Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/1-521 Esas 2005/550 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2005/1-521
Karar No: 2005/550
Karar Tarihi: 28.09.2005

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/1-521 Esas 2005/550 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2005/1-521 E.  ,  2005/550 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Balıkesir 2.Asliye Hukuk Mahkemesi

    Günü : 23.03.2005

    Sayısı : 2005/46 E- 82 K. 

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Balıkesir 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 30.06.2004 gün ve 2003/994 E. 2004/571 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesinin 22.12.2004 gün ve 2004/14237-14214 sayılı ilamı ile;

    (...Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal, tescil isteğine ilişkindir.

    Mahkemece,davanın reddine karar verilmiştir.

    Dosya içeriğinden,toplanan delillerden;miras bırakanın 10.10.1999 tarihli çekişme konusu 4710 ada 6 parsel, 4712 ada 6,7,8 parsel sayılı taşınmazların tamamı ile 4712 ada 9 parsel sayılı taşınmazdaki payını davalı kızlarına satış akdiyle temlik ettiği görülmektedir.

    Davacı, söz konusu temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür.

    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakım sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

    Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 01.04.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26.maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin, muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini istiyebilirler.

    Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmıyacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tesbiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış güçünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

    Somut olaya gelince; çekişmeli taşınmazların miras bırakan tarafından davalılara resmi akitte satış gösterilmesine rağmen bedelsiz devredildiği dosya kapsamı ile sabittir. Esasen bu husus mahkemenin de kabulündedir. Miras bırakanın davalıların yanında yaşaması ve onun davalılar tarafından bakılıp gözetilmiş olması, aile birliğinin gerekli kıldığı ahlaki görev cümlesinden kabul edilmelidir. Bu türlü hizmetin satış bedeli olarak nitelendirilmesine olanak yoktur.

    Belirtilen bu olgular, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde, miras bırakanın davalılara yaptığı temlik işlemlerinin mirastan mal kaçırma amaçlı olduğu ve muvazaalı bulunduğu sonucuna varılmaktadır.

    Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ve değerlendirmelerle davanın reddedilmiş olması doğru değildir...)

     

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

    TEMYİZ EDEN :Davacı vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI 

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

    S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.09.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

     

    Hemen Ara