandan, dava konusu edilen ve satış vaadine konu 166 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 314 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydı pasif olmakla birlikte, pasif kaydına göre davalılar adına kayıtlı olduğu anlaşıldığından, dava konusu taşınmaza ait aktif tapu kaydının temini ile davalılar adına müşterek mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı olup olmadığının tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde 314 parsel sayılı taşınmaz yönünden olumlu veya olumsuz herhangi bir karar tesis edilmediği açıklanmıştır.
4.Yine dava konusu edilen ve satış vaadine konu 165 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydına göre davalı ...'in hissesinin kalmadığı, nüfus kaydına göre ...'in 19.03.2019 tarihinde öldüğü anlaşıldığından, ...'in mirasçılık belgesinin temini ile ... mirasçılarının hissedar olduğunun anlaşılması halinde tespit edilen güncel hisse miktarı üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, eski tarihli tapu kayıtları üzerinden hazırlanan bilirkişi raporu hükme esas alınarak ...'in 5760/7200 hissesinin iptali doğru görülmemiştir.
5.Son olarak; dava konusu edilen ve satış vaadine konu 26 parsel sayılı taşınmazın ifrazı ile oluşan 303 parsel sayılı taşınmazın güncel tapu kaydına göre davalı ...'in hissesinin kalmadığı anlaşıldığından, ...'in mirasçılık belgesinin ilgilisinden temini ile tespit edilen mirasçılarına da intikal yapılmadığının anlaşılması halinde davanın ... hissesi yönünden reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru görülmemiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1.İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; ... ve ...'in baba adlarını ..., anne adlarının Nure olduğu, satış vaadinde gözüken ...'in velayeten satış yetkisi bulunmadığından, bu davalılar yönünden açılan davanın reddine karar vermiştir.
2.Tapu kayıtlarının incelenmesi ile sadece bozma kapsamındaki hususlar değerlendirilerek asıl dava ve birleşen dava konusu 26 nolu parselin ifraz ile 303 ve 304 parseller olduğu, 303 ve 304 parselin toplulaştırma sonucu parsel numaralarının değiştiği ve 132 ada 36 parsel,113 ada 26 ve 113 ada 3, 161 ada 13 ve 14, 157 ada 17, 132 ada 37, 10, 4, 5, 6, 7, 9, 11, 12, 13 parsel olduğu, iş bu parsellerin hazine adına kayıtlı olduğu, ... veya mirasçılarının hisselerinin bulunmadığı gerekçesiyle bu parseller yönünden davanın reddine karar vermiştir.
3.Mahkeme, asıl dava konusu 166 parselin ifraz ile 314, 315 ve 316 nolu parsel olduğu, güncel tapu kaydına göre aktif parsellerin 123 ada 3 ve 123 ada 7 parsel olduğu, 123 ada 3 nolu parselde ...'in malik olduğu, 123 ada 7 nolu parselde ise ... mirasçılarının elbirliği mülkiyet ile malik olduklarını açıklayarak bu parsel yönünden davanın kabulüne karar vermiştir.
4.Asıl dava konusu Bedyan Köyü (...) 165 nolu parsel taşınmazın ifraz ile 322, 323, 324, 325 ve 326 nolu parseller olduğu, aktif parselin ise 120 ada 6 nolu parsel olduğu, 120 ada 6 nolu parselin güncel tapu kaydına göre ... mirasçılarının elbirliği ile taşınmazda malik oldukları, bozma ilamı doğrultusunda mahkememizce tapu kaydına göre tespit edilen güncel hisse değerleri üzerinden davanın kabulüne yönelik hüküm tesis edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle;
1.Terekeye mümessil tayini için açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini,
2.Muris ...'ın tüm mirasçıları tarafından el birliği ile iş bu dava ikame edildiğini, mahkemenin bu durumu değerlendirmediğini,
3...., ... ve ... yönünden eksik incelemeye dayanarak hatalı karar verildiğini,
4.Dava konusu kök taşınmazlardan ifraz gören parseller ve bu parsellerde yapılan işlemler dikkate alınmaksızın, pay hesabı hususunda rapor aldırılmadan hüküm tesis edildiğini,
5. Dava konusu 166 ve 165 parsel sayılı taşınmazların pay ve hisse hesabında hataya düşüldüğünü, ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri (6100 sayılı) Kanununun, “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297 nci maddesi şöyledir:
“ (1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.”
2. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki betlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava konusu 22.07.1966 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi incelendiğinde, ...'in kendi adına asaleten, küçük çocukları ... ve ...'a ..., ... ve ... ... kendi adlarına asaleten Batman ili, ... Köyü'nde bulunan 26 nolu parselden 500 dönüm, 25 nolu parselin 1/2'si, 165, 162, 163, 172, 496, 166 parselin 1/3'ünü davacılar murisi ...'a satış vaadinde bulundukları, satış bedeli olan 5.000 TL'yi tamamen alarak zilyetlikleri devrettikleri anlaşılmıştır.
3. Satış vaadi sözleşmesi dikkate alınmaksızın kurulan hüküm hatalıdır. Dava konusu 26 nolu parselin 500 dönümlük kısmı sözleşmeye konu edilmiş, getirtilen tapu kayıtlarında bu parselin ifraz ile 303 ve 304 parseller olduğu, 303 ve 304 parselin toplulaştırma sonucu parsel numaralarının değiştiği ve 132 ada 36 parsel,113 ada 26 ve 113 ada 3, 161 ada 13 ve 14, 157 ada 17, 132 ada 37, 10, 4, 5, 6, 7, 9, 11, 12 ,13 parsel olduğu; vaat borçlularının bir payı olmadığı görülmüştür.
4. Mahkemece tapu kayıtlarını inceleme konusunda uzman bir bilirkişi tayin edilerek 26 nolu parselin tüm tedavül kayıtlarının getirtilmesi, ve gerekiyorsa bilirkişiye mahallinde inceleme yetkisi de verilerek ifraz ve toplulaştırma nedeniyle vaat borçlularının paylarının ne olduğu tespit edilerek, vaat borçlularının payı kalmış ise bu pay üzerinden satış vaadine dayalı satışa konu miktar esas alınmak suretiyle bir hüküm kurulmalıdır.
5. Davacı vekilinin 165 ve 166 nolu parsellere ilişkin temyiz itirazlarına gelince;
Sözleşmeye göre bu parsellerde satışa konu miktar vaad borçlularının 1/3 payına münhasır olduğu halde, sözleşmenin kapsamı ve dava konusu talep değerlendirilerek hatalı hüküm kurulmuştur. Bu hususta da dosyanın bilirkişiye tevdi ile ifraz ve intikaller neticesi oluşan parseller ile bu parsellerde vaad borçlularının payından 1/3 nispetinde tapu iptal tescil kararı verilmesi gerekirken sözleşme kapsamına aykırı miktarda paya hükmedilmesi hatalıdır.
6. Dava konusu 163 nolu parsel üzerinde yapılan incelemede;
Hükmün hangi hususları kapsayacağı 6100 sayılı Kanunun 297'nci maddesinde belirtilmiştir. Ayrıca hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
7. Bu biçim, yargıda açıklık ve kesinlik prensibinin gereğidir. Aksi hal; yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün amacına ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz. Bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini ve ifa kabiliyetini yitirir. Bu nedenle; bozma kararından sonra bozmaya uyularak verilen hüküm yeni bir hükümdür. Bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, davanın taraflarının tüm taleplerini karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir.
8. Mahkemece bu husus gözetilmeden, 163 nolu parselin tüm tedavül kayıtları getirtilerek, vaat borçlularının kök tapuda payları olup olmadığının tespiti ile bu payların akıbeti araştırılarak vaat borçluları tarafından yapılan bir temlik var ise 6100 sayılı Kanunun 125'inci maddesi gereği işlem yapılması gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hüküm bozulmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.(2, 3, 4, 5, 6, 7, 8) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10.11.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.