Esas No: 2016/1584
Karar No: 2016/2384
Uyuşturucu madde ticareti yapma - Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2016/1584 Esas 2016/2384 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
İtirazla İlgili Mahkeme Kararı : Ağır Ceza Mahkemesi"nin 17/09/2015 tarihli 2015/195 esas ve 2015/243 karar sayılı kararı
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelendi.
A) KONUYLA İLGİLİ BİLGİLER :
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık hakkında, ... Ağır Ceza Mahkemesi"nce yapılan yargılama sonucu 17/09/2015 tarihinde 2015/195 esas ve 2015/243 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verilmiş, hüküm sanık müdafii tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce 07/03/2016 tarihinde 2015/16453 esas ve 2016/1333 karar sayı ile sanık hakkındaki hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nca, Dairemizin bu kararına itiraz edilmiştir.
B) İTİRAZ NEDENLERİ :
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itiraz yazısında ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ile Yüksek Yargıtay 20. Ceza Dairesi arasındaki uyuşmazlık; somut olayda sanığın elindeki poşetten ele geçen suç konusu uyuşturucu maddelerin, hukuka aykırı yöntemle elde edilip edilmediği, buna bağlı olarak hükme esas alınıp alınmayacağı ve atılı suçun unsurlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.
12.04.2015 tarihli olay tutanağı ile dosya içeriğine göre somut olay şu şekilde meydana gelmiştir. 12/04/2015 pazar günü saat 19:00 sıralarında sanığın eşgali verilerek eroin satacağı yönünde istihbari bilgi elde eden kolluğun, olay yerine gittiğinde eşgale uygun sanığı görerek onu takip etmeye başladığı, bu sırada yanına hakkında beraat kararı verilen ..."in gelerek, sanığın elindeki poşete bakıp sanıkla konuşmaya başlamalarını tesbit etmeleri üzerine, müdahale etmek istediklerinde sanık ile Nedim"in kaçmaya başladığı, ancak görevlilerce yakalanarak sanığın elindeki poşet kontrol edildiğinde, gazete kağıdına sarılı suç konusu eroinlerin ele geçirildiği anlaşılmıştır.
Ceza Muhakemesinin amacı; sosyal düzenin korunması ile kişilerin hak ve özgürlüklerine saygı arasında bir denge kurulması suretiyle hukuken geçerli kanıtlarla hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır.Ceza Muhakamesi hukukumuz "delil serbestliği" ilkesini benimsemiş, delilleri değerlendirmede de hakime tam bir serbestlik tanımıştır.Delillerin hukuka uygun yöntemlerle toplanması zorunludur. Anayasa"nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile CMK"nın 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi ve 289. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendi uyarınca, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delillerin hükme esas alınamayacağında şüphe yoktur. Ancak, aşağıda arzetmeye çalıştığımız nedenlerle suç konusu ve delili olan uyuşturucu maddelerin, hukuka uygun yöntemlerle elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı ve suçun unsurlarının oluştuğu değerlendirilmiştir.
1-Kolluğun bir arama emri veya kararı gerekmeden arama yapabileceği haller bulunmaktadır. Bunlar, Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin karar alınmadan yapılacak arama başlıklı 8, 9, 25 ve 27. maddelerinde sayılmıştır.
"...Suç üstü halinde yapılan aramalarda, ..suç işlenen yerlerde delillerin aranması, bulunması, el konulması için.. , ..5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24. maddesindeki kanunun hükmü ve amirin emrini yerine getirme, 25. maddesindeki meşru savunma ve zorunluluk hali ve 26. maddesindeki hakkın kullanılması ile diğer kanunların öngördüğü hukuka uygunluk sebepleri halinde yapılan aramalarda, toplum için veya kişiler bakımından hayati tehlikeyi ortadan kaldırmak amacıyla veya kapalı yerlerden gelen yardım çağrıları üzerine, konut, işyeri ve yerleşim yeri ile eklentilerine girmek için, hakim veya savcı kararı alınmasına gerek bulunmamaktadır.
5271 sayılı CMK"nın m.2/1-j. bendi; suç üstü halini, o sırada işlenmekte olan suçla sınırlı tutmamıştır; ayrıca suçüstü sayılan halleri de tanımlamıştır. Bu maddeye göre suçüstü hali; işlenmekte olan suç yanında, henüz işlenmiş olan suç ile suçun işlenmesinden hemen sonra takip edilen veya suçun az önce işlendiğine dair eşya ya da delille yakalanan kimsenin işlediği suçu da içermektedir. CMK. md. 90/1-2. ile md. 2/1 - (j) bendi birlikte değerlendirildiğinde, bu gibi hallerde herhangi bir kişi veya makamın yazılı emrine gerek bulunmamaktadır.
Nitekim bozma kararına konu somut olayda, pazar günü saat 19:00 sıralarında sanığın eşgali verilerek eroin satacağı yönünde istihbari bilgi elde eden kolluğun, olay yerine gittiğinde eşgale uygun sanığı görerek onu takip etmeye başladığı, bu sırada yanına hakkında beraat kararı verilen ..."in gelerek, sanığın elindeki poşete bakıp sanıkla konuşmaya başlamalarını tesbit etmeleri üzerine, müdahale etmek istediklerinde sanık ile Nedim"in kaçmaya başladığı, ancak görevlilerce yakalanarak sanığın elindeki poşet kontrol edildiğinde gazete kağıdına sarılı suç konusu eroinlerin ele geçirildiği anlaşılmıştır. Bu haliyle sanığın suç üstü yakalanmış olduğu ve yapılan eşya aramasının da suç üstü hükümlerine göre yapıldığının kabulünde zorunluluk bulunmaktadır. Artık suç üstü hali bulunduğundan ve sanığın suç delillerini yok etmesi söz konusu olabileceğinden, suç delillerinin tesbit edilmesinden sonra, kolluk görevlileri nöbetçi Cumhuriyet savcısına derhal bilgi vermişlerdir. Bu itibarla yapılan işlem hukuka uygun olup elde edilen kanıtın hükümde değerlendirilmesinde bir engel bulunmamaktadır.
2-Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde, sunulan kanıtların kabul edilebilir olup olmadığına karar verme usulünü gösteren ve hangi kanıtların kabul edilebilir olduğunu, hangilerinin kabul edilemez olduğunu belirleyen bir kural olmadığı gibi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de “ İç hukukta yeterli hukuki temeli bulunmadan veya hukuka aykırı vasıtalar kullanılarak elde edilmiş materyallerin yargılamada kanıt olarak kullanılması kural olarak, başvurucuya gerekli usulü güvencelerin sağlanmış olması ve materyalin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı olmaması şartıyla, sözleşmenin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasındaki adil yargılanma standartlarına aykırılık oluşturmaz ” (Chalkley/ Birleşik Krallık [kk] B.No: 6383/100, 26.09.2002) ve "Bir delilin, diğer yan delillerle desteklenmemiş olması, mutlak suretle adil yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturmaz. Mahkemece hükme esas alınan bir delilin çok kuvvetli olması ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk bulunmaması, destekleyici delillere olan ihtiyacın yoğunluğunu azaltır. Buna karşılık gücü ve güvenilirliği konusunda birtakım şüpheler bulunan bir delilin, suçun sübutu konusunda ulaşılan vicdani kanaat bakımından belirleyici olması halinde, bu durum hakkaniyete uygun yargılanma hakkı bakımından sorun oluşturabilir ” (Güllüzar Erman, B. No: 2012/542 04.11.2014) şeklinde kararlar vermiştir.
Bu kararlar ışığında somut olaya baktığımızda; suç konusu uyuşturucu maddelerin baskı, zorlama ve tuzak gibi yargılamayı lekeleyebilecek nitelikli ve kaynaklı yöntemlerle elde edilmediği ve güvenilirliği konusunda herhangi bir risk ve şüphe bulunmadığı dikkate alındığında, hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
3-5271 sayılı CMK"nın 230/1-b maddesinde;"mahkumiyet hükmünün gerekçesinde dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen deliller ayrıca ve açıkça gösterilir." denilmek suretiyle, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen diğer delillerin geçerliliğini koruyacağı benimsenmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 29.11.2005 tarih ve 2005/144 Esas, 2005/150 Karar sayılı Kararında: “usulüne göre alınmış bir arama kararı olmadan yapılan arama hukuka aykırı olduğundan, arama işleminde elde edilen maddi delilin hükme esas alınamayacağı belirtilmiş ancak, sanığın özgür iradesine dayalı, ihbarla uyumlu ikrarının varlığı karşısında, suçun sübuta erdiği kabul edilmiştir.
Yüksek Yargıtay 20.Ceza Dairesi"nin bozma ilamında belirtildiği gibi, somut olayda bir arama kararı ya da yazılı arama emrinin bulunmaması halinde, yapılan arama işleminin hukuka aykırı olduğu kabul edilse dahi, sanığın bu arama işleminin içeriğine herhangi bir itirazlarının bulunmaması, mahkeme huzurunda ve soruşturma aşamasında ihbarla uyumlu suçunu ikrara yönelik beyanlarda bulunması, sanığın yakalanış şekli, sanığın elindeki poşetten suç konusu maddelerin ele geçmesi, suç yeri ve zamanı, hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmaması karşısında, suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut olayda ele geçirilen suç konusu uyuşturucu maddelerin, hukuka uygun yöntemle elde edildiği, buna bağlı olarak hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı; hukuka aykırı yöntemle elde edildiği kabul edilse dahi, sanığın arama işleminin içeriğine herhangi bir yakınma ve itirazlarının bulunmaması, mahkeme huzurunda ve soruşturma aşamasında ihbarla uyumlu suçunu ikrara yönelik beyanlarda bulunması, sanığın yakalanış şekli, sanığın elindeki poşetten suç konusu maddelerin ele geçmesi, suç yeri ve zamanı, hükmün münhasıran arama sonucu elde edilen delile dayanmaması karşısında, suçun sübutuna ilişkin yerel mahkeme kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Bu itibarla Yüksek Yargıtay 20.Ceza Dairesi"nin bozma gerekçesinin yerinde olmadığı anlaşıldığından, yerel mahkeme kararının onanması için itiraz etmek gerekmiştir.
C) CUMHURİYET BAŞSAVCISININ İTİRAZIYLA İLGİLİ YASA HÜKÜMLERİ :
1- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 308. maddesi:
(1) Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, resen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kurulu"na itiraz edebilir. Sanığın lehine itirazda süre aranmaz.
(2) (05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanun"la eklenen fıkra) itiraz üzerine dosya, kararına itiraz edilen daireye gönderilir.
(3) (05.07.2012 tarihli Resmi Gazete"de yayımlanan 6352 sayılı Kanunla eklenen fıkra) Daire, mümkün olan en kısa sürede itirazı inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderir.
D) İTİRAZIN VE KONUNUN İRDELENMESİ :
Dairemizin itiraza konu olan kararının, itiraz yazısında ileri sürülen tüm nedenler tartışılıp değerlendirilerek verildiği ve kararda bir yanlışlık bulunmadığı anlaşıldığından, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazı yerinde görülmemiştir.
İtirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na gönderilmesine karar vermek gerekmektedir.
E) KARAR : Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"nın itirazının yerinde görülmediğine,
2- 5271 sayılı CMK"nın 308. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, itirazın incelenmesi için dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kurulu"na GÖNDERİLMESİNE,
25/04/2016 tarihinde, oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY GEREKÇESİ:
Ceza yargılaması hukukumuzda delillerle ilgili geçerli olan ilke delil serbestisi ilkesidir. Dolayısıyla yapılan bir ihbar sonucu sanığın elindeki poşette yapılan aramada suça konu eroinin ele geçirildiği, sanığın özgür iradesi ile hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında hakim huzurunda suçunu ikrar ettiği ayrıca dinlenen tanıklarında olayı doğruladıkları anlaşılmakla, hukuka aykırı olarak yapılan arama sonucu elde edilen delilin delil olarak kabul edilmemesi halinde dahi diğer delillerle sanık hakkında mahkûmiyet verilebileceği ve yerel mahkeme tarafından mahkûmiyet hükmü kurulurken bu delillerin de gösterilmiş olması nedeniyle çoğunluğun bozma düşüncesine katılmıyorum.