Mahkemesi
|
:
|
Ankara 26 Asliye Hukuk Mahkemesi
|
Günü
|
:
|
29.12.2004
|
Sayısı
|
:
|
522-585
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 26. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 3.12.2003 gün ve 580-1021 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 22.6.2004 gün ve 2003/5164 E, 2004/8133 K. sayılı ilamı ile;
(...Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Somut olay itibariyle, davacının askerlik görevini davalıya ait aracın sürücüsü olarak yerine getirmesi sırasında sürdüğü askeri araç ile dava dışı üçüncü kişinin sürdüğü aracın çarpışması sonucunda zarara uğradığı anlaşılmaktadır. Trafik kazası anlamında davacının kusursuz, üçüncü kişinin ise tam kusurlu olduğu belirlenmiştir.
Kusur, zarar kapsamının belirlenmesinde önem taşır. Davacı, Anayasada ve Askerlik yasasında düzenlenen askerlik yükümlülüğünü davalı bakanlığa bağlı olarak yerine getirirken davalıya ait askeri araçta sürücü olarak görevlendirilmiş ve gerçekleşen bir trafik kazası sonucu (kusuru bulunmadığı halde) zarara uğramıştır.Bu açıklanan olgular itibariyle hakkaniyetin de gözönünde bulundurulması gerekmektedir. Her ne kadar askerlik yükümlülüğü karşılıksız bir borç yükümlülüğü ise de,er olan davacının diğer kamu görevlileri gibi yaptığı hizmetin karşılığında asgari tutarda da olsa bir ücret almadığı belirgindir.Davalı yönünden bakıldığında ise; davalı, yasalarla yükümlü bulunduğu kamu hizmetinin ifasını bir ücret ödemeksizin davacıyı çalıştırarak gerçekleştirmektedir. Zararlandırıcı olay bir kamu hizmetinin görülmesi sırasında meydana geldiğine, davacının kusurunun bulunmamasına, davalının yükümlü bulunduğu kamu hizmetinin yapılması ile zarar arasında uygun illiyet bağı bulunmasına, tarafların askerlik yükümlülüğü yönünden bulundukları konumlara ve yukarda açıklanan hakkaniyet ilkesine göre davacının uğradığı zararın davalı tarafından karşılanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.Üçüncü kişinin haksız eylem nedeniyle davacıya karşı sorumluluğu, davalının yukarıda açıklanan sorumluluğunu kaldırmaz veya değiştirmez.Her ikisi de davacıya karşı değişik hukuki nedenlerle zincirleme sorumlu durumundadırlar.
Öte yandan, davalının davacıya karşı sorumlu olmadığı sonucunu içeren önceki daire kararlarının maddi hataya dayalı bulunduğu gözetilerek usuli kazanılmış hak oluşturmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Şu durum karşısında davacının uğradığı zarar kapsamı belirlenerek varılacak uygun sonuç çevresinde davalının sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece yukarda açıklanan yönler gözetilmeden davanın reddedilmesi yeniden bozmayı gerektirmiştir...)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN :Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davacının zarar görmesi olasılığını da kapsayan, İç Hizmet Kanununun öngördüğü hizmet sırasında geçirdiği trafik kazası sonucu yaralandığı anlaşıldığına göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç :Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 13.04.2005 gününde, oybirliği ile karar verildi.