2863 sayılı Kanuna aykırılık - hırsızlık - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/3520 Esas 2021/5108 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/3520
Karar No: 2021/5108
Karar Tarihi: 22.06.2021

2863 sayılı Kanuna aykırılık - hırsızlık - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/3520 Esas 2021/5108 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2018/3520 E.  ,  2021/5108 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık, hırsızlık
    Hüküm : A- Sanık ... hakkında;
    1- 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan; 2863 sayılı Kanunun
    65/1, TCK’nın 62, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet
    2- Hırsızlık suçundan; TCK’nın 142/1-f, 62, 51/1-3, 53.
    maddeleri gereğince mahkumiyet
    B- Sanık ... hakkında;
    2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan; Beraat


    2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık ...’in mahkumiyetine, sanık ...’ın beraatine, hırsızlık suçundan sanık ...’in mahkumiyetine ilişkin hükümler, katılan vekili, sanık ... müdafii ve mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Katılan vekilinin, sanık ... hakkında tesis edilen hükme yönelik temyiz isteminin vekalet ücretine hasren olduğu anlaşılmakla;
    1- Mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin incelenmesinde:
    Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 10/02/2020 tarihli ve 2017/8-948 Esas, 2020/162 sayılı Kararında belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin göreve başladığının resmen ilan edilmesinden önceki evrede aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar söz konusu olduğunda, diğer bir ifadeyle 1412 sayılı CMUK’un 305 ila 326. maddelerinin uygulanması gereken hâllerde, mahalli Cumhuriyet savcılarının duruşmalarına iştirak etmediği asliye ceza mahkemesi kararlarına yönelik temyiz sürelerinin de bu Kanunun 310. maddesinin üçüncü fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle belirlenmesi ve bu sürenin “tefhim tarihinden itibaren bir ay” olduğunun kabul edilmesi gerektiği; 6217 sayılı Kanunun 26. maddesi ile 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanuna eklenen geçici 3. madde uyarınca mahalli Cumhuriyet savcılarının, duruşmalarına iştirak etmedikleri asliye ceza mahkemesi kararlarına karşı, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK"un 310. maddesinin 3. fıkrası kıyasen uygulanmak suretiyle, tefhim tarihinden itibaren bir ay içinde temyiz kanun yoluna başvurabilecekleri, temyiz süresinin görüldü ile değil tefhimle başlayacağı, 5320 sayılı Kanuna 12/12/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6572 sayılı Kanunun 45. maddesi ile eklenen geçici 9. maddesine göre, 31/12/2019 tarihine kadar Asliye Ceza Mahkemelerinde yapılan duruşmalarda Cumhuriyet savcısı bulunmayacağının, ancak, verilen hükümlere karşı Cumhuriyet savcısının kanun yoluna başvurabilmesi amacıyla dosyanın Cumhuriyet Başsavcılığına gönderileceğinin belirtildiği, 12/12/2014 ve sonrasında duruşmalara Cumhuriyet savcısı katılamayacağından, mahalli Cumhuriyet savcıları yönünden temyiz süresinin tefhimden itibaren 1 ay, 01/01/2014 ve 12/12/2014 tarihleri arasındaki hükümlerde ise temyiz süresinin tefhimden itibaren 1 hafta olduğu, incelenen dosyada hüküm duruşmasına katılmayan mahalli Cumhuriyet savcısı tarafından 29/04/2015 tarihinde verilen hükme karşı 30/07/2015 tarihinde yapılan temyiz isteminin süresinde olmadığı anlaşılmakla, mahalli Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin 1412 sayılı CMUK"un 310 ve 317. maddeleri uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
    2-Katılan vekilinin, sanık ...’ın beraatine ilişkin hükme yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince:
    Yapılan yargılama sonunda sanığın savunması ve tüm dosya kapsamına nazaran, söz konusu gayrimenkulde herhangi bir taşınmaz bulunmadığı ve daha önce de otopark olarak işletildiği, sanığın suç işleme kastının bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, eksik inceleme ile beraat kararı verildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA,
    3-2863 sayılı Kanuna aykırılık ve hırsızlık suçlarından sanık ...’in mahkumiyetlerine ilişkin hükümlere yönelik adı geçen sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz istemlerinin incelenmesinde ise:
    Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulunun 14/07/1978 tarih ve 10538 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilli, İstanbul I Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 07/07/1993 tarih ve 4720 sayılı kararı ile belirlenen kentsel sit alanı içerisinde kalan, anılan Kurulun 15/05/1996 tarih ve 7712 sayılı kararı ile korunması gerekli kültür varlığı özelliği göstermediğinden dolayı tescil edilmesine gerek olmadığı, can ve mal emniyeti açısından tehlike arzettiğinden yıkılmasında sakınca bulunmadığına karar verilen, 03/07/1996 tarih ve 3885 sayılı yazı ile yıkıldığı bildirilen mevcut binanın yer aldığı parselin korunması gerekli kültür varlığı olarak tescilinin devamına ibaresinin bulunduğu, taşınmaz maliki olan sanık ... tarafından dava konusu parselin otopark olarak kullandırıldığının tüm dosya kapsamıyla sabit olduğu anlaşılmakla, sanık hakkında 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan mahkumiyetine dair hüküm tesis edilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafinin, suçun unsurlarının oluşmadığına, eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1-İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 05/09/2013 tarihli ve 2013/45998 Esas sayılı idianamede hırsızlık suçuna ilişkin bir anlatımın yer almaması, bu itibarla hırsızlık suçundan açılmış bir dava bulunmaması karşısında, sanık hakkında TCK’nın 142/1-f maddesi uyarınca mahkumiyet hükmü tesis edilmesi,
    2- 2863 sayılı Kanunun 65/1. maddesi gereğince tayin edilen temel cezadan, TCK’nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılarak sanık hakkında 1 yıl 8 ay hapis ve 83 gün adli para cezasına hükmedildikten sonra 83 gün adli para cezası miktarının TCK’nın 52/2 maddesi gereğince hesaplanmaması,
    3-2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık hakkında tesis edilen hapis cezasının ertelenip ertelenmediği hususu hükümde tartışılmayarak tereddüte neden olunması,
    4- Kendisini vekil ile temsil ettiren katılan kurum lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi kanuna aykırı,
    5- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “19/03/2013” olarak gösterilmesi,
    İsabetsiz olup, katılan vekilinin ve sanık müdafinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA; 22/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara