Esas No: 2021/831
Karar No: 2021/4984
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/831 Esas 2021/4984 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : MUHDESAT AİDİYETİNİN TESPİTİ
Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tespit isteğine ilişkindir.
Davacılar, mirasbırakanları ..., ..., ...’ın 825 ada 12 parsel sayılı taşınmazın malikleri olduklarını, İstanbul 22. Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2012/112 esas sayılı kararı ile veraset ilamlarını da aldıklarını, ancak anılan veraset ilamında Irak vatandaşı olmalarına rağmen Suriye vatandaşı olarak yazıldıklarını, bu nedenle intikal için tapu müdürlüğüne başvuruda bulunduklarında taleplerinin reddedildiğini, Türkiye"de gayrimenkul edinmeleri hususunda mevzuatta bir engel bulunmadığını ileri sürerek, mirasbırakanları ..., ... ve ..."ın yasal mirasçıları olduklarının ve dava konusu taşınmazın adlarına tescili yapılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmaz maliklerinin Suriye uyruklu olduklarını, taşınmaza el konulması kararı verildiğini, Suriyeli mirasbırakanların taşınmazlarının mirasçılarına intikal etmesinin mümkün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanların öldükleri tarih itibariyle Suriye uyruklu oldukları, Suriye uyruklu maliklerin sonradan uyrukları değişmiş olsa dahi taşınmazlar yönünden Suriye uyruklu kabul edilecekleri ve mirasçıları adına taşınmazlarının intikalinin mümkün olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere, 15.06.1927 tarihinde yürürlüğe giren 1062 sayılı Yasa ile Bakanlar Kuruluna karşılık (mukabele-i bilmisil ) olarak bir devletin vatandaşlarının Türkiye"deki malları üzerindeki tasarruflarını kısmen veya tamamen tahdit veya onlara elkoyma yetkisi verilmiştir. Bakanlar Kurulunca, bu yasaya uygun olarak Suriye uyruklu kişiler hakkında 13.01.1939 tarih, 2/10250 sayılı kararname çıkarılarak, taşınmazlarını başkalarına devretmeleri ve üzerine ipotek koydurmaları yasaklanmıştır.14.02.1942 tarih, 2/17317 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile muvazaalı temliklerin önlenmesi yönünden, Suriye uyruklu kişilerin borçlarından dolayı malları üzerinde haciz konarak satışların yapılabilmesi de yasaklanmıştır. 18.11.1957 tarih 4/9697 sayılı kararname ile de Suriye uyrukluların paydaşı olduğu taşınmazların rızaen taksimleri yasaklanmış,ancak, mahkeme eliyle şuyuun izalesine imkan verilmiştir. 17.10.1966 tarihinde yürürlüğe giren 01.10.1966 gün, 6/7104 sayılı kararname ilede Suriye uyrukluların mallarına Devletçe el konulmuştur.
Yukarıda açıklanan tüm bu düzenlemelere göre, Devlet, Suriye uyrukluların taşınmazlarına sahip çıkmış, özel şahıslara malikin iradesi veya iradesi dışında geçmesi önlenmiştir.Suriye uyrukluların mallarının mülkiyeti 1966 tarihine kadar devlete geçmemiş ise de, devletin vaziyet ettiği, hakimiyeti altında bulundurduğu açıktır.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz üzerinde 29.04.1981 tarihli “Bakanlar Kurulunun 01.10.1966 gün ve 6/7104 sayılı Kararnamesi gereğince Hazinece el konulmuştur” şeklinde şerh bulunduğuna göre bu davada Hazine’nin de yer alması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Ne var ki, dava sadece Tapu Müdürlüğü aleyhine açılmış ve mahkemece de bu şekilde sonlandırılmıştır.
Hal böyle olunca, davacılara Hazine hakkında dava açmaları için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde her iki davanın birleştirilmesi ve ondan sonra işin esasının değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacılar vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, ilk derece mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 HMK"nin 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, dosyanın kararı veren İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30/09/2021 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.