Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001/4-101 Esas 2001/155 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2001/4-101
Karar No: 2001/155
Karar Tarihi: 14.2.2001

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001/4-101 Esas 2001/155 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2001/4-101 E., 2001/155 K.

Hukuk Genel Kurulu 2001/4-101 E., 2001/155 K.

  • KARAR DÜZELTME
  • MENFİ TESPİT DAVASI
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 440 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "menfi tesbit " davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;Ankara Asliye 3.Hukuk Mahkemesi"nce davanın kabulüne dair verilen 18.5.1999 gün ve 1998/129 E- 1999/360 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi"nin 15.5.2000 gün ve 2000/4170-4701 sayılı ilamiyle; (...Davacı şirket, işletmekte olduğu talih oyunu salonu nedeniyle Davalı Bakanlığına 200.000 dolar tutarında teminat mektubu verdiklerini, oyun salonlarının çıkan yasa gereğince kapatıldığını, davalı bakanlığın kendilerinden önceki işletenin borçlarını gerekçe göstererek teminat mektubunu paraya çevirmek istediğini ve iade etmediğini belirterek, borçlu olmadıklarının tesbiti ile teminat mektubunun iadesini istemiştir.

    Mahkemece dava kabul edilmiş, karar dairemizce 27.10.1999 gününde onanmıştır.

    Ne var ki; talih oyunu salonunu davacıdan önce işleten şirketin bu yeri devrederken davacı şirket ile aralarında bir devir protokolü yapıldığı ve bu sözleşmeye göre devir alanın devir edene ait borçları kabul ettiğinin kararlaştırıldığının iddia edilmiş olması karşısında mahkemece bu devir protokolünün celbedilerek incelenip sonucuna göre bir karar vermesi gerekirken bu yönün gözetilmemiş olması bozmayı gerektirir ise de karar onanmış bulunduğundan kararın gösterilen nedenle bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Davacı şirket, işletmekte olduğu talih oyunları salonu nedeniyle davalıya verdiği teminat mektubunun, salonu kendisine devreden şirkete ait bir borç nedeniyle iade edilmediğini ileri sürerek, borçsuzluğun tesbiti ve teminat mektubunun iadesi isteminde bulunmuştur. Davalı, davacı ile salonu ona devreden dava dışı şirketin aynı şirketler grubuna bağlı olması, ortakları arasında aynı kişilerin bulunması nedeniyle, devreden şirkete ait borçtan davacının sorumlu olduğunu savunmuş; bu savunmasını, davanın kabulüne yönelik mahkeme hükmünün temyizi aşamasında da sürdürmüş, Yüksek 4.Hukuk Dairesinin onama kararına karşı karar düzeltme yoluna gitmiş ve buna ilişkin dilekçesinde bu kez, daha önceki aşamalarında ileri sürmediği bir protokole dayanarak, davacı ile devreden önceki şirket arasında düzenlenen protokolde, davacının menfi tespit istemine konu borcu üstlendiği savında bulunmuştur. Yüksek Daire, davalının bu protokole dayalı karar düzeltme istemini kabul ederek, mahkeme kararını, varlığı ileri sürülen bu protokolün celbi ve incelenerek sonucuna göre hüküm kurulması gereğine işaret ederek bozmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    Hemen belirtilmelidir ki, usul hukukumuzda karar düzeltme yolu, temyiz yolunun devamı ve onun tamamlayıcısı olarak öngörülmüş ve bu yapısı nedeniyle karar düzeltme nedenleri, HUMK.nun 440.maddesinde tahdidi olarak sayılmıştır. Eş söyleyişle, karar düzeltme isteminin kabul edilebilmesi, ancak anılan yasa hükmünde tahdidi şekilde belirtilen dört halden birinin varlığı halinde mümkündür.

    Somut olay bu hukuksal çerçeve içerisinde değerlendirildiğinde, davalının yargılama sırasında ve hükmün temyizine ilişkin dilekçesinde dayanıp bildirmediği bir husus ve delili, karar düzeltme aşamasında ileri sürerek, hükmün bu nedenle bozulmasını istemesine olanak bulunmadığı; böyle bir durumda HUMK.nun 440.maddesinde tahdidi olarak sayılan karar düzeltme nedenlerinden herhangi birinin varlığının kabul edilemeyeceği ve dolayısıyla bu gerekçeye dayalı bir bozma kararı verilemeyeceği açıktır. Olayda, kamu düzenine ilişkin olan ve bu nedenle resen gözetilmesi gereken bir yön de mevcut değildir. Kaldı ki, davacı da, Yüksek 4.Hukuk Dairesi"nin, davalının ileri sürdüğü protokolün eklenerek gönderilmesi istemiyle dosyayı mahalline geri çevirmesi üzerine mahkemeye sunduğu 11.4.2000 havale günlü dilekçesinde, davalının savunmasını bu şekilde genişletmesine açıkça karşı durmuş; Yargıtay"ın da karar düzeltme aşamasında böyle bir savunmayı resen gözetemeyeceğini ileri sürmüştür. Hal böyle olunca, mahkemenin bu gerekçeye dayalı direnme kararı yerinde olup, onanmalıdır.

    SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, 14.2.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara