Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001/17-144 Esas 2001/143 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2001/17-144
Karar No: 2001/143
Karar Tarihi: 14.2.2001

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2001/17-144 Esas 2001/143 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu 2001/17-144 E., 2001/143 K.

Hukuk Genel Kurulu 2001/17-144 E., 2001/143 K.

  • TESCİL
  • TESPİTİN İPTALİ
  • 3402 S. KADASTRO KANUNU [ Madde 30 ]
  • "İçtihat Metni"

    Taraflar arasındaki "tesbitin iptali-tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çat Kadastro Mahkemesi"nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 21.9.1999 gün ve 1996/37 E- 1999/12 K. sayılı kararın incelenmesi davalı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi"nin 4.7.2000 gün ve 2000/3084-3309 sayılı ilamiyle; (...Kadastro sırasında dava konusu 103 ada 12 parsel numaralı 4205,02 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Asliye Mahkemesinde davalı olduğundan söz edilerek malikhanesi açık bırakılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Daha önce AA tarafından davalı İhsan Yıldız aleyhine Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi davası görevsizlikle kadastro mahkemesine aktarılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne taşınmazın 1/8 payının davalı, 7/8 payınında DA mirasçıları adına iştirak halinde mülkiyet olarak tapuya tesciline ve davalının taşınmaza elatmasının önlenmesine karar verilmiş, kararın Dairemizce onanması üzerine davalı tarafından hükmün bozulması istemiyle karar düzeltme yoluna başvurulmuştur.

    Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra yapılan araştırma, inceleme ve uygulama dahi hüküm kurmaya yeterli değildir. Dava ve hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 3402 sayılı Kadastro Yasasının 27/3. maddesinde Asliye Mahkemesinden aktarılan ve henüz kesinleşmemiş olan davalara kaldıkları noktadan bu yasada öngörülen esas ve usul dairesinde devam olunacağı hükme bağlandığına göre, öncelikle Asliye Mahkemesinde davaya konu edilen yerin 103 ada 12 parsel olup olmadığının keşfen belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu yönde herhangi bir belirleme yapılmamıştır. Diğer taraftan bozma ilamındaki kabulün aksine Haziran 1289 tarih 63 nolu tapu kaydı ile 1937 tarih 124 tahrir nolu vergi kaydının dava konusu taşınmazla dava dışı 11 ve 13 nolu parsellere aidiyeti keşfen saptanmadığı gibi, tarafların bu konuda açık bir kabulleri de bulunmamaktadır. Hükmüne uyulan bozma ilamında H ve CT dışındaki tesbit bilirkişileri ile İA"ın dinlenerek, taşınmazın tapu maliki M"ten İA tarafından mı satın alındığı, yoksa DA"a mı ait olduğu konusunda olaylara dayalı olarak bilgilerinin alınması özellikle tutanak bilirkişileri ile duruşmada dinlenen tanık sözleri arasındaki çelişkinin giderilmesi, bu arada taşınmazda kimin hangi tarihten beri zilyet olduğu ve zilyetliğin sürdürülüş biçiminin sorulması gereğine değinildiği halde HT, KA ve NK"nın dinlenilmeleriyle yetinilmiş, başkaca araştırma yapılmamış, adı geçenlerin ifadeleri arasındaki çelişkinin giderilmesine dahi çalışılmamıştır. Bozma ilamına uyulmakla lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak, mahkemeye de bozma gereklerini tam anlamıyla yerine getirme yükümlülüğü doğar. Mahkemece bu yönler dikkate alınmaksızın yazılı olduğu üzere eksik incelemeye dayalı hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir.

    O halde, uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2. maddesi uyarınca çözümlenmesi gerekir bir nitelik arz ettiği de düşünülerek önceki keşifte dinlenen bilirkişi ve tanıklarla duruşmada dinlenen tanıklar ve tüm tesbit bilirkişileri huzurunda yerinde yeniden keşif yapılarak tutanakta yazılı Haziran 1289 tarih 63 sıra nolu tapu ve 1937 tarih 124 nolu vergi kaydı ile davalının dayandığı 4.11.1988 tarihli senet taşınmazı ve yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı ve yansız bir bilirkişi aracılığıyla gereği gibi uygulanarak kapsamı ve taşınmaza uyup uymadığı kesin olarak saptanmalı, kayıtlarda geçen sınırlar arazi üzerinde bilirkişiye göstertilip yerleri düzenlenecek krokiye işaret ettirilmeli, bilirkişi tarafından bilinmeyen sınırlar olduğunda tanıkların bilgilerine başvurulmalı, uygulamada dava dışı 11 ve 13 nolu parsellerin dava konusu parselle öncesinin bir bütün olduğu dikkate alınmalı, taşınmazları dıştan çevreleyen komşu parsellerin dayanakları kayıtlar getirtilerek taşınmazlar yönünü ne şekilde sınır okuduklarına bakılmalı ve bilirkişi sözleri denetlenmeli, bu arada Asliye Mahkemesindeki elatmanın önlenmesi davasına konu edilen yer ile davalı 103 ada 12 parselin aynı yer olup olmadığı keşfen belirlenmeli, aynı yerler olması ve kayıtların kapsamında kalması halinde taşınmazın tapu maliki M"ten İA"ın satın aldığı bir yer mi yoksa DA"a ait bir yer mi olduğu, D"a ait olması halinde terekesinin tüm mirasçılarının yada temsilcilerinin katılımıyla geçerli bir biçimde taksim edilip edilmediği, edilmişse taşınmazın kime isabet ettiği, taşınmazda kim yada kimlerin zilyet ettiği, zilyetliklerinin başlangıç tarihi, süresi ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak bilirkişi ve tanıklardan ayrı ayrı sorulup duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı, bilirkişi ve tanık sözleri arasında aykırılık doğduğunda yüzleştirilmek suretiyle aykırılığın giderilmesine çalışılmalı, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 30/2. maddesi uyarınca lüzum görülecek deliller re"sen toplanmalı, Çat Asliye Ceza Mahkemesinin 1998/29 esas sayılı dosyası getirtilip incelenerek verilen kararın davaya etkisi üzerinde durulmalı, 4.11.1988 günlü satış senedinin sahteliğinin ileri sürülmediği ve senette pay satışına dair bir kayda yer verilmediği, değerlendirmede nazara alınmalı, tapu ve vergi kaydının taşınmaza uymaması ve iki taraftan biri yararına zilyetlikle mülk edinme koşullarının gerçekleşmemesi durumunda taşınmazın davanın tarafı olmayan gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerekeceği düşünülmeli, fen bilirkişisine yapılan keşif ve uygulamayı izlemeye olanak verecek biçimde geniş kapsamlı kroki düzenlettirilmeli, ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

    Mahkemece bu yönler gözetilmeden eksik incelemeye dayalı olarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değil, hükmün bozulması gerekirken zuhulen onanmakla, davalının karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairenin 23.2.2000 gün 2000/263-771 sayılı onama ilamlarının kaldırılarak hükmün açıklanan nedenlerden ötürü bozulmasına...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDEN : Davalı

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, tesbitin iptali ve tescil istemine ilişkindir.

    Mahkemenin davanın kısmen kabulüne dair kararı yukarıda belirtilen nedenle bozulmuştur.

    Mahkeme, önceki bozma kararına uygun olarak yapılan araştırmanın yeterli olduğu, yeniden inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

    SONUÇ : Davalının temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 14.2.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

    Hemen Ara