Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/6-314 Esas 2005/321 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2005/6-314
Karar No: 2005/321
Karar Tarihi: 11.05.2005

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/6-314 Esas 2005/321 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2005/6-314 E.  ,  2005/321 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : Konya 2.Sulh Hukuk Mahkemesi

    Günü : 15.02.2005

    Sayısı :2004/2299 E- 2005/272 K. 

    Taraflar arasındaki "izale-i şüyuu" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 20.04.2004 gün ve 2003/445 E- 2004/674 K.sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 06.07.2004 gün ve 2004/5376-5640 sayılı ilamı ile;

    (...Dava paydaşlığın giderilmesine ilişkindir. Mahkemece satış kararı verilmiş. Hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    Türk Medeni Kanununun paylı mülkiyetin sona ermesini düzenleyen ve “paylaşma istemi” başlığını ihtiva eden 698.maddesi hukuki bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça paydaşların her birinin malın paylaşılmasını isteyebileceği hükmüne yer vermiştir. 699.madde paylaşma biçimi hakkındaki kuralı koymuştur. Buna göre aynen bölünerek paylaştırma mümkün ise hakim o şekilde değilse açık artırma ile satış kararı verecektir. Kanunun bu maddesi amir bir nitelik taşır. Aynı kanunun 703/son maddesi de elbirliği mülkiyetinde paylaşma, aksine hüküm bulunmadıkça paylı mülkiyet hükümlerine göre yapılır kuralını öngörür. Kanunu Medeni’nin 627.maddesi “Taksim davası”ndan söz ederken Medeni Kanunun 698.maddesi başlığı ise “paylaşma istemi” şeklinde kaleme alınmıştır.Madde de “dava” sözcüğü yerine davayı da içine alan daha kapsamlı istem” sözcüğüne yer verilmiştir.

    Bu kanuni düzenlemeden anlaşılacağı üzere paylaşma isteme (taksim davası açma) hakkı kural olarak paylı mülkiyette paydaşa, elbirliği mülkiyetinde ise mirasçıya tanınmıştır.Malik olmayan kimseye paylaşma isteme ve paylaşmaya katılma hakkı tanınmamıştır. Örneğin Kanuni Medeni’nin 612, Medeni Kanunun 677.maddeleri miras payının temliki konusunda üçüncü kişi ile sözleşme yapma imkanı vermesine karşın, bu kimseye paylaşmaya katılma yetkisi vermemektedir. O halde paydaş olmayan kimsenin paylaşma (taksim) davası açması mümkün değildir.

    Kanunu Medeni’nin 588.maddesine göre bir mirasçıya düşen hisseyi temellük eden veya haczeden yahut o mirasçı aleyhine borcunu ödemekten acze dair icra vesikası olan alacaklı hakimin mirasçı yerine kaim olmak üzere taksime iştirakini isteyebilecektir.Taksime iştirak paylaşma (davayı) isteme hakkını da kapsar. Paylaşma davası açma hakkı paydaş yada mirasçıya ait olduğundan ve borcunu ödemeyen mirasçıdan alacağın tahsili sonucunu doğuran bir davayı açması da beklenemeyeceğinden kanunun sözü edilen maddesi ile bu hak hakime tanınmış, hakim borçlu mirasçı yerine dava açması konusunda alacaklıya yetki vermekte, alacaklı da hakimden aldığı bu yetkiye dayanarak taksim davası açmakta idi.

    Kanun koyucu böyle bir durumu uygun görmediğinden Türk Medeni Kanunun 648.maddesiyle yeni bir hüküm getirmiş, alacaklıya sulh hakiminden paylaşmaya katılmak üzere bir kayyım atanmasını isteyebilir tarzında bir düzenleme yapılmıştır. Buna göre alacaklı sulh hakiminden paylaşmaya katılmak üzere kayyım atanmasını isteyecek, kayyım atandığında kayyım paydaşlığın giderilmesi (taksim) davası açacak, davaya kayyım huzuru ile devam edilip sonuçlandırılacaktır. Yasa maddesinde bizzat borçluya değil, borçlu adına mirasın paylaşılmasını istemek, gerektiğinde paydaşlığın giderilmesi davası açmak üzere bir kimsenin kayyım atanması amaçlanmıştır. Kanunun bu hükmü dikkate alınmaksızın borçluya kayyım atanması doğru olmadığı gibi davaya kayyım huzuruyla devam edilmesi gerekmesine rağmen alacaklı huzuruyla devam edilip sonuçlandırılması da doğru değildir. Bundan zühul ile yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir.

    Hüküm bu nedenle bozulmalıdır...)

    Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

    TEMYİZ EDEN : Davalılar vekili 

    HUKUK GENEL KURULU KARARI 

    Hukuk Genel Kurulu"nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

    Dava, ortaklığın satış yoluyla giderilmesi istemine ilişkindir.

    Alacaklı tarafından, İcra ve İflas Kanunu’nun 121. maddesi gereğince İcra Hakimliğinin verdiği yetkiye dayanılarak açılmış olup; borçlunun murisinden kalan ve elbirliği mülkiyetine konu olan taşınmazın satış yoluyla ortaklığının giderilmesi ve alacağın bu yolla tahsilinin sağlanmasına yöneliktir.

    Mahkemece borçluya kayyım tayini için alacaklıya süre tanınmış, kayyım dinlendikten sonra davanın kabulüne karar verilmiş; Özel Dairece karar davalının temyizi üzerine borçluya kayyım tayininin ve davanın alacaklı huzuruyla görülmesinin yasaya uygun olmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.

    Mahkemece önceki kararda direnilmiş; kararı davalılar temyize getirmiştir.

    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;elbirliği mülkiyetine konu taşınmaz malda mirasçılardan birinin alacaklısının alacağını tahsile yönelik olarak ve İcra Hakimliğinin verdiği yetkiye dayanarak açtığı ortaklığın giderilmesi davasının kayyım eliyle takibinin gerekip gerekmediği, davaya alacaklı huzuruyla devam olunmasının olanaklı olupolmadığı, eş söyleyişle alacaklının borçlunun miras bırakanından borçluya intikal eden elbirliği mülkiyetinin sona erdirilmesi yönünde ortaklığın giderilmesi davası açma ve takip olanağının bulunup bulunmadığı, noktasındadır.

    Öncelikle belirtmekte yarar vardır ki, elbirliği mülkiyetine tabi bir malda payı bulunan borçludan alacaklı olan kişi, İcra Mahkemesinden alacağı yetkiye dayanarak borçlunun da içinde bulunacağı tüm elbirliği ortaklarına karşı dava açıp bu davayı sonuçlandırabilir.

    Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2004 gün ve 2004/6-509-568 sayılı kararında da vurgulandığı üzere; buradaki dava açma hakkı hakime ya da başka bir kişiye tanınmadığına; yalnızca mirasçıya ya da İcra Mahkemesinden İİK.nun 121.maddesi hükmü uyarınca ortaklığın giderilmesi davasını açma yetkisini alan alacaklıya tanındığına göre; yasa koyucunun bu davayı sadece atanan kayyımın açacağını kabul ettiğini ileri sürmenin mevcut yasal düzenleme karşısında mümkün olmadığı açıktır.

    Açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.

    Ne var ki, işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairesince incelenmemiştir.

    Bu nedenle, direnme kararının esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın özel dairesine gönderilmesi gerekir.

    S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı direnme kararı uygun olup, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 6.Hukuk Dairesine Gönderilmesine, 11.05.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

     

     

    Hemen Ara