Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/8-479 Esas 2005/488 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2005/8-479
Karar No: 2005/488
Karar Tarihi: 21.9.2005

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/8-479 Esas 2005/488 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2005/8-479 E.  ,  2005/488 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesi

    Günü : 24.2.2005

    Sayısı : 2-20 

    Taraflar arasındaki “tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Muratlı Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.5.2003 gün ve 2002/123 E. 2003/170 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar C. K.,G. K.,C. Ç.,F. E. ve N. K.vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 15.10.2004 gün ve 2004/15882 E.6784 K.sayılı ilamı ile;

    (... Davacı vekili, 06.08.1983 günlü belge ile davalıların miras bırakanından satın ve devralınan dava konusu taşınmazın kadastro çalışmaları sonunda davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

    Davalı A.K., davayı kabul ettiğini bildirmiş, diğer davalılar vekili, olayda hak düşürücü sürenin hasıl olduğu ve Kadastro Mahkemesi hükmünün kesin hüküm oluşturduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı A.dışında kalan diğer davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Dava konusu .parsel davalılar adına hükmen paylı mülkiyet esasına göre tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir. Davalı A.davayı kabul ettiğine, paylı mülkiyette paydaşlardan her biri tek kişi mülkiyetinde olduğu gibi davayı tek başına kabul etmesinin geçerli bulunduğuna göre, davalı Ali"nin payına ilişkin davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı gibi bu yönde temyiz konusu değildir.. ,

    . parsele ait kadastro tutanağı dosya arasında bulunmamaktadır. Geri çevirme yazısı üzerine getirtilen Muratlı Kadastro Mahkemesinin 24.05.2000 gün 1982/138, 2000/12 esas ve karar sayılı hükmü ile dava konusu 54 parsel davalılar adına tapuya tescil edilmiştir. Esas ve karar numarası anılan dava dosyasında davacı H. ile davalıların miras bırakanı H.davacı safında yer almakta olup, davacının 06.08.1983 günlü satış senedine dayanarak 54 parselin tespitinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, mahkemece satıcı Habil"in mirasçı olan şimdiki davanın davalıları satışa onay vermedikleri gerekçesiyle bu satışla ilgili bir karar verilmediği açıklanmıştır. Açıklandığı üzere; davacı H.Kadastro Mahkemesinde başka parseller yanında 54 parsel yönünden de istekte bulunmuş, isteği hakkında açıklandığı üzere herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle, tarih ve sayısı açıklanan Kadastro Mahkemesinin hükmü HUMK.nun 237 .maddesi hükmü uyarınca kesin hüküm sayılamayacağı gibi, satın alma tespit tarihinden sonraki bir döneme rastladığı için Kadastro Mahkemesinin görevine girmesi de söz konusu olmaz. Mahkemece davacının isteği yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Bundan ayrı, dava konusu parselin hükmen tapuya tescil edildiği tarihten dava tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3.maddesinde belirtilen süre geçmemiş bulunduğuna göre davalıların bu yöne ilişen itirazları yerinde görülmemiştir.

    Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. Kadastro tutanağı olmamakla birlikte tespitin 1981 yılında yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı 06.08.1983 tarihinde bu yeri satın aldığını ileri sürdüğüne göre, satış tespitten sonra kesinleşmeden önceki bir tarihe rastlamaktadır. Taşınmaz öncesi itibariyle tapusuz bir yer ise kesinleşme tarihinden önceki satışa değer verilmek suretiyle uyuşmazlığın şimdi olduğu gibi çözüme kavuşturulması gerekir. Şayet, taşınmaz tapulu bir yer ise ve satış tespit tarihinden sonraki bir tarihte yapıldığı için tapulu bir taşınmazın haricen satışı geçerli olamayacağı gibi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesinin de olaya uygulama kabiliyeti bulunamayacağından o takdirde davacının bu yeri kazandığı kabul edilemez. Mahkemece bu hususlar araştırılmadan hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak 54 parsele ait kadastro tutanağının bulunduğu yerden getirtilmesi, "taşınmazın tespit tarihinden önce tapuda kayıtlı bir yer olup olmadığının belirlenmesi, ondan sonra yukarıdaki açıklamalar gözönünde tutularak uyuşmazlığın esası hakkında hüküm kurulması gerekir....)

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

    TEMYİZ EDEN :Davalılar C. K.,Gü. K.,C. Ç.,F. E. ve N.K. vekilleri

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

    A-DAVACININ İSTEMİNİN ÖZETİ:

    Davacı vekili; müvekkilinin 06.08.1983 tarihli belge ile davalıların miras bırakanından satın ve devraldığı Muratlı köyü.parsel sayılı taşınmazın, kadastro çalışmaları sonunda davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.

    B-DAVALININ CEVABININ ÖZETİ:

    Davalı A. K., davayı kabul ettiğini beyan etmiş; diğer davalılar vekili, hak düşürücü sürenin geçtiğini ve Kadastro Mahkemesi kararının kesin hüküm oluşturduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

    C-YEREL MAHKEME KARARININ ÖZETİ:

    Asliye Hukuk Mahkemesi; “dava konusu taşınmazı 06.08.1983 tarihli belge ile davalıların miras bırakanından haricen satın alan davacının, satış tarihinden itibaren taşınmazın zilyedi olduğunun anlaşıldığı” gerekçesiyle; “davanın kabulü ile, A. .parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline, davacı adına tapuya tesciline” karar vermiştir.

    D-TEMYİZ EVRESİ,BOZMA VE DİRENME:

    Davalı A.K. dışında kalan diğer davalılar vekili tarafından temyiz edilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Asliye Hukuk Mahkemesi, “dava konusu taşınmazın tespit tarihinden sonraki bir tarihte satın alınmış olması karşısında, Kadastro Mahkemesinin görevine girmesinin söz konusu olamayacağı” gerekçesiyle önceki kararında direnmiştir.

    E-GEREKÇE:

    Dosyadaki belge ve delillerden, kadastro tespitinin 1981 yılında yapıldığı ve Muratlı Kadastro Mahkemesi’nin 24.05.2000 gün, E:1982/138, K:2000/12 sayılı karar sayılı hükmü ile dava konusu taşınmazın davalılar adına tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Davacı, dava konusu taşınmazı, kadastro tespitinden sonra, tespitin kesinleşmesinden önce, 06.08.1983 tarihinde davalıların mirasbırakanından satın ve devraldığını ileri sürerek, tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.

    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık; Davaya bakma görevinin Kadastro Mahkemesine mi yoksa Asliye Hukuk Mahkemesine mi ait olduğu noktasındadır.

    3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1.maddesinde yer alan genel ilke uyarınca kadastro tespitinin amacı; memleketin kadastral topoğrafik haritası yapılırken, taşınmaz malların malikleri, varsa üzerindeki hakların saptanması, eski tapuların yenilenmesi ve tapusuz yerlerin tapuya bağlanması suretiyle Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilinin meydana getirilmesidir. Kadastronun gerek idari gerekse yargı uğraşıları, kadastro tespit gününden önceki geometrik ve hukuksal durumu saptamayı amaç güder.

    Nitekim, Kadastro Mahkemesinin görev alanını düzenleyen 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 25.maddesinde “kadastro tutanağının düzenlenmesi gününden ve tutanak sonradan tamamlanmış ve düzeltilmiş ise, o günden sonra doğan haklara dair isteklerin” Kadastro Mahkemesinin görevi dışında kaldığı belirtilmiştir.

    Bu açık hüküm karşısında, tutanağın düzenlenmesinden sonra doğan haklara ilişkin uyuşmazlıkların,Kadastro Mahkemesinde çözümlenemeyeceği kuşku ve duraksamadan uzaktır.Aksi durumda, kadastro işlemlerinin ve davalarının ardının alınması ve kadastronun amacına uygun olarak davaların çabuklukla bitirilmesi olanaksızdır.

    Bu açıklamalar çerçevesinde somut durum değerlendirildiğinde; Kadastro tespitinin yapıldığı 1981 yılından sonra, dava konusu taşınmazı 06.08.1983 tarihinde davalıların mirasbırakanından satın alan davacının istemi yönünden, Kadastro Mahkemesi davaya bakmaya görevli değildir.

    O halde, Asliye Hukuk Mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğuna ilişkin direnme kararı usul ve yasaya uygundur.

    Ne varki, davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, direnme uygun bulunduğundan, işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 8.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 21.9.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

    Hemen Ara