Esas No: 2005/1-670
Karar No: 2005/704
Karar Tarihi: 07.12.2005
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/1-670 Esas 2005/704 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Mahkemesi : Eskişehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi
Günü : 26.07.2005
Sayısı : 2005/105 E- 144 K.
Taraflar arasındaki “tapu iptali tescil olmadığı takdirde tenkis” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Eskişehir 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 07.12.2004 gün ve 2003/743 E,- 2004/411 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 17.02.2005 gün ve 2005/1387-1538 sayılı ilamiyle;
(...Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil, olmadığı takdirde tenkis istemlerine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 8 parsel sayılı taşınmazın 27.08.1987 tarihli akidle ve satış yoluyla davalı adına tescil edildiği görülmektedir.
Davacı, anılan temlikteki satış bedelinin ortak miras bırakan tarafından ödendiğini ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Saptanan temlik tarzına göre, olayda 01.04.1974 tarih, 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı açıktır. Öyle ise; tapu iptal ve tescil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak davada iptal isteği yanında tenkis talebinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Koşulların bulunması halinde tenkis hükümlerinin olayda uygulama yeri bulacağı kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay.sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir (MK.565). Miras bırakanın Medeni Kanunun 564.maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565.maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570.maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561.maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkım dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563.maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564.maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür’atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek gerekli incelemenin yapılması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacının teklifi ile davalının; “karşı tarafın iddiaları doğru değildir. Davaya konu yerde murisin katkısı yoktur. Bu yeri ben kendi birikimlerim ve ziynetlerimle aldım” biçiminde yemin etmesine, bunun davacı aleyhine kesin delil oluşturmasına ve davacının ispatlayamamış sayılmasının gerekmesine, buna göre delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 07.12.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.