Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/4-28 Esas 2010/8 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2010/4-28
Karar No: 2010/8

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/4-28 Esas 2010/8 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2010/4-28 E., 2010/8 K.

Hukuk Genel Kurulu 2010/4-28 E., 2010/8 K.

  • İDARİ PARA CEZASININ DAVALI LEHİNE HÜKMEDİLMESİ
  • TAZMİNAT DAVASI
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 573 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 576 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4.Hukuk Dairesince ;

    "Davacı dava dilekçesinde, dava dışı Y...... B......"nin hakkındaki hazırlık soruşturması sırasında kendisine yönelik olarak "S..... C.. isimli şahsı tanırım, kendisi dolandırıcı ve tokatçıdır" ifadelerini kullandığını; kişilik haklarına saldırı niteliğindeki sözler nedeniyle adı geçen aleyhine manevi tazminat istemi ile açtığı davanın Gaziantep Asliye 2.Hukuk Mahkemesi"nin 5/7/2005 gün ve 2005/113-314 sayılı kararı ile reddedildiğini; temyiz isteminin de süre yönünden reddedildiğini ve bu kararın Dairemiz tarafından onandığını; karar düzeltme dilekçesinin de reddedildiğini; dava dışı Y...... B......"nin, davaya konu sözler nedeniyle Gaziantep 1.Sulh Ceza Mahkemesi"nin 10/4/2006 gün ve 2005/450-2006/255 sayılı kararı ile sövme suçundan dolayı cezalandırıldığını ve kararın da kesinleştiğini; ceza yargılaması sırasında verilen karar nedeniyle yargılamanın yenilenmesi istemi ile açtığı davanın da Gaziantep Asliye 2.Hukuk Mahkemesi"nin 14/9/2007 gün ve 2007/220-370 sayılı kararı ile reddedildiğini ve Dairemiz tarafından onanarak karar düzeltme isteminin de reddedildiğini; davalı hakimin, kesinleşmiş ceza mahkemesi kararını bekletici sorun yapmaksızın uyuşmazlığı çözümlemesi nedeniyle reddedilen manevi tazminat davasında maktu avukatlık ücreti yerine nispi avukatlık ücretine hükmetmesinin doğru olmadığını; bu durumun yerleşik yargısal kararlara ve hakimin tarafsızlığı ilkesine aykırı olduğunu ileri sürerek 760,00-YTL maddi ve 1.000,00-YTL manevi tazminat isteminde bulunmuştur.

    Davalı cevap dilekçesinde, davacı tarafından ileri sürülen hususların ancak temyiz sebebi olabileceğini; HUMK"nun 573 ve devamı maddelerinin şartlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

    Davacı ve davalı tarafından sunulan karar örnekleri ile tüm dosya içeriğindeki bilgiler itibariyle; davacı tarafından dava dışı Y...... B...... hakkında açılan manevi tazminat davasının Gaziantep Asliye 2.Hukuk Mahkemesi"nin 5/7/2005 gün ve 2005/113-314 sayılı kararı ile ileri sürülen sözlerin savunma kapsamında kaldığı gerekçesiyle reddedildiği; davacının temyiz isteminin, mahkemenin 14/10/2005 gün ve 2005/113-314 sayılı kararı ile süre yönünden reddedildiği; bu karara yönelik temyiz isteminin Dairemizin 7/12/2006 gün ve 2005/14664-2006/13783 sayılı kararı ile onandığı ve karar düzeltme dilekçesinin de "kararı temyiz etmeyen taraf karar düzeltme isteminde bulunamayacağından" Dairemizin 19/3/2007 gün ve 2007/1722-3511 sayılı kararı ile reddedildiği; gerek temyiz ve gerekse karar düzeltme dilekçelerinde, ceza mahkemesinin mahkumiyet kararı ile maktu avukatlık ücreti yerine nispi avukatlık ücretine hükmedilmesinin temyiz ve karar düzeltme nedeni olarak ileri olarak sürüldüğü; ancak, temyiz isteminin süre yönünden reddedilmesi nedeniyle esasa ilişkin değerlendirme yapılmadığı; yargılama sırasında sunulamadığı ileri sürülen ceza mahkemesi kararı nedeniyle yargılamanın yenilenmesi istemine dayalı davanın da Gaziantep Asliye 2. Hukuk Mahkemesi"nin 14/9/2007 gün ve 20070220-370 sayılı kararı ile reddedildiği ve Dairemizin 18/6/2008 gün ve 2007/13163-2008/8362 sayılı kararı ile onandığı; karar düzeltme isteminin 24/11/2008 gün ve 2008/11217-14583 sayılı ilam ile reddedildiği ve yasa yollarının davacı tarafından kullanıldığı anlaşılmıştır.

    Hakimlerin hakimlik görevini yaparken "Yargısal Faaliyetleri" nedeniyle vermiş oldukları zarardan dolayı HUMK"nun 573. maddesinde sayılan durumlarda, 573-576. maddelerindeki hükümlere göre tazminat davası açılabileceği düzenleme altına alınmıştır. Eldeki dava HUMK"nun 573 ve izleyen maddelerine dayandırılmıştır. Böyle bir dava için hakimin kasıtla hareket etmiş olması ve verdiği kararın kanuna ve adalete aykırı bulunması gerekir. 573/1, 573/2.maddelerine göre ise açık ve kesin olan kanun hükmüne aykırı bir karar sorumluluğu doğurur. HUMK"nun 573/3 ve 4.maddeleri gereğince, yargılama tutanağında olmayan bir nedene dayanılması ya da tutanağın değiştirilmesi sorumluluğun dayanaklarıdır. Hakimin çıkar karşılığı hareketi ile görevini savsaması ise sonraki bent olan HUMK"nun 573/5.maddesinde yer almıştır. Memuriyet görevini yapmakta ihmal ve terahi gösterilmesi HUMK"nun 573/7.maddesinde düzenlenmiştir. Sayılan bu haller örnek niteliğinde olmayıp sayılı ve sınırlı durumları ifade eder.

    Anılan bu yasal düzenlemeye göre olaya bakıldığında, davalı hakimin görevi savsaması, tutanaklara geçmemiş bir nedene dayanması, kasıtlı hareketle yasaya ve adalete aykırı karar ya da kesin bir yasa buyruğuna aykırı hareketinin bulunmadığı açıktır. Ceza mahkemesi kararının bekletici sorun yapılması hakimin takdirine ilişkin olup temyiz nedeni olarak ileri sürülebilir. Nitekim, temyiz aşamasında ileri sürülmüş; ancak, temyiz süresinin geçirilmesi üzerine verilen ek kararın onanması nedeniyle bu yönde bir inceleme yapılmamıştır. Yine, tümden reddedilen manevi tazminat nedeniyle maktu avukatlık ücreti yerine nispi avukatlık ücreti takdir edilmesine ilişkin olgu da temyiz nedeni oluşturmakla birlikte, yukarıda açıklanan nedenle gerek temyiz gerekse karar düzeltme aşamalarında değerlendirme konusu yapılamamıştır. Şu durumda, hakimin hukuki sorumluluğuna dayanak yapılan hususların yasa yolu sırasında incelememesinin nedeni, davacı tarafından süresi içinde temyiz yoluna başvurulmamış olmasıdır. Açıklanan bu durum itibariyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

    Dava reddedildiğine göre HUMK"nun 576.maddeleri uyarınca (davalı istemese dahi) davalı yararına manevi tazminat takdiri gerektiği sonucuna varılmıştır. Yasa koyucu hakim aleyhine dava açılmasıyla işin mahiyeti gereği karşı tarafın tazminat isteğinin bulunduğu varsayım olarak kabul etmiştir. Bu bağlamda davacının davalıyla ilgili ithamı ve taraflarla ilgili diğer olgular gözetildiğinde HUMK"nun 576/2.maddesi uyarınca davalı için 500.00 lira manevi tazminatın davacıdan alınmasına karar verilmesi uygun bulunmuştur.

    Açıklanan nedenler ve gerekçeler gözetildiğinde aşağıdaki hükmün kurulması yönünde bir sonuca varılmıştır."gerekçesiyle;

    "H Ü K Ü M

    : Yukarıda yazılı bulunan gerekçelerle;

    1-HUMK"nun 573.maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın REDDİNE,

    2-HUMK"nun 576.maddesi gereğince takdiren 500,00 TL idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

    3-HUMK"nun 576.maddesi gereğince davalı yararına takdir edilen 500,00 TL manevi tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

    4-Davacı aleyhine takdir olunan tazminat tutarı üzerinden hesaplanan 27,00 TL nispi karar ve ilam harcı ile davanın reddi nedeniyle alınması gereken 15,60 TL maktu karar ve ilam harcı toplamı olan 42,60 TL harcın peşin alınan 145,26 TL"den düşümü ile kalan 102,66 TL"nin istek halinde davacıya geri verilmesine,

    5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,"

    dair oybirliği ile verilen 05.05.2009 gün ve 2009/1- 2009/45 sayılı kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından sonra gereği düşünüldü:

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği, kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Hukuk Genel Kurulu"ndaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, müddeabihin miktarı itibariyle, maddi tazminata ilişkin karara karşı temyiz yolunun açık olup olmadığı, ön sorun olarak incelenmiştir:

    Davacı 10.000 TL manevi tazminat istemi yanında (fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmaksızın) 760 TL maddi tazminat isteminde de bulunmuştur.

    21.07.2004 gün ve 25529 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayımı tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"; yürürlük tarihinden sonra Yerel Mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 427.maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL olarak değiştirmiş; 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar temyiz (kesinlik) yönünden 2007 yılı için 1.170 YTL; 2008 yılı için 1.250 YTL; 2009 yılı için de 1.400 (TL) YTL olarak belirlenmiştir.

    Eldeki davada, temyiz istemine konu kararın verildiği 05.05.2009 tarihi itibariyle 5219 ve 5236 Sayılı Kanun"ların temyiz(kesinlik) sınırını 1.400 (TL) YTL. olarak değiştiren hükmü yürürlüktedir.

    Davacı, davalıya karşı olan birden fazla talebini (maddi ve manevi tazminat) aynı davada birleştirmiştir. Objektif dava birleşmesi, olarak adlandırılan bu durumda taleplerin her biri ayrı dava olmakla birlikte, mahkemenin görevi taleplerin toplam miktarına göre belirlenmektedir.

    Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında temyiz edilebilirlik konusunda iki ayrı görüş ortaya atılmıştır:

    Azınlıkta kalan görüş, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin birlikte dava edilmekle objektif dava birleşmesine konu olsalar bile, her birinin ayrı dava olma özelliğini yitirmediklerini ve temyiz edilebilme sınırının her bir davanın değerine göre belirlenmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de bu görüş çoğunluk tarafından benimsenmemiştir.

    Çoğunluk görüşü, objektif dava birleşmesinin söz konusu olduğu durumda, görev yönünden nasıl toplam dava değeri esas alınıyor ve harç ta bu değer üzerinden tahsil ediliyor ise temyiz edilebilirlik sınırının da toplam değer üzerinden belirlenmesi gerektiği, yönünde oluşmuş; sonuçta davacı tarafından 10.000 TL manevi+ 760,00 TL maddi tazminat olmak üzere toplam 10.760,00 TL tazminat istenmiş ve bu istemin mahkemece reddedilerek, temyize konu edilmiş olmasına göre, bu miktarın 1.400,00 TL temyiz (kesinlik) sınırının üzerinde olduğu, temyiz incelemesinin maddi tazminat istemini de içermesi gerektiği sonucuna varılarak, ön sorunun reddi ile işin esasının incelenmesine geçilmesine oy çokluğu ile karar verilmiştir.

    Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin hükmüne yönelik temyiz itirazları incelendi:

    Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Özel Dairenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği karar usul ve yasaya uygundur.

    Ne var ki, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 576.maddesi hükmü karşısında, bu maddede geçen idari para cezasının davalı lehine hükmedilmeyip, hazineye gelir kaydedilmesi gerektiğinden, kararın hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan "…

    ….500,00 TL idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine" şeklindeki ibare usul ve yasaya uygun bulunmamış; bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden kararın hüküm fıkrasının 2.bendindeki "…

    …..idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ibaresinin çıkartılarak, yerine "…

    ….idari para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilerek onanması gerekmiştir.

    S O N U Ç : Davacının temyiz itirazlarının reddi ile 4.Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının 2.bendindeki "…

    …..idari para cezasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine" ibaresinin çıkartılarak, yerine "…

    ….idari para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine" ibaresi yazılmak suretiyle düzeltilerek ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı (53.25) TL. harcın temyiz edenden alınmasına, 27.01.2010 gününde ön sorun yönünden oyçokluğu, esas yönünden oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara