Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/1-526 Esas 2005/578 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2005/1-526
Karar No: 2005/578

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/1-526 Esas 2005/578 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2005/1-526 E.  ,  2005/578 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Konya Asliye 1.Hukuk Mahkemesi

    Günü : 30.5.2005

    Sayısı : 108-440 

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya Asliye 1.Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 4.5.2004 gün ve 2001/900 E. 2004/208 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 6.12.2004 gün ve 2004/12172-13259 sayılı ilamı ile;

    (....Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı iptal ve tescil isteğine ilişkindir.

    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

    Dosya içeriği ve toplanan delillerden miras bırakan K.in çekişme konusu 3468 parsel sayılı taşınmazı torunu B..ye 3469 ve 3485 parselleri ise torunu A.A.’a 26.8.1997 tarihinde satış suretiyle temlik ettiği anlaşılmaktadır.

    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirascısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini istiyebilirler.

    Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı,miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

    Somut olaya gelince: miras bırakanın, eldeki dosyadan tefrik edilen 2004/114 esas-209 karar sayılı dosya davalısı olan oğlu M.. ile son yıllarda birlikte oturduğu, köyde bulunan çekişmeli taşınmazların davalılar tarafından tasarruf edildiği, taşınmazların keşfen saptanan değerleri ile satış bedelleri arasında aşırı oransızlık bulunduğu, muris K..’in birbirine yakın ve aynı tarihlerde taşınmazlarının en değerli olanlarını satması için geçerli bir neden bulunmadığı davalıların taşınmazların bedellerini ödedikleri yolundaki savunmalarının geçerli bir kanıta dayalı olmadığı görülmektedir.

    Saptanan bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakan tarafından yapılan temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir....)

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

    TEMYİZ EDEN :Davacılar vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI 

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    S O N U Ç : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 12.10.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara