Esas No: 2005/5-674
Karar No: 2005/707
Karar Tarihi: 7.12.2005
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/5-674 Esas 2005/707 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi |
: |
Çatak Asliye Hukuk Mahkemesi |
Günü |
: |
20.3.2005 |
Sayısı |
: |
5-15 |
|
|
|
|
|
|
Taraflar arasındaki “Kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çatak Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.9.2004 gün ve 2004/38 E. 52 K. sayılı kararın incelenmesi Davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5.Hukuk Dairesinin 10.2.2005 gün ve 2004/11867 E, 2005/954 K. sayılı ilamı ile,
(...Mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuşsa da bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki,
1-Davacı vekilince temyiz edilmeyen bozmadan önceki ilk kararda dava konusu taşınmazın, bilirkişi raporunda belirlenen 9635,59 metrekaresine el atıldığından bahisle değerlendirme yapılıp, bu miktar üzerinden hüküm kurulmasına rağmen, bozmadan sonraki kararda belirtilen gerekçelerle 15.377,87 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın tamamına el atıldığından bahisle hüküm kurulup, fazla bedele hükmedilmesi,
2-Kabule göre de;
İstem aşılarak bedeline hükmedilen taşınmazın tüm bedeline hükmedilmesi sebebiyle, taşınmazın tamamının tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya tescili yerine, taşınmazın 9635,59 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile Hazine adına tescil edilmesi,
Doğru görülmemiştir.
Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:
Davacı; Van ili, Çatak ilçesi, Yukarı Narlıca köyünde bulunan 10 dönüm taşınmazına, davalı idarece bina inşa edilmek ve tel örgü ile çevrilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.000.000.000 TL. tazminatın davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:
Davalı idare vekili; tapuda müvekkili adına kayıtlı bulunan taşınmazın Askeri Güvenlik Bölgesi içerisinde olduğunu savunarak, davacının tazminat isteminin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:
Yerel Mahkemece; “dava dilekçesinde 10.000 m2 yer karşılığı 12.000.000.000 TL. tazminat talep edildiğine göre, beher metrekare için istemin 1.200.000 TL. olduğu, bilirkişi kurulu raporunda tespit edilen 1.234.962 TL/m2 bedelin, davacı talebini aşması nedeniyle kamulaştırmasız el atılan 15377,87 m2 yüzölçümündeki üç parça taşınmaz bedelinin, metrekarede 1.200.000 TL. hesabı ile re’sen 18.890.736.000 TL. tespit edildiği; ancak bu bedelin, dava dilekçesinde talep edilen 10.000 m2 yer karşılığı 12.000.000.000 TL.sının eldeki davada hüküm altına alınması, kalan 6.890.736.000 TL. tazminat için davacının dava açma hakkının saklı tutulmasına karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle, “davanın kabulü ile, 12.000.000.000 TL. kamulaştırmasız el koyma karşılığının davalı idareden tahsiline, davacının fazlaya ilişkin dava hakkının saklı tutulmasına” dair verilen ilk karar; davalı idare vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce “bilirkişi raporunda değer biçmede esas alınan ürünün verim miktarının resmi verilerden yüksek alındığı” gerekçesiyle ve “bu yönde ek rapor alınması” gereğine işaretle bozulmuştur.
Bozmaya uyan Yerel Mahkeme, bilirkişi kurulundan ek rapor aldıktan sonra; “bilirkişi kurulu ek raporunda taşınmazların metrekare bedeli 785.685 TL. tespit edilmiş olup, idarece el atılan toplam 15377,87 m2 yüzölçümündeki üç parça taşınmazın kamulaştırmasız el koyma karşılığının re’sen 12.082.163.612 TL. hesaplandığı; ancak talep kadar 12.000.000.000 TL. tazminata hükmedilmesi gerektiği” gerekçesiyle “davanın kabulü ile 12.000.000.000 TL.tazminatın davalıdan tahsiline” karar vermiştir.
D-TEMYİZ EVRESİ, BOZMA VE DİRENME;
Davalı vekilince temyiz edilen bu son karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, “bozmadan sonra verilen kararda olduğu gibi, bozmadan önceki ilk kararda da, idarece el atılan toplam 15.377,87 m2 yüzölçümündeki üç parça taşınmaz bedelinin değerlendirmeye alındığı” gerekçesiyle önceki kararında direnmiş; direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
E-MADDİ OLAY;
Tapuda davacı adına kayıtlı bulunan 6958,09 m2 ve 2677,50 m2 yüzölçümündeki iki adet taşınmaz ile, eldeki davada bekletici mesele yapılan ve davacı adına mülkiyetin hükmen tespitine karar verilen 5742,28 m2 yüzölçümündeki bir adet taşınmaz olmak üzere, toplam 15377,87 m2 yüzölçümündeki taşınmazların tamamına, davalı idarece bina inşa edilmek ve tel örgü ile çevrilmek suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı sabittir.
Davacı, 10 dönüm arazisine idarece el atıldığını ileri sürerek, 12.000.000.000 TL. kamulaştırmasız el koyma karşılığının davalı idareden tahsiline karar verilmesini istemiş; Mahkemece verilen ilk kararda, davacının bu davada 10.000 m2 yer bedelini talep ettiği göz önünde tutularak, beher metrekare için 1.200.000 TL. talebi de nazara alınmak suretiyle 12.000.000.000 TL. tazminata hükmedilmiştir.
Davalı idare vekilince temyiz edilen ilk karar, Özel Daire’ce “resmi verilerle uyumlu ek bilirkişi raporu alınması gereğine” işaretle bozulmuş; bozmaya uyan Yerel Mahkeme, bilirkişi kurulundan ek rapor aldıktan sonra, ek raporda tespit edilen ve davacının talebinin altında olan 785.685 TL/m2 bedeli benimseyerek, ancak bu defa 10.000 metrekare yüzölçümünden fazla yer bedeline hükmetmek suretiyle,”12.000.000.000 TL. tazminatın davalı idareden tahsiline” karar vermiştir.
F-UYUŞMAZLIK;
Özel Daire ile Yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; Mahkemenin, 10.000 m2 alan üzerinden tazminata hükmedilmesine ilişkin ilk kararının, davacı tarafından temyiz edilmemesi sebebiyle, bu hususun kesinleşip, hükmü temyiz etmiş olan davalı idare yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluşturup oluşturmadığı noktasındadır.
G-GEREKÇE;
“Usule ilişkin kazanılmış hak” müessesesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda açıkça düzenlenmemiş olup, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay İnançları ile kabul edilmiş bir usul hukuku ana ilkesidir ve kamu düzeni ilede ilgilidir.
Gerçekten 4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı üzere; Yargıtay’ca bir kararın bozulması ve mahkemenin bozma kararına uyması halinde, bozulan kararın bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalmış cihetlerinin kesinleşmiş sayılması, davaların uzamasını önlemek maksadıyla kabul edilmiş çok önemli bir usul hükmüdür. Ve yine, o konunun bozma sebebi sayılmamış ve başka sebeplere dayanan bozma kararına mahkemenin uymuş olması, taraflardan birisi lehine usulü bir kazanılmış hak meydana getirir ki, bu hakkı ne mahkeme ne de Yargıtay zarara uğratabilir.
Bu itibarla usulü kazanılmış hak müessesesi; mahkemeye hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi; Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün, bozma sebeplerinin kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleştiğinden, bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.
Eş deyişle kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak teşkil eder.
Bu noktada, taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin, temyiz eden tarafın, önceki karara oranla daha aleyhine olan bir hükmü veremeyeceği de açıktır.
Somut olayda davacı, 10.000 m2 yüzölçümündeki taşınmaz bedelinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; Mahkemece verilen ilk kararda, 10.000 m2 yer bedeline hükmedilmiştir. Bu hüküm, davacı tarafından temyiz edilmemiş ve davalı vekilinin temyizi üzerine, davalı yararına bozulmuştur.
Yerel mahkemece bozmaya uyulduğuna ve az yukarıda açıklandığı üzere ilk hükmü davacı temyiz etmediğine göre; 10.000 m2 miktar üzerinden davalı yararına usule ilişkin kazanılmış hak oluşmuştur.
Bu durumda artık, ilk kararda hüküm altına alınan 10.000 m2 miktar dışına çıkılarak davalı aleyhine sonuç doğuracak şekilde karar verilmesi olanaklı değildir.,
Hal böyle olunca; Mahkemece 10.000 m2 yer bedeline hükmedilmesi gerekirken, davalı yararına oluşmuş usulü kazanılmış hakkı ortadan kaldıracak biçimde, bu miktardan fazlasına hükmedilmek suretiyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.,
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429 maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, karar düzeltme yolu açık olmak üzere 7.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.