Esas No: 2015/5001
Karar No: 2016/1120
Karar Tarihi: 11.02.2016
Resmi belgede sahtecilik - başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması - Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/5001 Esas 2016/1120 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik, başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması
HÜKÜM : Mahkumiyet
Gerekçeli karar başlığına 09.09.2008 olarak yanlış yazılan suç tarihinin sanığın suça konu sahte nüfus cüzdanıyla birlikte yakalandığı 25.05.2011 tarihi olarak mahallinde düzeltilmesi mümkün görülmüştür.
I) Müdafinin sanık hakkında "resmi belgede sahtecilik" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya arasında bulunan 27.05.2011 günlü ekspertiz raporunda belgede herhangi bir tahrifat bulunmadığının gerçek olduğunun belirtilmesi karşısında, sahte belgelerle nüfus müdürlüğünden alınması halinde eylemin TCK"nun 204/1, 43. maddelerinde düzenlenen zincirleme suçu oluşturacağı da nazara alınarak, suça konu nüfus cüzdanının sahte belgelerle nüfus müdürlüğünden alınıp alınmadığı ilgili nüfus müdürlüğünden sorulup gerektiğinde buna ilişkin dava açılması sağlanarak, dosyaların birleştirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliği aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, sanık müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
T.C. Anayasa Mahkemesi"nin, TCK"nın 53. maddesine ilişkin olan, 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmış olmasından kaynaklanan zorunluluk,
Bozmayı gerektirmiş ancak; yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususun 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm fıkrasından "TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin olan tüm kısımların çıkartılması ile yerine "TCK"nın 53. maddesinin Anayasa Mahkemesi"nin 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararı da gözetilmek suretiyle uygulanmasına” ibaresi yazılmak suretiyle eleştiri dışında sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
II- Müdafinin sanık hakkında "başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelen temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
1-İşlediği başka suçlar nedeniyle hakkında yakalama emri bulunan ve görevli polis memurlarınca tanınan sanığın olay tarihinde yakalandığı, kolluk tarafından yapılan kimlik kontrolünde üzerinde kendi resmi bulunan ... adına düzenlenmiş suça konu sahte nüfus cüzdanını ibraz ettiği, ancak kolluk görevlilerinin sanığı yakaladıklarında gerçek kimliğini önceden bilmeleri ve daha sonra teknik takip kısım amirliği ile yapılan görüşme sonucunda sanığın gerçek kimliğinin kesin olarak tespit edildiği olayda, hakkındaki bütün adli işlemlerin gerçek kimlik bilgileriyle yapıldığı, işlediği suç nedeniyle kendisi hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılmasını engellemediği, başkasının kimliğini ya da kimlik bilgilerini kullanarak kendisini suçsuz, diğer kişiyi ise işlemediği bir suçun faili olarak göstermediği ve 5237 sayılı TCK"nun 268. maddesinde düzenlenen iftira suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
Tekerrüre esas alınan ... Devlet Güvenlik Mahkemesinin 01.11.2001 tarih 2000/92 Esas 2001/147 Karar sayılı ilamının infaz tarihinden itibaren TCK"nun 58/2. maddesinde belirtilen sürenin geçmiş olması nedeniyle tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 321. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 11.02.2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Sayın çoğunluk ile aramızdaki görüş ayrılığı; olay tarihinde yakalanan sanığın üzerinde taşıdığı suça konu sahte nüfus cüzdanını kolluk görevlilerine ibraz ettiğinden dolayı "resmi belgede sahtecilik” suçundan açılan kamu davasında hakkında TCK.nun 43. Maddesinin uygulanması olanağının bulunup bulunmadığı hususundadır.
CMK 225/1 gereğince, "hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir", Yargılama, ancak iddianamede gösterilen fail hakkında ve o failin, yine iddianamede gösterilen fiili hakkında yapılabilir ve hüküm de aynı şekilde ancak bu fiil ve fail hakkında verilebilir. Bu hükmün konulmasının nedeni, ilk planda "davasız yargılama olmaz" ilkesidir Bu şekilde, dava ancak hangi fail hakkında ve o failin hangi fiili hakkında açılmışsa, ancak o fail ve fiil hakkında yargılama yapılabilecek ve hüküm verilebilecektir.¹ Bu bakımdan iddianamenin ayrıntılı olması, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiilerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; sorgusundan önce iddianame okunduğunda üzerine atılı suçun ne olduğunu anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve kanıtlarını sunabilmelidir. Yüklenen suç açık ve net olarak belirlenmeli, savunma hakkı kıskanmamalıdır, dolayısıyla davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması, açılmayan bir davadan hüküm kurulması ya da açılmayan bir dava ve kurulmayan bir hüküm nedeniyle Yüksek Yargıtay’ca "bozma" veya "eleştiri" yapılması açıkça kanuna aykırılık oluşturacaktır.
Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.11.2007 gün ve II-203/224 sayılı kararında da açıklandığı üzere; bir eylem nedeniyle dava açıldığının kabulü için, o eylemin iddianamede açıkça gösterilmesi gerekir. İddianame düzenlenirken, suçlamanın kanıtlan arasında sayılıp dava dosyasına konulan belgelerde hakkında suçlamalarda bulunulmuş olması, sanık hakkında bu eylemden de dava açıldığım göstermez. İddianame de dava konusu yapılan eylemin açıkça gösterilmesi gerekmektedir.
Şüpheli hakkında 13.07.2011 tarihli iddianame ile;
"...şüpheli Olay tarihi olan 25.05.2011 günü saat 19:55 sıralarında İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin örgütlü olarak uyuşturucu madde ticareti yapan şahıslara yönelik gerçekleştirdiği çalışmalar kapsamında Zeytinburnu ilçesinde yakalanan şüphelinin üzerinde l adet orijinal kendi fotoğrafı bulunan mağdur ... adına düzenlenmiş gerçeğe aykırı, sahte ve iğfal kabiliyetine haiz nüfus cüzdanı çıktığı, şüphelinin hakkında yapılan soruşturmadan kurtulmak amacı ile başkasına ait kimlik bilgilerini kullandığı şüphelinin samimi olarak suçunu kabul ettiği, bu şekilde müsnet resmi belgede sahtecilik ve başkalarına ait kimlik bilgilerini kullanma suçunu işlediği toplanan delillerden ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla,”
Şeklinde iddia olunarak TCK.nun 204/1. ve 268. madde delaletiyle 267. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebi ile dava açılmış, mahkemece her iki suç yönünden inedeme yapılarak sanık hakkında “resmi belgede sahtecilik" ve “başkasına ait kimlik veya kimlik bilgilerinin kullanılması" suçları yönünden mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.
İddianameyi incelediğimizde; "şüphelinin üzerinde bir adet orijinal kendi fotoğrafı bulunan mağdur ... adına düzenlenmiş gerçeğe aykırı, sahte ve iğfal kabiliyetine haiz nüfus cüzdanı çıktığı," tavsifi ile resmi belgede sahtecilik suçundan kamu davası açılmış olup iddianamede bu sahte nüfus cüzdanı oluşturulurken sahte bir takım belgelerle elde edildiğine veya zincirleme biçimde sahtecilik suçunu işlediğine dair bir anlatım dahi
-----------------------------------
¹Ünver, Yener, Hakeri, Hakan, Ceza Muhakemesi Hukuku, 6. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara 2012, 2. Cilt, s. 207-208
bulunmamaktadır. Sanık soruşturma safhasında suça konu nüfus cüzdanını tanımadığı Ahmet isimli bir şahıstan 500 tl karşılığında aldığı savunmasında bulunmuş iken; kovuşturma safhasında bacanağı olan mağdur ...’a ait nüfus cüzdanını ondan habersizce alıp bir adet fotoğraf ile verdiği Ahmet isimli şahıs tarafından fotoğraf yapıştırılmak suretiyle kendisine getirildiğini savunmuştur. Yani suça konu nüfus cüzdanı orijinal nüfus cüzdanı üzerindeki mcvcut fotoğraf sökülerek yerine sanığın fotoğrafı yapıştırılmak suretiyle oluşturulduğu sanık savunmaları ile sabittir. Bu nedenlerle sanığın suça konu sahte nüfus cüzdanım sahte belgelerle nüfus müdürlüğünden aldığına dair bir bilgi, belge yada bir ifade dahi olmadığı gibi en önemlisi hükmün dayanağını oluşturan iddianamede bu konuda en ufak bir anlatım dahi bulunmamaktadır. Muhtemelen hüküm bina edilmesi mümkün olmadığından mahkemece zaten dava konusu yapılmayan ve sanık ifadesi ile açıklığa kavuşan bir konuda araştırma yapılması beklenemez ve düşünülemez.
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde belirtildiği üzere davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması, açılmayan bir davadan hüküm kurulması nasıl yasaya aykırılık oluşturuyor ise aynı şekilde açılmayan bir dava ve kurulmayan bir hüküm nedeniyle muhtemelen yapmış olabileceği düşüncesiyle Yüksek Yargıtay’ca “eleştiri" yapılması da açıkça kanuna aykırılık oluşturacaktır. Bu nedenlerle, sayın çoğunluğun iddianamede sanık hakkında ayrıca suça konu nüfus cüzdanını sahte belgelere dayanarak aldığına dair bir kamu davası açılmadığı gibi aleyhe temyizin olmaması nedeniyle muhtemelen dayanak belgeler olabileceği düşüncesi ile araştırma yaptırılıp yeni açılacak kamu davası ile bu davanın birleştirilmesi gerektiğine ilişkin yapılan eleştiriye katılmamaktayım.