Esas No: 2003/19-420
Karar No: 2003/411
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2003/19-420 Esas 2003/411 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Genel Kurulu 2003/19-420 E., 2003/411 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (İskenderin Asliye Birinci Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 7.6.2001 gün ve 2000/699 - 2001/539 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Ondokuzuncu Hukuk Dairesinin 1.4.2002 gün ve 2001/6578-2002/2372 sayılı ilamı ile; (...Davacı vekili 9.6.2000 tarihli sözleşmeye istinaden davalıya satılan mal bedelinden bakiye kalan 23.610.910.489.-TL alacaklarının tahsilini, sözleşmenin teminatı olarak verilen teminat mektuplarının iadesini talep ve dava etmiştir.
Davalı savunmasında, sözleşmede uyuşmazlık halinde Mersin Mahkemelerin yetkili olacağının kararlaştırıldığını, ayrıca satım konuşulmalın ayıplı olduğunu beyan ederek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, ayıp savunmasının usulüne uygun olarak kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen davaya cevap dilekçesinde, öncelikle yetki itirazında bulunulduktan sonra satım konusu malların da ayıplı olduğu belirtilerek akdi ilişki çekişmeli hale getirilmiştir. O halde davacının talep ettiği alacağının BK.nun 73. maddesinde öngörülen bir para borcuna ilişkin olduğundan söz edilemez.
Öte yandan taraflar arasında düzenlenen 9.6.2000 tarihli satın alma idari şartnamesinin 8/9. maddesinde ihlallerin hal merciinin Mersin Mahkeme ve icra Dairelerinin yetkisinde olduğu kararlaştırılmıştır.
Bu durumda, mahkemece açıklanan hususlar gözetilerek süresinde yapılan yetki itirazının kabulünü karar verilmek gerekirken, hiçbir gerekçe gösterilmeden yetki itirazının reddi ile işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir..... gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz Eden: Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Davacı vekili, davacının davalıya 17.400 ton sülfirik asit satıp teslim ettiğini, davalının ilk iki fatura bedelini ödediğini, ancak, toplam tutarları 23.610.910.489.-TL olan diğer iki fatura bedelini ödemediğini ileri sürerek, iki fatura tutarı 23.610.910.489.-TL"nin reeskont faiziyle birlikte tahsiline ve teminat mektuplarına yönelik muarazanın önlenmesine karar verilmişini istemiştir.
Davalı vekili süresi içerisindeki cevap dilekçesinde, taraflar arasındaki sözleşmenin ilişkin bulunduğu idari şartnamenin 8.9.maddesinde, doğacak ihtilaflarda Mersin Mahkemelerinin yetkili olacağının belirtildiğini, bu durumda HUMK."nun 10. maddesine dayanılarak davanın İskenderun mahkemelerinde açılamayacağını; öte yandan, davacının teslim ettiği malın ayıplı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Yerel mahkemece verilen davanın kabulüne dair karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.
ihale sonucunda düzenlenen 9.6.2000 tarihli sözleşme uyarınca, merkezi İstanbul"da bulunan davacı şirketin, merkezi Mersin olan davalı şirkete 17.400 ton sülfirik asit satarak bunu, sözleşmenin 2. maddesinde belirtilen şekilde, İskenderun"daki tesislerinde davalı şirketin anlaşmalı nakliyecisine teslim ettiği; dolayısıyla, taraflar arasındaki satım sözleşmesinin (satıcının malı teslim etme edimi yönünden) ifa yerinin İskenderun olduğu, toplanan delillerden açıkça anlaşıldığı gibi, bu yönden taraflar arasında çekişme de bulunmamaktadır.
Yine, davalı tarafından bu alım için yapılan ihaleye ilişkin idari şartnamenin 8.9.maddesinde, uyuşmazlık çıkması halinde Mersin Mahkemelerinin yetkili olacağına dair açık hüküm bulunduğu, anılan şartnamenin taraflar arasındaki satım sözleşmesinin eki niteliğinde olduğu, dolayısıyla şartnamedeki bu hükmün, taraflar arasında yapılmış bir yetki sözleşmesi niteliği taşıdığı da çekişme konusu değildir.
Eldeki alacak davası, davacı satıcı şirket tarafından, ifa yeri mahkemesi olarak İskenderun. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır.
Görüldüğü üzere, uyuşmazlık, mahkemenin yetkisi konusundadır.
Bu noktada, yetkili konusundaki yasal düzenlemelere ilişkin şu açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür:
HUMK."nun 9. maddesi, tersine bir yasa hükmü olmadıkça, her davanın, açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu yer mahkemesinde görüleceğini öngörmektedir. Bu hükme göre, genel yetkili mahkeme davalının ikametgahı mahkemesidir.
10. maddede ise, sözleşmenin ifa edildiği veya davalı ya da vekilinin dava tarihinde orada bulunması kaydıyla, sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesinde dahi dava açılabileceği belirtilmiştir. Bu hüküm, özel yetkiye ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir.
Yasanın 22. maddesinde, tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebilecekleri belirtilmiştir. Uyuşmazlık bakımından sonuca etkili olmamakla birlikte, yeri gelmişken şu hususun da belirtilmesinde yarar görülmüştür: Olumsuz yetki sözleşmesi yapılamaz; eş söyleyişle, yetki sözleşmesi yoluyla genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisi kaldırılamaz. Sadece, onların yanında yetkili olabilecek başka bir mahkeme kararlaştırılabilir.
Yetkiye ilişkin bu yasal hükümler karşısında komut olay değerlendirildiğinde:
Somut olayda, davalının ikametgahı Mersin"de bulunduğundan, genel yetki kuralı uyarınca Mersin Mahkemeleri yetkili olacaktır. Ayrıca, taraflar, Mersin Mahkemelerinin yetkili olacağını sözleşmede kararlaştırmış; bu yönde yetki sözleşmesi yapmışlardır. Böylece, gerek HUMK."nun 9. maddesindeki genel yetki kuralı ve gerekse taraflar arasındaki yetki sözleşmesi uyarınca, davaya bakma yetkisi Mersin Mahkemesine aittir.
Ne var ki, yukarıda değinilen HUMK.nun 10. maddesi, ifa yeri mahkemesinin de yetkili olacağına ilişkin bir özel yetki kuralı getirmiştir.
Özel yetki genel yetkiyi ortadan kaldırmaz ise de, onun yanında varlığını sürdürür; dolayısıyla, dava, davacının seçimine göre hem genel ve hem de özel yetkili mahkemede açılabilir.
Yukarıda açıklanan şekilde, somut olayda sözleşmenin ifa yeri İskenderun olduğundan, davacının HUMK.nun 10. maddesindeki kurala dayanarak eldeki davayı açtığı İskenderun Asliye Hukuk Mahkemesi, davaya bakma yetkisine sahiptir.
Hal böyle olunca, yerel mahkemenin aynı gerekçeye dayalı direnme kararı yerinde olup, onanmalıdır.
Sonuç: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle (ONANMASINA) ve 956.239.140 lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 4.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.