Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/1585 Esas 2016/2385 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Ceza Dairesi
Esas No: 2016/1585
Karar No: 2016/2385

Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/1585 Esas 2016/2385 Karar Sayılı İlamı

20. Ceza Dairesi         2016/1585 E.  ,  2016/2385 K.
"İçtihat Metni"

İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesi"nin 06/10/2015 tarihli 2015/249 esas ve 2015/308 karar sayılı kararı
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma


İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık hakkında,... Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu 06/10/2015 tarihinde 2015/249 esas ve 2015/308 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verilmiş, hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 21/03/2016 tarihinde 2015/16465 esas ve 2016/1603 karar sayı ile sanık hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
... Cumhuriyet Başsavcılığı"nca, Dairemizin bu kararına itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ :
...Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında ;
... Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yüksek Yargıtay 20.Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık; somut olayda önleme aramasına göre yapılan araç aramasında ele geçirilen suç konusu eroinlerin, hukuka aykırı yöntemle elde edilip edilmediği, buna bağlı olarak hükme esas alınıp alınmayacağı ve suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Olay tutanağı ve dosya içeriğine göre somut olay şu şekilde meydana gelmiştir....KOM Şube Müdürlüğü Narkotik Suçlar Büro Amirliği görevlilerinin, 01.05.2015 tarihinde akşam saatlerinde ... ve...adlı kişilerin ... plakalı aracı birlikte kiraladıkları, aracın şu an ... ile Şehit ... Caddesi"nin kesiştiği noktada bulunduğu ve içerisinde yüklü miktarda eroin olduğuna dair istihbari bilgi elde etmeleri üzerine, saat:22.30 sıralarında olay yerine gittiklerinde, sözü edilen ... plakalı aracı gördükleri, içerisinde kimsenin olmadığını ve kapılarının da kilitli olduğunu tesbit ettikten sonra bu aracı takip etmeye başladıkları, 02/05/2015 günü saat 01:00 sıralarında bir başka araç olan... plakalı aracın polis aracının beklediği kısımdan 3-4 kez yavaş yavaş şüphe uyandıracak şekilde geçmesi üzerine durdurulduğu, o sırada saat 22.30"dan itibaren... plakalı aracın kapıları kilitli ve içi boş olarak iki caddenin kesiştiği noktada beklediği, durdurulan ... plakalı araç içinde 3 erkek şahıs bulunduğu, bunların tanık ..., sanık ... ve hakkında beraat kararı verilen ... olduğunun tespit edildiği, bu araç içinde Konya 2. Sulh Ceza Hakimliği"nin 27.04.2015 tarih ve 2015/1740 değişik iş sayılı önleme araması kararına dayanılarak yapılan aramada; sol ön kapı cebinde 1 adet başka bir araca ait anahtar bulunduğu, bu anahtarı tanık ..., ..."nin Veli"ye verdiğini, ..."nin ise anahtarı araç durdurulduğunda buraya attığını söylediği, daha sonra anahtarın kime ait olduğunu kolluk görevlilerinin sanıklara sorduğu, sanıkların da ... plakalı araca ait olduğunu, aracı 01/05/2015 günü sanık ... adına kiraladıklarını, ..."nin ise kefil olduğunu belirtmeleri üzerine, saat 01:20 sıralarında hep birlikte ihbarda belirtilen ... plakalı aracın yanına gidildiğinde, bu aracın kapıları bulunan anahtar ile ... tarafından açıldığı, yine ... ..Sulh Ceza Hakimliği"nin 27.04.2015 tarih ve 2015/1740 değişik iş sayılı önleme araması kararına dayanılarak yapılan aramada; sağ ön koltuk zemin üzerinde naylon poşet içerisinde suç konusu eroinin ele geçirildiği anlaşılmıştır..
Ceza Muhakemesinin amacı; sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.
Ceza Muhakamesi hukukumuz "delil serbestliği" ilkesini benimsemiş, delilleri değerlendirmede de hakime tam bir serbestlik tanımıştır.Delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunludur. Anayasa"nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK"nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delillerin hükme esas alınamayacağında şüphe yoktur. Ancak,somut olayda olduğu gibi istihbari bilgi elde eden, PVSK.na göre suçların işlenmesinin önlenmesi ve tehlikelerin önlenmesi hususlarında da görevli olan ve elinde mahkeme tarafından verilmiş bir önleme araması kararı bulunan kolluk görevlilerinin, emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bilgi vermesi ve CMK"nın 116-117 ve 119. maddelerine uygun "adli arama kararı veya yazılı adli arama emri" alması gerekli midir? bir başka deyişle Yüksek Yargıtay 20. Ceza Dairesi"nin sözü edilen bozma ilamında belirtilen; somut olayda "adli arama kararı veya yazılı adli arama emri" alınması gerekli olduğundan, önleme araması kararına dayanılarak yapılan arama sonucu elde edilen suç konusu ve delili olan uyuşturucu maddeler, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş olacağından hükme esas alınamaz şeklindeki gerekçe yerinde midir?
Aşağıda arzetmeye çalıştığımız nedenlerle suç konusu ve delili olan uyuşturucu maddelerin, hukuka uygun yöntemlerle elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve suçun unusurlarının oluştuğu değerlendirilmiştir.
1-Suç konusu uyuşturucu maddeler, önleme araması kararına istinaden yapılan araçlarının aranmasında ele geçirilmiştir. Soyut istihbari bilgiye ulaşan görevlilerin yaptıkları çalışma sırasında, gece vakti önleme araması kararına istinaden şüphelendikleri araçları aramalarında ve bunun sonucunda suç konusu uyuşturucu maddeleri ele geçirmelerinde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı değerlendirilmektedir. Zira Adli kolluk görevlilerinin, hangi hallerde emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bilgi vereceklerini düzenleyen 5271 sayılı CMK"nın 161/2. maddesinde; "Adli kolluk görevlileri, el koydukları olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri, emrinde çalıştıkları Cumhuriyet savcısına derhal bildirmek ve bu Cumhuriyet savcısının adliyeye ilişkin bütün emirlerini gecikmeksizin yerine getirmekle yükümlüdür." denilmektedir. Buna göre kolluk görevlilerinin henüz el koydukları olay, yakaladıkları kişiler ve uyguladıkları tedbirler yoktur ki, Cumhuriyet savcısına bilgi versinler, ellerinde sadece sözkonusu soyut istihbari bilgi vardır. Sanıkları yakalayıp suç konusu maddeleri ele geçirmelerinden sonra Cumhuriyet savcısına bilgi vermişlerdir.
Bilindiği üzere, istihbarı bilgi; duyum, söylenti, tahmin ve varsayıma dayanan, doğruluğu şüpheli bilgidir. Kaynağı somut bir olguya ve belli bir kişiye dayanmadığı için, istihbarı bilginin tek başına delil değeri yoktur. Somut olaylara dayanmayan, soyut iddia,bilgi ve tahminler, adli soruşturmanın başlatılması için yeterli görülemez. Olay tutanağında alındığı belirtilen istihbari bilgi, başlangıç şüphesi oluşturacak nitelikte olmayıp "tehlike" boyutunda değerlendirilmesi gereken bir bilgi olduğu için, önleme arama kararı ile yapılan aramanın hukuka uygun olduğu düşünülmektedir.
2-Somut olayın anlatımı sırasında belirtildiği üzere, akşam saatlerinde istihbari bilgi elde edilmiş, gece vakti saat:22.30 sıralarında olay yerine gidilerek şüpheli araç görülmüş, ancak kapıları kilitli ve içinde kimsenin olmadığının anlaşılması üzerine, fiziki takibe başlanılmış ve saat: 01.00 sıralarında bir başka şüpheli araç içinde anahtar bulunmuş ve sanıklar yakalanarak suç konusu maddelerin ele geçtiği araçta arama yapılabilmiştir. Bu itibarla adli arama kararı alınması için harcanacak zaman içinde, sanıkların suç konusu maddeleri kaçırma tehlikesi bulunduğundan, önleme araması kararı uyarınca görevlilerin araçta arama yapmaları hukuka uygun olarak düşünülmektedir.
3-Arama işlemi, sanıkların konutları veya işyerleri gibi kamuya kapalı yerde değil de, kamuya açık yerde araçlarda yapılmıştır. Bu itibarla da sözkonusu aramanın hukuka aykırı olmadığı değerlendirilmektedir.
4-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde, sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan veya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerekli usulü güvencelerin sağlanmış olması ve materyalin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz ” ( Chalkley/ Birleşik Krallık [kk] B.No: 6383/100, 26.09.2002) ve "Bir delilin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delilin çok kuvvetli olması ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delillere olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenilirliği konusunda birtakım şüpheler bulunan bir delilin, suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdani kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir ” (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542 04.11.2014) şeklinde kararlar vermiştir.
Bu kararlar ışığında somut olaya baktığımızda; suç konusu uyuşturucu maddelerin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı yöntemlerle elde edilmediği ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk ve şüphe bulunmadığından, hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
5-5271 sayılı CMK"nın 230/1-b maddesinde; "mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça gösterilir." denilmek suretiyle, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 29.11.2005 tarih ve 2005/144 Esas, 2005/150 Karar sayılı Kararında: “usulüne göre alınmış bir arama kararı olmadan yapılan arama hukuka aykırı olduğundan, arama işleminde elde edilen maddi delilin hükme esas alınamayacağı belirtilmiş ancak, sanığın özgür iradesine dayalı, ihbarla uyumlu ikrarının varlığı karşısında, suçun sübuta erdiği kabul edilmiştir. Bu yasal düzenleme ve karar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; sanığın mahkeme huzurunda ve soruşturma aşamasında ihbarla uyumlu suçunu ikrara yönelik özgür iradesiyle beyanlarda bulunması, sanığın arama işleminin içeriğine herhangi bir itirazlarının bulunmaması, sanığın yakalanış şekli, suç konusu maddelerin ele geçiriliş biçimi, suç yeri ve zamanı, hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmaması karşısında, suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, somut olayda ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddelerin, hukuka uygun yöntemle elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı; hukuka aykırı yöntemle elde edildiği kabul edilse dahi, sanığın mahkeme huzurunda ve soruşturma aşamasında ihbarla uyumlu suçunu ikrara yönelik özgür iradesiyle beyanlarda bulunması, sanığın arama işleminin içeriğine herhangi bir itirazlarının bulunmaması, sanığın yakalanış şekli, suç konusu maddelerin ele geçiriliş biçimi, suç yeri ve zamanı, hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmaması karşısında, suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla Yüksek Yargıtay 20.Ceza Dairesi"nin (1) numaralı bozma gerekçesinin yerinde olmadığı, (2) numaralı bozma gerekçesinin de infaz aşamasında gözetilebilcek bir husus olduğu anlaşıldığından, (2) numaralı bozma sebebinin infaz aşamasında gözetilebilceği belirtilmek suretiyle, yerel mahkeme kararının onanması için itiraz etmek gerekmiştir.
C) CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ :
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı ...Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) itiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanunla eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, ... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın ... Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR : Açıklanan nedenlerle;
1-... Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın ... Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE,
25/04/2016 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.

Hemen Ara